Nimet Tanrıkulu tahliye edildi

İnsan Hakları Derneği (İHD) kurucularından sosyalist feminist Nimet Tanrıkulu'nun "örgüt üyesi" olduğu iddiası ile yargılandığı dava Çağlayan'daki İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Nimet Tanrıkulu'nun tahliyesine karar verildi, bir sonraki duruşma 22 Nisan'da
Duruşmayı çok sayıda avukat takip ediyor. Tanrıkulu salona girdiğinde, dayanışma amacıyla gelenler onu alkışladı.
"Polisler yol boyunca hakaret etti"

Nimet Tanrıkulu savunmasına başladı. Tanrıkulu şöyle dedi:
"Kendi evimden, çok sayıda polis tarafından gözaltına alındım. Annemin yanındayken alındığım halde, karakola giderek ifade verebileceğimi söylememe rağmen bu talebim kabul edilmedi. Avukatım Eren Keskin’i aramak istedim, ancak buna da zorluk çıkarıldı. Ankara’ya götürüleceğim söylendi ve yol boyunca hakaretlere maruz kaldım.
"Bir örnek vermem gerekirse, hastane kontrolü sırasında içeriye erkek girmemesi gerekirken, Ankara TEM’den biri olduğunu öğrendiğim bir erkek içeri girdi. O andan sonra yolculuğum daha da zorlaştı, sürekli hakaretlere maruz kaldım. Sabahın erken saatlerinde evimizi basanlara hukuku hatırlattığımızda, 'Ne hakkı, ne hukuku! Hukuk da biziz, adalet de biziz!' gibi ifadeler kullanıldı.
"Ankara TEM’de, daha önce parmak izim alınmasına ve fotoğraflarım çekilmesine rağmen, hücrede sürekli bir polis tarafından fotoğraflarım çekildi. Bunun hukuken doğru olmadığını düşünüyorum. Belki de bu, açık tanığı ikna etme amacıyla yapıldı. Tanığı ikna etmek için çeşitli profillerden fotoğraflarım çekiliyordu. Normalde, hukukçularla görüşme alanına gittiğimizde yalnızca avukatlar olmalıdır, ancak orada tanımadığım kişiler vardı. Belli kod adları söylediler, ancak onları tanımadığımı belirttim.
"Dosyada tüm tutanaklar mevcut. İnsan hakları, Cumartesi Anneleri, Diyarbakır Cezaevi, kadın mücadelesi gibi konularla ilgili sorular yöneltildi. Ancak gördüm ki, benim bir örgütle ilişkilendirilmem için çaba harcanıyor. Oysa ben 40 yıldır insan hakları savunucusuyum. Tutuklandıktan sonra da hayatımın tamamı insan hakları mücadelesiyle geçti. Bunun dışında bana yöneltilen suçlamalar gerçeği yansıtmıyor.
"Bizler, İHD olarak feminist mücadelede, kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesinde, barış mücadelesinde var olduk. Bu yargılama, bizleri susturma ve değersizleştirme çabasıdır. Açık ya da gizli tanıklarla hakkımızda suç isnat edilmesi doğru değildir ve bu kişi hakkında hukuki haklarımı sonuna kadar arayacağım.
"Yargılama sürecim devam ettiği halde, bugün tam üç aydır özgürlüğüm engellenmiş durumda. Annem ve babam ağır hastalar ve bazı süreçleri ben takip ediyordum. Üç ay boyunca özgürlüğümden mahrum bırakıldım. Umarım, tanık olarak dinlenen kişinin ifadeleri dosyadan çıkarılır ve ona göre bir karar verilir. Hakkımdaki iddialar gerçeği yansıtmıyor."
"Arşivler açılsın, Dersim Katliamı ile yüzleşilsin"
Sosyal medya paylaşımları ve dosyadaki diğer iddialara da değinen Tanrıkulu, şunları söyledi:
"Bu paylaşımların hiçbiri suç unsuru taşımıyor. Telefondan çıkan fotoğraflar herkesin erişimine açık; gazetelerde bunların yüzlercesi var. Bu fotoğrafların delil olarak sunulması yerine, yüzleşilmesi gereken gerçekler olarak ele alınması gerekirken, bize suç unsuru olarak yansıtılıyor. Dersim Katliamı’na dair fotoğraflar bile suç unsuru gibi dosyaya eklenmiş. Oysa o dönem, yüzleşilmesi gereken bir tarih. Dersimliler için bu gün, yas ve matem günüdür. Bizler de o dönemle yüzleşilmesi gerektiğini savunuyoruz. Seyit Rıza idam edildi, arşivler hâlâ kapalı. Asıl yargılanması gereken biz değiliz, bu arşivler açılmalı diye düşünüyorum."
"Biz yalan söylemeyiz"
1980’lerden beri feminist hareketin içinde olduğunu belirten Tanrıkulu, şöyle dedi:
"Adı geçen toplantı, toplumun her kesiminden kadının katıldığı bir toplantıydı. Düzenlendiği dönem, bir önceki barış sürecine denk geliyordu ve toplantılarda kadınların barış politikalarındaki deneyimleri konuşuluyordu. Aradan 10 yıl geçtikten sonra bu toplantının dava konusu yapılması anlaşılır gibi değil. Barışın konuşulduğu bir süreçte, bu toplantının suç unsuru olarak gösterilmesi kabul edilemez. Bizler, barış ve demokratik toplum çağrıları konusunda hassasız. Birinci amacımız, yaşam hakkını korumaktır. Bugün barış konuşulabiliyorsa, bunda insan hakları savunucularının büyük katkısı vardır."
Örgütle ticari bağ kurduğu yönündeki iddiaları da kabul etmeyen Tanrıkulu buna dair kanıt olmadığını somut delil olmadığını söyledi. "Biz mücadele ederken yalan söylemeyiz" dedi. Nimet Tanrıkulu, Diyarbakır Cezaevi'ndeki hak ihlallerine dair sözlü tarih çalışması yaptıklarını 250'ye yakın insanın işkence gördüğünü anlattığını söyledi.
"Dersim'e gitmek suç mu?"
Suruç’a gittiği yönündeki iddiaya da yanıt veren Tanrıkulu, “Cezaevinde iki IŞİD’li kadın vardı. Halen daha yaptıklarından pişman değillerdir. IŞİD’in elinde binlerce kadın var. Asıl bu kadınları konuşmak gerekiyorken, biz burada yargılanıyoruz” dedi. Dersim'e gitmesinin suça dönüştürülmesini anlaşılır bulnmadığını söyleyen Tanrıkulu, "Orası benim memleketim duygusal bağım var giderim. Bu nasıl suç olabilir?" diye sordu.
"İnsan hakları savunucusuyum"
Yurtdışına giriş çıkışlarının yasal olduğunu anlatan Tanrıkulu, “Açık tanığın da iftiracı olduğunu söyleyeyim. K.G. isimli kişiyi hiç görmedim. Kendisi de ben görmedim diyor. Kendini tanımam kendisi de beni tanımaz. Beni bu kadar insan arasından neden seçer benim bütün çalışmalarım açıktır ben yaşan üzerine bir hayat kurmadım. İddiaları kabul etmiyorum. Soyut bir beyanla üç aydır tutukluyum” dedi.
"Feministim"
Tanrıkulu son olarak şöyle dedi:
"Seyahat hakkımın suç gibi gösterilmesini anlamıyorum. Hayatımı yalan üzerine kurmam; ben bir insan hakları savunucusuyum, feministim. İnsan hakları mücadelesini açık ve şeffaf bir şekilde yürütüyorum, gizli bir çalışma yapmıyorum. Tüm faaliyetlerim kamuya açık, sosyal medyada da yer alıyor. Benim örgütüm insan hakları. Şimdi de bir barış süreci yürütülüyor. Bunu değerli buluyorum. Tahliyemi istiyorum."
"Kadınların olmadığı barış sahici olmaz"
Jinha’nın kapatılmaması yönündeki açıklamlarını da soran hakime Tanrıkulu, “Burada suç unsuru olduğunu düşünmüyorum. Burası dijital bir medya. İfade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerek diye düşünüyorum” diye yanıt verdi.
Tanrıkulu, ayrıca, “Kadınların kabul etmediği barış süreci sahici olmaz. Biz barış süreçlerinde kadınların olması gerektiğini düşünüyoruz. Söz konusu o toplantılara katıldım ve barışı önemsiyorum. Tüm taraflar için yaşam hakkı önemli diye düşünüyorum” dedi.
Keskin: Yeni süreç yaşanırken önceki süreçte dair yargılama yapılıyor
Tanrıkulu'nun avukatı Eren Keskin söz aldı, "Söz konusu para bağlantısına dair MASAK’ın böyle bir raporu yok dolayısı ile bu iddia çöktü. Anlamıyorum burada yeni bir süreç yürütülürken, önceki süreçteki olanlar bugün yargılanıyor. Biz anlamıyoruz. Nimet'in varlığı mücadelesi yargılanıyor. On yıl önce yapılan Kadın Özgürlük Çalıştay'ı da suç olarak gösterliyor. Buna dair tek bir dava tutuklu yok. fakat bu Nimet Tanrıkulu'na dosyayı kabartmak için konulmuş" dedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Tanrıkulu'nun tahliyesine karar verdi. Karar, mahkeme dışında alkışlarla karşılandı. Bir sonraki duruşma 22 Nisan'da görülecek.

