‘İklim Kanunu Teklifi’ TBMM'de kabul edildi

AKP milletvekillerinin imzasını taşıyan "İklim Kanunu Teklifi", dün (26 Şubat) Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Çevre Komisyonu’nda kabul edildi.
Anadolu Ajansı’nın aktardığına göre, teklifte, "Adil geçiş", "Birincil piyasa", "Denkleştirme", "Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)", "Gömülü sera gazı emisyonları" ile "Gönüllü karbon piyasaları", "İklim adaleti" gibi tanımlar yer alıyor.
Kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler, kamu yararı gözetilerek alınacak tedbirlere ve düzenlemelere süresinde uymakla ve bunları uygulamakla yükümlü olacak. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla, İklim Değişikliği Başkanlığı, düzenlemenin uygulanmasına yönelik gerekli gördüğü bilgi, belge ve veriyi, kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerden doğrudan istemeye yetkili olacak. Kendilerinden bilgi ve belge talebinde bulunulanlar, bunları istenilen sürede bedelsiz olarak Başkanlıkla paylaşacak.

İklim Kanunu değil ‘Yıkım Kanunu’
Teklifte neler var?
Teklife göre:
- Her ilde vali başkanlığında İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu oluşturulacak.
- Sera gazı emisyonları, Ulusal Katkı Beyanı, net sıfır emisyon hedefi ile İklim Değişikliği Başkanlığının strateji ve eylem planları doğrultusunda azaltılacak.
- İklim Değişikliği Başkanlığı, ulusal, sektörel ve tematik raporlar hazırlayacak, teşvik mekanizmaları geliştirecek, Türkiye Yeşil Taksonomisini kuracak
- İthal edilen malların gömülü sera gazı emisyonlarını ele almak için Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kurulabilecek.
- İklim Değişikliği Başkanlığınca Emisyon Ticaret Sistemi kurulacak.
- Karbon Piyasası Kurulu, ulusal tahsisat planını onaylayacak, ETS piyasasında ücretsiz tahsisatların dağılımına karar verecek.
- Doğrudan sera gazı emisyonlarına neden olan faaliyetleri yürüten işletmelerin, İklim Değişikliği Başkanlığından sera gazı emisyon izni alması zorunlu olacak.
- Sera gazı emisyonlarının takibine ilişkin yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak, doğrulanmış sera gazı emisyonu raporunu süresi içerisinde sunmayanlara, 500 bin TL’den 5 milyon TL’ye kadar idari para cezası verilecek.
- Ozon tabakasını incelten maddeleri kullanan, ithal eden, ticaretini yapan ve piyasaya arz edenlere 2,5 milyon TL, bu maddeleri içeren ürünlere veya ekipmana bakım, onarım ve servis amaçlı hizmet veren gerçek ve tüzel kişilere 250 bin TL, bu maddeleri içeren ürünlerin veya ekipmanın etiketlenmesi hükümlerine uymayanlara 120 bin TL idari para cezası verilecek.
- Florlu sera gazlarına ilişkin usul ve esaslara, yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak, florlu sera gazlarını kullanan, ticaretini yapan ve piyasaya arz edenlere 2,5 milyon TL idari para cezası verilecek ve 3 aydan 6 aya kadar Hidroflorokarbon Kontrol Belgesi verilmeyecek.
- Doğrulanmış yıllık sera gazı emisyon raporu bulunmayan işletmelere 1 milyon Türk lirasından 10 milyon Türk lirasına kadar idari para cezası verilecek.
- ETS kapsamındaki tahsisatlarını teslim etme yükümlülüklerini her yıl için en az yüzde 80 kadarını süresi içinde 3 yıl üst üste yerine getirmeyen işletmelerin sera gazı emisyon izni iptal edilecek.
- Mevzuata ve planlama araçlarına ilişkin hazırlama ve uyarlama yükümlülükleri ilgili kurum ve kuruluşlarca en geç 31 Aralık 2027'ye kadar yerine getirilecek, Cumhurbaşkanı, bu süreyi bir yıla kadar uzatmaya yetkili olacak.
- Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 yıl içinde ETS kapsamı dahilinde yer alacak işletmeler sera gazı emisyon izni almak zorunda olacak.
Ekoloji örgütleri: Tasarıyı geri çekin
Öte yandan, Türkiye genelinde iklim adaletini savunan 93 kurum, kanun teklifine karşı change.org platformunda ortak bir imza kampanyası başlattı.
Kampanyayı destekleyen kurumlar, mevcut tasarının halkın ve doğanın yararına olmadığını, aksine ticari çıkarları gözettiğini belirterek tasarının geri çekilmesini ve bilimi, iklim adaletini, toplumsal ortak faydayı gözetecek şekilde yeniden yazılmasını talep ediyor.
Ekoloji Birliği'nin aktardığına göre, Çevre Mühendisi Kübra Ayçiçek, teklifle ilgili şöyle dedi:
“Meclise sunulan İklim Kanunu tasarısı Türkiye’nin ilk kez bir İklim Kanununa kavuşacak olmasından dolayı olumlu bir gelişme gibi görülse de tasarının içeriği Kanunun amacıyla uyumlu değil. İklim krizi bilindiği gibi, sadece ekosistemin devamlılığını tehdit etmiyor, aynı zamanda ekonomiyi, toplumsal yaşamı ve adalet mekanizmasını da etkiliyor. Bilim ve teknik bizlerde bu krizin gerçekliği hakkında şüphe bırakmazken, bu krizin çözümüne yönelik oluşturulan mekanizmalar ise konuyu tüm yönleriyle ele alan bir ciddiyetten oldukça uzak bir şekilde işletiliyor.
Kanun tasarısından anlıyoruz ki bu teklif aslında sera gazı emisyonlarının ticaretini düzenliyor, kirlilik alınıp satılabilen bir meta gibi gibi düşünülüyor. Örneğin, bu emisyonların ana kaynağı olan kömürün yerini ne zaman, neye, nasıl bırakacağı taslakta belirsiz. Öte yandan, Türkiye’nin emisyonlarını artıracak kömür projeleri ise hâlâ tasarlanmaya devam ediliyor. Bugün, Aliağa’dan, Afşin-Elbistan’dan, Kazdağları’ndan, Muğla’dan ise ‘kömürle yaşayamıyoruz’ diyen halkın sesi yükseliyor. Baştan aşağı tüm sistemleriyle adil bir dönüşüm gerektiren bu süreç, yalnızca şirketlerin çıkarlarına odaklanırken, toplumsal faydanın, işçi ve kadın haklarının ve doğanın bütüncül olarak korunmasına yönelik politikalar barındırmıyor. Bilim ve tekniğin halkın ve tüm canlıların yararına kullanılması bir politikadır. Bu bakış açısından uzaklaşarak yapılan yasal düzenlemelerin hiçbirinin sivil toplum ve bilim insanları açısından bir tutarlılığı yoktur.” (TY)
