Bin altı yüz on dört... Ne doğal bir afetin bilançosu ne de salgında yaşamını kaybedenlerin sayısı…
Her biri işini yaparken; ekmeğini kazanırken yaşamını kaybeden bir canı ifade ediyor.
Kiminin babası, kiminin annesi, kız kardeşi, komşusu…
Mesela Trabzon Tonya’dan Mustafa Nuri Uçar; 71 yaşında olmasına rağmen çalışmak zorundaydı.
Ormanlık alanda ağaç çekerken halat koptu, ağaç başına çarptı; Uçar yaşamını kaybetti. Oysa gerekli önlemler alınsaydı, “kader”, “kaza”, “fıtrat” denmeyecek, Uçar bugün yaşıyor olacaktı.
Bir başkası..
19 yaşındaki Taner Nasuhoğlu. Zonguldak Kilimli’deki kaçak maden ocağında çalışıyordu, daha doğrusu çalışmak zorunda bırakılmıştı; göçük altında kaldı. Yaşamını kaybetti.
Mesela THY Kabin Memuru Didem Şam 31 yaşındaydı.. İşe giderken bindiği servis aracının trafik kazası yapması sonucu yaşamını kaybetti. Trafik kazasının gerçekleştiği alanda yol çalışması sona ermeden yol trafiğe açılmıştı. Yani, Şam önlenebilir bir kazanın önlenmemesinden dolayı bugün yaşamıyor.
Bursa’dan Migros Market İşçisi Fatma Çetinavcı sizce nasıl hayatını kaybetti? O da diğer işçiler gibi önlem alınmadığı için öldü.
Forklift üzerinden raftan mal indirirken düştü; etrafta onu koruyacak bir tesisat yoktu, gerekli bir önlem alınmamıştı. Fatma, yaşama tutunmaya çalıştı ancak hastanede yaşamını kaybetti.
Nadira Kadirova… Özbek ev emekçisiydi. AKP milletvekili Şirin Ünal’ın evinde şüpheli bir şekilde yaşamını kaybetti. Soruşturması “intihar” denilerek kapatıldı.
Kadın, erkek, çocuk, mülteci veya Türkiyeli fark etmedi, geçen yıl Türkiye’de 1614 işçi ekmeğini kazanırken yaşamını kaybetti.
İş cinayetlerinde yaşamını kaybedenlere dair daha detaylı bilgileri, 1 Umut Derneği kamuoyu ile paylaşıyor.
Aynı zamanda her yıl bir almanak hazırlanıyor. Almanak, iş cinayetlerinin adeta bir savaş bilançosuna döndüğünün kanıtı.
Geçen haftalarda 2019 Almanak’ı yayımlandı ve kitapevlerine gönderildi hatta. Sizinle paylaştığım bilgiler de o Almanak’tan..
Almanak’ta yer alan bilgilere göre yaşamını kaybeden işçilerin yüzde 98’i sendikasız. En çok iş cinayeti tarım-orman ve inşaat iş kollarında.
Peki işçiler "kaza" adıya öldürülürken, sonrasında neler yaşanıyor? Sorumlular hakkında dava açılıyor mu? Hukuki süreç nasıl takip ediliyor?
Almanak bu sorulara da yanıt veriyor. Kamuoyuna sıklıkla yansıyan iş cinayeti davalarına dair bilgiler de Almanak'la okura ulaşıyor. Davutpaşa Davası, Bayram Otel Davası, Set İşçisi Selin Erdem davası ilk dikkat çekenlerden....
Slikozis sorunu
Almanak'ta Aydın Çine'de seramik sektöründe kullanılan kuvars madenlerinde çalışırken slikozis hastalağına yakalanan işçilerle yapılan söyleşiler de yer alıyor.
Gazete sayfalarında ya da sosyal medyada hızlıca gözümüze çarpan ya da aksine gözümüzden kaçan işçilerin yaşadıklarını ve işçilere dayatılan kötü koşulları Almanak'tan öğrenebiliyorsunuz. Ayrıca şunu da hatırlatayım ölen işçi sayıları basına yansıyan verilerden derleniyor.
Cinayetlerin sorumluluları serbest bırakılıyor
İş cinayeterinde yaşamını kaybedenlerin ailelerinin çok mantıklı, makul talepleri var; asla marjinal değil, uygulanabilir talepler...