Nimet Tanrıkulu için çağrı: Hukuka aykırı tutukluluğa son verin
Ne olmuştu?
Nimet Tanrıkulu, 26 Kasım 2024’te İstanbul’da evine yapılan polis baskınıyla gözaltına alındı. Dosyada gizlilik kararı olduğu söylendi. Aynı gün Ankara’ya götürüldü.
Aralarında siyasetçiler, sendikacılar ve başkalarının da bulunduğu 12 kişi de aynı soruşturma kapsamında gözaltına alnınalar arasındaydı.
Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği 29 Kasım’da Tanrıkulu’yla birlikte sekiz kişiyi ‘terör örgütü üyeliği (TCK 314/2) suçlamasıyla tutukladı. Diğer dört kişi ise adli kontrol tedbirleriyle serbest kaldı.
12 Aralık 2024’te hakkında iddianame hazırlandı. Savcı, geçmişteki seyahatlerini, 2013-2014’te barış sürecinde Kürtlerin insan haklarıyla ilgili sivil toplum etkinliklerine katılımı, başka kişilerle aynı baz istasyonundan alınan cep telefonu sinyallerini ve tanık beyanlarını içeren muğlak çıkarımlara ‘terör örgütü üyeliği’nden yargılanmasını istedi.
Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği yetkisizlik verdi. Dosya İstanbul’a geldi. İddianame İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
(EMK)
Nimet Tanrıkulu için çağrı: Hukuka aykırı tutukluluğa son verin

Cumhur İttifakı, Öcalan ve Kürt Meselesi: Seçmen bu süreci nasıl görüyor?

KADINLARIN GÜNDEMİ
Savaşın kazananı erkekler, kaybedeni kadınlar olmasın

F OTURUMU 675'İNCİ HAFTA
"İnsan yakanlar serbest bırakıldı, insan haklarını savunanlar tutuklu"

Cumartesi Anneleri/ İnsanları: Cüneyt Aydınlar için adalet, barış için demokrasi
