Mirina Kalekî Rind*
Usta gazeteci, Kürtler kitabının ilk 40 sayfasını Felat ağabeyin 1982 yılında Diyarbakır 5 nolu cezaevinde geçirdiği günlerdeki anılarına ayırmıştı. Kitabın yayınlanmasından hemen sonra, tanığı benim, telefonla arayanları da ziyaretine gelenleri de artmıştı Felat Cemiloğlu'nun. O dönemlerle ilgili anılarını basınla paylaşanlara da daha bir cesaret gelivermişti sanki!
Bense biraz buruktum. Biraz da kendisine kırgın mıydım ne? Epeyce bir zamandı biyografisini yazmak istiyordum. Yanaşmıyor, ha bire erteliyordu. Hasan Cemal'in kitabı çıktıktan sonra "Şimdi anladın mı, niye senin yazmanı istemediğimi? Biz yazıp biz okumayalım. Zaten inanmıyor, inanmak istemiyorlar yaşadıklarımıza. Böylesi daha iyi olmadı mı?" demişti.
Ben rahmetli Felat ağabeyi ilk evvel, Anavatan Partisi'nden (ANAP) Diyarbakır Belediye Başkan adayı olduğu, yanlış hatırlamıyorsam 1989'da görüşüp tanışmıştım. Elbette önceleri de tanıyordum da, bir araya gelişimiz o tarihlere rastlamıştı. Adaylığı ile ilgili nabız yokluyor, görüş alıyordu inandığı, güvendiği çevrelerden. Aday olmayın demiştim. Yaşanan onca acılardan sonra ANAP'tan adaylığınıza Diyarbakır halkı sıcak bakmaz, diyerek de eklemiştim.
Seçimlerden bir hafta öncesine kadar resmi çevrelerin ANAP'ı işaret etmesine rağmen, kendisinin ve ailesinin geçmişinin kurcalanarak nasıl bir gecede, kapalı kapılar ardında tablonun o günlerin Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) adayı Turgut Atalay'dan yana döndüğünü anlatıvermişti. Aradan uzun zaman geçtikten sonra anlatmıştı Tuırgut Özal'ın ANAP'tan belediye başkan adaylığı teklifini ANAP'lı olmadığı halde kabullenişini anlatıvermişti bir dost sohbetinde. "Turgut Özal geçmişimi araştırmış, cezaevinde kalışımı öğrenmiş ve buna rağmen aday ol demişti. Bu şehri 5 yılda ANAP'ın değişim politikasının model şehri yapacağım, sözü üzerine adaylığı kabullendim" demişti.
Yıllar sonra Ticaret ve Sanayi Odasında birlikte çalıştığımızdaysa her defasında aramıza yeni katılan yabancı dostlara bizleri tanıştırırken "İşte gördüğünüz bu gençler, arkadaşlarım, geçmişte benim adaylığıma karşı çıkıp beni desteklemeyip aleyhime çalışanlardır. Ama bugün hepsi benim yanımda ve benim arkadaşım" demesi de onun kin gütmezliğinin ve demokrat hoşgörüsünün adeta göstergesiydi.
Özverili biriydi. Kendine yontmayı hiçbir zaman aklından geçirmez, aksine yontanlara karşı tepki de gösterirdi. Yöneticiliğini yaptığı sürece Ticaret ve Sanayi Odasının yöneticiler lehine rant kapısı olmaması için direnmesi örnek bir sivil toplumculuk modeliydi. Ona göre sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşları kişisel rant kapısı olmamalıydı. Rant söz konusu olduğunda rantı tüm meslek mensupları ve de kent için kullanmayı beceren bir sivil toplumculuk onun ilgi alanındaydı.
Siyasal anlamda da bu fedakârlığı kendine ilke edinmişti. Sıkça kendisine siyasal teklifler gelirdi. Şu parti teşkilatını sana verelim, burada kurucu üye ol, ya da milletvekili adayı ol gibi. Bunlardan en az ikisinin tanığı ve de paylaşıcısı benim. Şimdilerde de yaşını başını almış ve Kürt Siyasal yapılanması arzusuyla başa güreşmeye çabalayanlara; "Bizler siyasal partilerde kuruculuk, yöneticilik hatta başkanlık yapmamalıyız. Bu işleri genç ve enerjik arkadaşlara bırakmalıyız. Gücümüz yetiyorsa birer bilge kişi gibi onlara ağabeylik, danışmanlık yapmalıyız. Yoksa her fırsatta eleştirdiğimiz Ecevit, Demirel, Erbakan gibi parti liderlerinden ne farkımız kalır" sözleri yine Felat ağabeye aitti.
Felat Cemiloğlu ağabey 3 Ekim 2003 tarihinde, yani bir yıl önce beyin kanamasından öte dünyaya göçtü. Avrupa Birliği (AB) sürecinde TRT'nin Kürtçe yayına geçmesini de, bilboardlardaki Kürtçe afişleri de göremeden gitti.
Toprağı bol, ruhu şad, ismi yüreklerimizde daim olsun diyorum.
Not: RTÜK Diyarbakır'dan yerel Gün ve Can TV'ye 30 gün süreyle ekran kapatma cezası verdi. AB'ye adaylık ve de üyelik sürecinde ileride kesinlikle izahında zorlanılacak bu uygulamalar en azından ayıp! Bu ayıba ortak olmamak adına, Gün, Can ve de diğer ceza alan yayın organlarına geçmişler olsun diyorum. (ŞD/BB)
* Mirina Kalekî Rind: Yaşlı bir bilgenin ölümü.