Mesela, “Özelde veya kamuda tüm güvencesiz çalıştırma uygulamalarına son verilmelidir...” Veya “Yine mahkemeler iş cinayetlerini cezalandırmıyor, failleri '24 taksitli para cezası vererek serbest bırakıyor'. İş cinayetlerinin sorumlusu patronlar, bürokratlar ve siyasiler yargılanmalıdır...”
Ya da ILO ve WHO verilerine dikkat çekiliyor, “1 ‘iş kazası sonucu ölüm’ karşılığında yaklaşık 6 ‘meslek hastalığı sonucu ölüm’ olmaktadır. Ancak SGK verilerine göre her yıl ortalama 500 civarı işçi meslek hastalığına yakalanmakta ve neredeyse hiç bir işçi de ölmemektedir. Meslek hastalıklarının gizlenmesinden vazgeçilmeli ve bu noktada sağlık örgütlerimizin yürütücülüğünde tespit eden/önleyen bir yaklaşım hayata geçirilmelidir...” talebi yükseliyor.
En dikkatimi çeken verilerden biri de çocuk ve kadın işçilere yönelik.
Her yıl 60-70 çocuk, 120-130 kadın çalışırken ölüyor. 2018 yılı ‘çocuk işçilikle mücadele yılı’ ilan edilmesine rağmen çocuklar ölüyor..
Bu nedenle 4+4+4 eğitim sistemine son verilmeli ve çocuk işçilik yasaklanmalı; çocuklara işçilik yapmak zorunda kaldıkları bahçelerde hediyeler vermek “kandırmaca”dan öteye geçmez, asla çözüm değil.
İşveren meslek hastalığı olduğunu ve bundan dolayı işten çıkarıldığını söylemedi
Son söz Aydın Çine'den Maden İşçisi Saim Ünal'dan:
"Her şeyden önce emekli olmak istiyoruz. İşten çıkarıldığımızda düzgün bir tazminat verilmesini istiyoruz. Çok zor koşullarda yaşıyoruz. Tek başımıza olsak sorun değil ailelerimiz var. Sadece kendimiz değil ailemiz de sefil olacak.
"Sesimizin artık duyulmasını istiyoruz. Biz zaten hastalığa yakalanmışız, bizden sonra insanlar aynı şeyleri yaşamasın istiyoruz..."
"İş Kazası" Durumunda Ne Yapılmalı?
*İş kazası" nedir?
"İş kazası", iş yerinde, işe gidip gelirken, işverenin görevlendirmesiyle iş yeri dışındaki herhangi bir yerde işçinin başına gelen ve işçiye zarar veren olaylardır. *"İş kazası" demek için mutlaka işçinin bedeninin uğradığı bir zarar mı olması gerekir? Hayır. Sadece işçinin bedeninin gördüğü zararlar değil; ruh sağlığının bozulmasına yol açan olaylar da "iş kazası"dır.
*İşçi, iş yerinde veya iş yeri dışında yapması söylenen, fakat iş tanımı dışında olan bir iş esnasında "kaza"ya uğrarsa, bu da "iş kazası" mıdır?
Evet. Eğer işveren işçiyi herhangi bir iş için iş yeri dışında görevlendirdiyse ve "kaza" bu iş yapılırken meydana gelirse, bu bir "iş kazası"dır.
*"İş kazası" sadece iş yapılırken meydana gelen "kaza"ları mı kapsar?
Hayır. İşçiler işverenin tahsis ettiği bir araçla işlerine gidip gelirken, işçi servislerinde veya işverenin talimatıyla iş yeri dışında, asıl işiyle alakalı olsun olmasın, başka bir işe giderken ve kadın işçinin emzirme zamanında uğradığı her türlü "kaza" da "iş kazası"dır.
*İşçinin, "iş kazası" sonucu gördüğü zarar sonradan ortaya çıkarsa buna "iş kazası" denilir mi? "İş kazası" sayılmasının koşulları nedir?
Bir olayın "iş kazası" sayılması için, işçinin olay ânında ve derhal zarara uğraması şart değildir.
"Kaza" ânında, hemen belli olmasa da, sonradan ortaya çıkan bedensel ve ruhsal rahatsızlıklar da eğer sağlık raporuyla "kaza"ya bağlı olduğu tespit edilirse, üzerinden zaman geçse bile "kaza", "iş kazası"dır.
