Özel okul ve özel kurslarda çalışan öğretmenler ne durumda?

"Öğretmenin emeği, bir toplumu inşa eden görünmez tuğlalardır; değeri bilinmezse, eğitim binası çürümeye mahkûmdur."
Türkiye’de özel okul ve özel kurslarda çalışan öğretmenler, eğitim sektörünün önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Ancak bu öğretmenlerin çalışma koşulları, devlet okullarında çalışan meslektaşlarına kıyasla genellikle daha ağır ve güvencesizdir.
Özel okul ve kurslarda çalışan öğretmenlerin en büyük sorunlarından biri düşük maaşlardır. Devlet okullarında görev yapan kadrolu öğretmenler, belirli yasal güvencelere sahipken, özel sektörde çalışan öğretmenler genellikle asgari ücret düzeyinde hatta asgari ücretin altında veya biraz üzerinde maaş almaktadır. Bazı özel eğitim kurumları, öğretmenlerin bir kısmını sigortasız ya da eksik prim ödeyerek çalıştırmaktadır.
Özel okullarda ve kurslarda öğretmenlerin mesai saatleri oldukça esnektir ve çoğu zaman uzun saatler boyunca çalışmaları beklenir. Resmî ders saatleri dışında veli toplantıları, etütler, sınav gözetmenliği, ek dersler gibi birçok ek görev üstlenmeleri gerekmektedir. Özellikle kurs merkezlerinde hafta sonları da dahil olmak üzere yoğun bir tempo söz konusudur.
Özel sektörde çalışan öğretmenlerin en büyük sorunlarından biri, sözleşmelerin yıllık olarak yenilenmesi ve iş güvencesinin olmamasıdır. Çoğu özel okul, öğretmenleri eğitim-öğretim yılı bitiminde işten çıkarıp, yeni dönemde tekrar işe almakta veya farklı bir öğretmenle devam etmektedir. Bu durum öğretmenleri sürekli bir belirsizlik içinde bırakmaktadır.
Özel okul öğretmenlerinin büyük bir kısmı sendikal faaliyetlere katılmaktan çekinmektedir. Patron baskısı, işten çıkarılma korkusu ve sektördeki rekabetçi ortam, öğretmenlerin haklarını savunmasını zorlaştırmaktadır. Devlet okullarındaki öğretmenlerin sahip olduğu toplu sözleşme ve sendika haklarından özel sektör öğretmenleri büyük ölçüde mahrumdur.
Özel okul ve kurs öğretmenleri genellikle kendi çabalarıyla mesleki gelişimlerini sürdürmek zorunda kalmaktadır. Devletin sağladığı hizmet içi eğitim programları ve teşvikler özel sektör çalışanları için yeterince erişilebilir değildir. Ayrıca, özel sektörde uzun yıllar çalışmış olmak, öğretmenler için akademik veya idari kariyer açısından bir avantaj sağlamamaktadır.
Çözüm Önerileri
Özel sektörde çalışan öğretmenlerin maaş, çalışma süresi ve iş güvencesi gibi konularda devlet güvencesine alınması gerekmektedir. Örneğin, özel okul ve kurs öğretmenleri için asgari ücretin belirlenmesi ve bu ücretin devlet öğretmen maaşına yakın bir seviyeye getirilmesi sağlanabilir.
Öğretmenlerin sigortasız veya eksik sigorta primiyle çalıştırılmasını önlemek için denetimlerin artırılması ve caydırıcı cezaların uygulanması gerekmektedir. Özel okul ve kurslar, öğretmenlerin sigortalarını tam yatırmak zorunda bırakılmalıdır.
Özel okul ve kurslarda çalışan öğretmenlerin yıllık sözleşmelerle işten çıkarılmasını önlemek için, belirli kıdem süresini dolduran öğretmenlere uzun vadeli iş güvencesi sağlanmalıdır.
Öğretmenlerin sendikal faaliyetlere katılımını teşvik eden düzenlemeler yapılmalı ve özel sektörde çalışan öğretmenlerin haklarını savunabilecekleri güçlü sendikaların önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Özel sektörde çalışan öğretmenler için devlet destekli eğitim programları, sertifika programları ve akademik gelişim fırsatları artırılmalıdır. Özel okul öğretmenlerinin mesleki gelişimlerine katkı sağlayan projelere katılımı teşvik edilmelidir.
Özel okul ve kurslarda çalışan öğretmenler, Türkiye eğitim sisteminin önemli bir bileşeni olmasına rağmen, ciddi ekonomik ve sosyal zorluklarla karşı karşıyadır. Çalışma koşullarının iyileştirilmesi, öğretmenlerin motivasyonunu ve eğitim kalitesini artıracaktır. Öğretmenlere yönelik daha adil politikalar geliştirilmediği sürece, eğitimde kalite farkı daha da derinleşecek ve özel sektörde çalışan öğretmenlerin mağduriyeti devam edecektir.
Öğretmenlerin emeğinin karşılığını aldığı, güvenceli ve saygın bir çalışma ortamı yaratmak, yalnızca onların değil, tüm toplumun yararınadır.
(AÖ/RT)
Son 20 yılda üniversite sayısındaki artış ve akademik niteliğe etkileri

Anadil, kimliktir: Kürtler için 21 Şubat’ın anlamı

Türkiye’de sürdürülebilir eğitimin olmayışı ve gerekliliği

Eğitimin temel sorunları siyasi gündemde geri planda kalıyor

Dini ilim ve matematik: Kavramsal bir eleştiri
