Tango ve Diyarbakır
Ya şimdi !
Diyarbakırlılar Büyükşehir Belediyesinin 370 kişilik tiyatro salonunda yer bulamamacasına İsveçli müzik grubuna "New Tango Orquestra" ile ev sahipliği yaptılar.
İsveç İstanbul Başkonsolosluğu, Diyarbakır Sanat Merkezi ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ortaklaşacılığında.
Birileri biraz da kendini ti'ye alarak diyor ki, "Allah sonumuzu hayretsin! Gitar geliyor, caz geliyor, şimdi de tango!"
Doğrusu tango, yıllar yılı bana da yabancı gelmişti. Benim bildiğim zaman, zaman sesini duyduğumuz bir Şecaettin Tanyerli vardı. "Sana nerden gönül verdim / Ah keşke vermez olaydım," der dururdu tangosuyla.
Bir de bazen yabancı filmlerde izlerdik Arjantin tangosunu.
Sonra 1995 yılında bir İspanya seyahatinde Madrid'de Arjantin klasik tangosunu bir müzikholde izleme fırsatım oldu. Ama bu kez farklıydı, Diyarbakır'a gelen.
Yeni tango sunuluyordu izleyicilere. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Paris'te Astor Piazzolla'nın öncülüğünde dünya ile tanışan New Tango'nun takipçileri taşıyordu tangoyu bizlere.
Tango müziği ile ilk kez tanışanlara tangonun doğuşunu da anlatıyordu grubun üyelerinden biri. 1800'lü yıllarda bir Alman vatandaşı Herr Bant isimli bir zat bir alet icat eder, sonra da tutunamayınca Arjantin'e göç eder.
Ve Buenos Aires'in genelevlerinde işte o Herr Bant'ın aletiyle ilk tango müziği "Göç edip de kendini bulamamışların müziği" olarak doğar. Tıpkı caz, blues gibi.
Sonra 1900'lü yılların başında Avrupa'ya taşınır tango. 1994 yılında İsveç'te kurulan New Tango Orquestra'yı yeni seçilen ve ilk kez böyle bir müzikâl etkinlikle kitle karşısına çıkan Belediye başkanlarıyla izledik.
İsveçli müzik (tango) grubu daha önce Ukrayna, Rusya ve Almanya'da konserler vermiş. Geçtiğimiz günlerde de İstanbul'da "Akordeon Festivali"ne katılmışlar.
Gelmişken farklı kültürlerin izleğinde yürüyen bir şehir olarak algıladıkları Diyarbakır'a da tangolarıyla gelmişler.
Kültür ajandamızda tangoya da yer olduğu tespitinden hareketle, hoş geldin tango Diyarbekir'e! (ŞD/NM)