*Sigortası olmayan biri "iş kazası" geçirirse ne olur?
"İş kazası" geçiren sigortasız işçi, iş yerinin bağlı bulunduğu SGK'ya yapacağı bir başvuruyla sigortalı işçilerin yararlandıkları bütün haklardan yararlanabilir.
*İşçinin, "iş kazası" sonucu gördüğü zarar sonradan ortaya çıkarsa buna "iş kazası" denilir mi? "İş kazası" sayılmasının koşulları nedir?
Bir olayın "iş kazası" sayılması için, işçinin olay ânında ve derhal zarara uğraması şart değildir. "Kaza" ânında, hemen belli olmasa da, sonradan ortaya çıkan bedensel ve ruhsal rahatsızlıklar da eğer sağlık raporuyla "kaza"ya bağlı olduğu tespit edilirse, üzerinden zaman geçse bile "kaza", "iş kazası"dır.
*Bir "iş kazası" meydana geldiğinde ne yapılması gerekiyor?
"İş kazası" durumunda, ilk yapılacak şey "kaza"ya uğrayan işçinin sağlığını gözetmektir. Eğer varsa iş yeri doktoru (hekimi) çağrılmalı ve olayın mahiyetine göre 112 Acil Yardım, 110 İtfaiye veya 114 Zehir Danışma aranmalıdır.
İşveren derhal polis, jandarma veya savcılığa bildirimde bulunmak zorundadır. İşveren bu yükümlülüğünü yerine getirmezse, işçiler de bu bildirimi yapabilir. "İş kazası" geçiren işçinin ve tanıkların kolluk kuvvetlerine ifade vermesi ve bu ifadelere bağlı olarak kaza yeri delillerinin tespit edilip toplanması çok önemlidir.
*Olayın "iş kazası" olup olmadığına kim nasıl karar verir?
Sosyal Güvenlik Kurumu'na işveren veya "iş kazası"na uğrayan işçi tarafından yapılan bildirim veya başvuru sonrasında, SGK hemen müfettişlerini olay yerine gönderip olayın incelenmesine müteakip rapor hazırlatmalıdır.
Olayın "iş kazası" olup olmadığına müfettişlerin hazırladığı bu rapora göre karar verilir. Anlaşmazlık durumlarında yetkili mahkemelerin vermiş olduğu kararlar sonucu da ''İş Kazası'' sayılmaktadır.
(EMK/AS)
İş Cinayetleri Almanağını temin edebileceğiniz siteler:
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de...
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de yerel gazetelerde çalıştı. Sivil Sayfalar, Yeşil Gazete, Journo ve sektör dergileri için yazılar yazdı, haberleri yayınlandı. Hemşin kültür dergisi GOR’un kurucu yazarlarından. Yeşilden Maviye Karadenizden Kadın Portreleri, Sırtında Sepeti, Medya ve Yalanlar isimli kitaplara katkı sundu. Musa Anter Gazetecilik (2011) ve Türkiye Psikiyatri Derneği (2024) en iyi haber ödülü sahibi. Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu kurucularından. Sendikanın İstanbul Şubesi yöneticilerinden (2023-2027). İstanbul Üniversitesi Avrupa Birliği ve Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümlerinden mezun. Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik ve cinsiyet temelli şiddet haberciliği alanında atölyeler düzenliyor. Şubat 2025'den bu yana kadın haberleri editörü olarak çalışıyor.
Zorlu Holding bünyesinde bulunan Vestel'in CEO'su Ergün Güler şirket çalışanlarına gönderdiği 'Ramazan tebriği' mailine, o dönem Zorlu Holding CEO'su olan Cem Köksal "Kurumsal olarak kutlamayı doğru bulmuyorum" yanıtı vermişti. Mailin ekran görüntüsü sosyal medyaya düşünce hedef haline gelen Köksal görevinden istifa etmiş, akabinde gözaltına alınmıştı.
5 yıla kadar hapsi isteniyordu
Köksal hakkında "Zincirleme şekilde İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme" iddiasıyla 1 yıl 3 aydan 5 yıl 3 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
"Kimsenin inancını engellemedim"
İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmaya sanık Cem Köksal, mağdur Ergün Güler ve taraf avukatları katıldı. Habertürk'ün aktardığına göre, Cem Köksal savunmasında, “Önceki beyanlarımı tekrar ederim. Suçlamayı kabul etmiyor. Kimsenin inanç ve hürriyetini engellemeye yönelik bir eylemde bulunmadım. Konu tamamen kurum için iletişim konusudur” dedi.
