SARAÇHANE DAVASI- 2
Gazeteciler ve avukatların dosyaları ayrıldı: Sonraki duruşma 3 Ekim'de

*Haberde öğrencilerin isimlerini güvenlik sorunu nedeni ile yazmadık.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda yöneticinin gözaltına alınmasının ardından, 19 Mart’ta başlayan Saraçhane eylemlerinde gözaltına alınan 99 sanıklı davanın, İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşması 3 Ekim tarihine ertelendi.
Tüm gün süren duruşmada, öğrenciler ve avukatlarının savunmalarının tamamlanmasının ardından mahkeme kararını açıkladı. Bazı sanıklarla ilgili müzekkereler yazılmasına, sanık Onur Akay’ın savunması alındığı için hakkında çıkarılmış olan yakalama kararının kaldırılmasına hükmedildi.

SARAÇHANE DAVASI - 1
90 gencin davası Temmuz'a ertelendi

Toplam 99 kişinin yargılandığı davada sanık sayısının fazla olması ve salonun küçük olması nedeniyle duruşma İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görüldü.
Duruşma kimlik tespiti ile başladı. İlk olarak konuşan MLSA avukatlarından Veysel Ok, gazeteciliern kimlik kartlarını gösterdi ve gazetecilerin derhal beraat ettirilmesi gerektiğini söyledi.
Öğrenclerin avukatları "Burada bir suç yok. Bu dosya beraatlik bir dosya. Yargılama yapılacak bir suç yok. Burada üç gün yargılama yapmaya gerek yok. Çünkü burada suç yok. Delil yok. Biz öncelikle beraat kararı vermenizi talep ediyoruz" dedi.
Savcı, yargılamanın devamı yönünde görüş açıkladı. Mahkeme, duruşmanın devam edeceği yönünde karar açıkladı. Duruşmada mahkeme heyeti ve avukatlar arasında sözlü tartışma çıktı. Bunun üzerine mahkeme heyeti ara verirken, duruşma salonundakiler mahkemeyi alkış ve sloganlarla protesto ediyor.
Avukatlar, gazetecilierin dosyasının ayrılmasını istemişti mahkeme heyeti, bunun üzerine 8 gazeteci ve 4 avukatın dosyasını ayırdı. 12 kişi için daha sonradan duruşma günü verilecek.
"Demokratik hakkımızı kullandık"
Duruşma kısa bir aranın ardından öğrenciliern savunması ile devam etti.
Savunma yapan öğrencilerin tamamı, "Anayasal hakkımızı kullandık. Bize gözaltında, buradan tutuklanmazsınız. Avukatınız gelsin gidersiniz dendi. Tutuklandık, 19 gün hapis kaldık. Anayasal hakkımı kullandım. Dosyaya konulan fotoğraflar da çelişkili. Beraatimi talep ediyorum" dedi.
Bir öğrenci de şöyle savunma yaptı:
"Bana ve buradaki herkese yöneltilen suç isnadının dahi bir şaka olarak düşünülmeyip işleme konmasından ötürü yetkili kişileri esefle kınıyorum. Demokratik hakkımız olan eyleme hangi gün, nerede katıldığım dahi belirtilmemişken, bu konuda hiçbir delil dosyama konmamışken yine de, derhal beraatimi talep ediyorum."
Yine bir öğrenci de "Biz Anayasal hakkımızı kullandık. Tutuklandık. Bu dosyada asıl yargılanması gerekenler Saraçhane'de bize işkence eden polislerdir. Beraat istiyorum" dedi.
Başka bir öğrenci, "Bu ülkede bir çok kadın katlediliyor gençler unutsuzluktan intihar ediliyor. Gülistan Doku beş yıldır bulunamıyor etkin soruşturma yürütülmüyor buna karşı sokaktaysak biz de 19 Marttaki darbeye karşı sokaktaydık. Biz bunun suç gibi gösterilmesini kabul etmiyoruz. Beraat istiyorum” dedi.
Çağlayan’da polis ablukası
Duruşmaların görüldüğü Adliyenin etrafı sabah saatlerinden itibaren polis ablukasında. Gazeteciler ve sanıklar, adliyeye girerken engellendi. Polis barikatları ancak, sözlü tartışmaların sonrasında aşıldı. Sanık öğrencilerden biri gözaltına alındı ve mahkeme o serbest bırakıldıktan sonra başladı.
"Adalet istiyoruz"
Duruşma öncesinde Anne baba Dayanışma Platformu ve öğrenciler basına açıklama yaptı, adalet istedi. Açıklamanın tamamı şöyle:
