Punk ruhunu mağazalardan satın almak

Geçtiğimiz haftalarda bir giyim mağazasının vitrininde şu tişörtle karşılaştım:
“God Save the Queen” arka fonunda dikenli tel, yırtık punk motifleri. Fiyat etiketi ise 699 TL.
Aynı anda aklıma hem Vivienne Westwood geldi, hem de Pierre Bourdieu.
Westwood’un bu cümleyi ilk kez bir tişörte bastığı dönem, Thatcher’ın Britanyası’ydı. Punk akımı, yalnızca müzikal bir çıkış değil; sınıfa, cinsiyete, militarizme ve ataerkilliğe karşı bir “estetik direniş” biçimiydi.
Bugünse o cümle, küresel zincirlerin bir rafında, direnişi un ufak olmuş halde karşımıza çıkıyor. İşte tam da burada Bourdieu’nün eleştirisi devreye giriyor.
Kültürün maskesi: Popüler olan ne zaman tehlikelidir?
Pierre Bourdieu’ye göre popüler kültür, ilk bakışta birleştirici bir alan gibi görünse de aslında ayrıştırıcı bir ideolojik mekanizmadır. Beğenilerimiz yani “zevklerimiz” kendi tercihlerimiz gibi hissettirilir. Oysa bu beğeniler, içselleştirdiğimiz sınıfsal alışkanlıklar, yani “habitus”larımız tarafından şekillenir.
Neoliberal düzen, bu sınıfsal zevk kodlarını yeniden üretmekle kalmaz, bir adım öteye geçer:
Direnişi dahi pazarlar.
Anlamı olan her şey, önce estetik bir kabuğa büründürülür; sonra sterilize edilerek satılabilir hale getirilir.
Bu da Bourdieu’nün ifadesiyle “bedene dönüşmüş toplumsallığın” yani habitus’un, nasıl olup da “özgür beğeni” kılığı altında egemen kültürün yeniden üreticisi haline geldiğini gösterir.
Punk bir alt kültür müydü? Evet.
Sistemin dışında mıydı? Öyleydi.
Peki şimdi o sistemin raflarında mı?
Evet, hem de %100 pamuklu ve 699 TL’ye.
İşte neoliberal estetik burada gizli: Sınıfsal eleştiriyi, politik itirazı ve kültürel başkaldırıyı fetişleştirip, alınıp satılabilir nesnelere dönüştürüyor.
Bourdieu’nün kavramsallaştırdığı “kültürel alan” da yalnızca anlamların üretildiği bir sahne değildi. Orası aynı zamanda simgesel savaşların, iktidar mücadelelerinin döndüğü bir çatışma alanıydı.
Bir tişört, hiçbir zaman yalnızca bir tişört olmadı.
Bir saç stili, bir playlist tercihi ya da bir sergi, hepsi bu kültür savaşının birer estetik cephesiydi.
Kaynaklar:
Bourdieu, Pierre (1999), “Les changes de survie de la culture”, Tages Anzeiger, 8 Dècèmbre.
(BG/TY)
İlk görüşte aşk safsatası neden narsist bir düşüncedir?

bianet’e veda: Başka bir habercilik mümkünmüş

Rosa’nın aşkı ve devrimi

1848 DEVRİMİ SONRASI PARİS
Gözetimin mimari izdüşümü: Haussmann’ın Paris’i

Kremlin’in yeni eğitim stratejisi: Ders kitaplarından cepheye