Verdiği yanıtın dostça bir uyarı olduğunu belirten Köksal, "Ramazan ayının kutlanması değil kurumsal prosedürle alakalıdır. Kendi mailinden atmış olsaydı böyle bir durum olmazdı. Üzerime atılan suçu işlemedim. İnanç düşünce ve yaşan tarzına müdahale etmem” diyerek beraatini talep etti.
Şikayetçi olmadı
Öte yandan mağdur sıfatıyla duruşmada bulunan Vestel CEO’su Ergün Güler, 25 yıldır Cem Köksal ile birlikte çalıştıklarını ifade ederek “Abi kardeş gibi çalıştık. Nitekim 25 yıl boyunca asla ne bana ne de kimseye karşı inanç düşünce ve kanaat hürriyeti engelleme açısından eylemi olmamıştır. Şikayetçi değilim” dedi.
Mahkeme beraatına karar verdi
Duruşma savcısı mütalaasında sanık Cem Köksal’ın cezalandırılmasını talep etti. Köksal, mütalaaya katılmadığını belirterek beraatını talep etti.
Kararını açıklayan mahkeme, sanık Cem Köksal’ın üzerine atılı “Zincirleme şekilde inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme" suçundan kastı olmadığı gerekçesiyle beraatına hükmetti.
Ne olmuştu?
Vestel CEO’su Ergün Güler, 28 Şubat’ta Ramazan ayının başlaması dolayısıyla çalışanlara bir kutlama e-postası gönderdi. Bunun üzerine Zorlu Holding CEO’su Cem Köksal, şirketin dini konulara tarafsız bir duruş sergilediğini belirterek bu tür mesajların kurumsal olarak paylaşılmasının doğru olmadığını ifade eden bir yanıt e-postası gönderdi.
Köksal’ın çalışanlara ilettiği e-postada şu ifadeler yer aldı:
"Şirket olarak dinden bağımsız bir duruşumuz var. Çok uluslu bir şirket olmaya çalışırken, her dinden ve milletten çalışanlarımızın olmasını bekliyoruz. Şirket olarak kutlama yapacağımız günler Şeker ve Kurban bayramlarıdır."
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Köksal hakkında “inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme (TCK 115. madde)” suçlamasıyla resen soruşturma başlattı.
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Zorlu Holding'in istifa eden CEO’su Cem Köksal, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
Erken emeklilik için Fiili Hizmet Süresi Zammı'na tabi çalışanlara yönelik düzenleme yapıldı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), yayınladığı duyuru ile çok sayıda fiili hizmet süresi zammına tabi meslek grubuna kısıtlama getirildiğini açıkladı.
SGK, yüzlerce meslek grubuna yıpranma kapsamında çalıştıklarına ispat zorunluluğu getirdi. Bu gruplar içinde belediye başkanı, bar çalışanı, balık toptancısı, uluslararası ticaret uzmanı, muhasebeci, mali işler sorumlusu, spor kulübü yöneticileri de yer alıyor.
Meslek kodu kısıtlaması nedeniyle hizmet bildirimi yapılması engellenen ancak fiili hizmet süresi zammına tabii işte çalışan sigortalılar için işverence bunu doğrular ve kanıtlar nitelikte belgelerin SGK'ya ibraz edilmesi istenecek.
Uygulama Nisan 2025 dönemine ait hizmetlerin bildiriminden itibaren geçerli olacak.
TIKLAYINIZ: Yıpranma payı hakkına kısıtlama getirilen meslekler
TIKLAYINIZ: SGK'nın kısıtlanacak meslek kodları hakkındaki duyurusu
Yıpranma payı nedir?
Yıpranma payı ya da fiili hizmet süresi zammı, bazı meslek gruplarında çalışanların, çalışma şartlarının zorlukları nedeniyle emeklilik sürelerini daha erken tamamlamasına olanak tanıyan süreye deniyor. Bu uygulama ile, gerçek çalışma süresine ek bir süre eklenerek, çalışanların daha önce emekli olabilmesi sağlanıyor.