Anne babalar olarak haftalardır günlerimiz adliyelerde, cezaevlerinde geçiyor. Birbirimizi hic tanımıyorken bizi birleştiren, bir araya getiren çocuklarimiz oldu. Adlivelerde, cezaevlerinde bulduk birbirimizi. Çocuklarımız Anayasal ve demokratik haklarını kullanmalarına rağmen hala serbest bırakılmadılar veya tutuksuz yargılanıyor, ev hapsi ve adli kontrol sarti ile yaşamak zorunda bırakılıyorlar.
Anayasa'nın 15. Maddesi suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz diye düzenlenmesine rağmen bizim çocuklarımız tutuklandı.
Anayasa'nın 17. Maddesi kimseye işkence ve eziyet yapılamaz, kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya ve muameleye tabi tutulamaz diye düzenlenmesine rağmen çocuklarımıza gözaltı sırasında şiddet uygulandı, çocuklarımız günlerce adli tutuklular arasında kaldı fiziksel ve psikolojik şiddete uğradı.
Anayasa'nın 25. Maddesi kimse düşünce ve kanaatleri sebebiyle suçlanamaz diye düzenlenirken çocuklarımız düşüncelerini ifade ettikleri için tutuklandı, gözaltına alındı, ev hapsi veya adli kontrol şartı verildi ve bugün yargılanıyorlar.
Anayasa'nın 34. Maddesi herkes önceden izin almadan gösteri ve yürüyüş hakkına sahiptir diye düzenlenmesine rağmen en temel haklarını kullandıkları için çocuklarımızın hakları, özgürlükleri ellerinden alındı.
Anayasa'nın 42. Maddesi kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz derken çocuklarımız eğitim haklarından, vize takvimi başlamasına rağmen sınavlarına hazırlanabilme, girebilme haklarından mahrum bırakıldı.
Çocuklarımızın Anayasa'dan, ulusal ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklı onlarca hakkının bu süreçte ellerinden alındığına tanıklık ettik. Üniversitede, açık lisede okuyan veya çalışma hayatına yeni başlayan çocuklarımız anayasal ve demokratik haklarını kullandıkları için en temel haklarından mahrum bırakıldı.
Yaşadığımız bu zor günlerde ülkemizin dört bir tarafından gelen mesajlara, mektuplara, her akşam 21:00'da yaptığımız hasthag'e ve imza kampanyamıza verilen binlerce desteğe, Silivri'deki dayanışma masamıza çaylan, simitleri ile gelen dayanışma ağımızın gönüllülerine, bizi bir an bile yalnız bırakmayan gönüllü avukatlarımıza, çocuklarımızın sesine ses olan basın emekçilerine, dayanışma için her zaman yanımızda olan yazarlara, sanatçılara, her gün her an yürekleri çocuklarımızla ve biz anne babalarla birlikte atan dayanışmamızı büyüten herkese teşekkür ediyoruz.
Biz anne babalar olarak ilk günden itibaren çocuklarımızın yanında olduk ve yanında olmaya devam edeceğiz. Hala serbest bırakılmayan, tutuksuz yargılanan, ev hapsi ve adli kontrol şartı verilen İstanbul'da ve bu sürecin çocuklarımıza yaşatıldığı tüm illerde çocuklarımız için adalet istiyoruz. Biz çocuklarımızın gelecek kaygısı yaşamadan, başka ülkelerde değil kendi Ülkemizde eşit, özgür bir hayat yaşamalarını istiyoruz.
Bugün Çağlayan Adliyesi'ne balonlarımızla geldik. Bugün gökyüzüne uçuracağımız bu balonlar hala tutuklu olan çocuklarımızın özgürlükleri İçindir. Çocuklarımızın kendilerini özgürce ifade edebilme hakları, eğitim hakları, özgürce yaşama haklan içindir.
Çocuklarımızı, gençleri mahkeme salonlarında yargılamayan, tutuklamayan, gözaltına almayan bir ülke özlemi içindir.
Çocuklarımız biz anne babaların umudu, ülkemizin ortak geleceği, Çocuklarımızla onur duyuyoruz. Tek bir çocuğumuzu dahi yalnız bırakmadan tüm çocuklarımız için dayanışmamızı yaşatmaya devam edeceğiz.
Biz anne babalar çocuklarımız için adalet istiyoruz.
(EMK)
Sosyolog Aktükün: Suça sürüklenen çocuklar, sistemin aynalarıdır

AHMET MATTİA MİNGUZZİ CİNAYETİ
Çocuk hakları savunucusu Ezgi Koman: Onarıcı adalete ihtiyaç var

Dr. Eylem Ümit Atılgan yanıtladı: Çocukları yetişkinler gibi yargılamak çözüm mü?

KADINLARIN GÜNDEMİ
Şiddet bataklığını çürütmek: Başka Ahmetler öldürülmesin!

Peki tiyatronun suçu ne?
