Kent Rehberi
Hele, hele bu kent epeyce eski çağlardan bu yana kendini sürdürerek yaşaya gelmiş şehirlerden ise tanıtım daha ciddi ölçüde kendini hissettir. Hemen anımsayacaksınız ki üzerinde konuştuğum şehir yine Diyarbakır. Neden bu Diyarbakır tanıtımına ihtiyaç duydum, onu da hemen yanıtlayayım.
Yakın zamanda Milliyet gazetesinin 24 Haziran 2004 tarihli nüshasında Doğan Heper imzalı bir yazı ilgimi çekti. Yazının bir yerinde şöyle bir ifade "Diyarbakır'da belediye binlerce "Kürtçe broşür" dağıtıyor. "Turistik amaçlı"! Hangi turist Kürtçe okuyup anlayacaksa..." Hiçbir kelimesine dokunmadım, alıntı aynen aktardığım gibi.
Hikayenin özü şu, Diyarbakır'ın alt kademe belediyelerinden Diyarbakır Sur Belediyesi ; Türkçe, İngilizce ve Kürtçe tanıtım rehberleri bastırmış. Ki Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş'ın ifadesine göre bu üç dille yetinilmeyip, önümüzdeki günlerde Arapça, Rusça ve Almanca rehberler de basılıp talep edenlere dağıtılacakmış.
Doğrusu kentli bir aydın olarak onur duydum. Ve keşke hikâyesini anlatabilecek her şehir, bu kadar çok dünya dilinde derdini cümle aleme anlatabilse diye de düşünmeden edemedim.
Sonra da sanayisiyle filan sıkıntısını yeterince paylaşamayan şehirlerin turizme, kentsel tanıtıma neden bu denli çok sarılmaları gerektiğini paylaşmak gerek diye de düşündüm. Ve de bunun tanıklığını da yakın zamanda yaşadım. Hani belki Doğan Heper gibi "Hangi turist Kürtçe okuyup anlayacaksa" kabilinden turistleri de anlatmak gereğini duydum.
Körfez savaşından sonra yalnız Amerikalıların trafiği değil Kuzey Irak'tan gelen Kürt'lerin bölge trafiği de yoğunlaşmıştı. En son 25 Mayıs'ta Bağdat'ta düzenlenmesi düşünülüp sonra iptal edilip Diyarbakır'a alınan ticaret fuarı örneğinde tanık olmuştuk güneyimizden ziyaretçi akınına. 2000'nin üzerinde insan gelmişti Irak'tan. Onlara kenti anlatacak ne Kürtçe ne de Arapça yazılı tanıtım broşürümüz yoktu. Bu bir eksiklikti. Ve bu eksikliği öyle gözüküyordu ki önümüzdeki günlerde daha çok hissedecektik.
İşte Sur belediyesi de, kentin tanıtımına ait eserleri daha çok kendi beldesinde hissetmiş ki- doğrusu da böyledir- bu sorumluluğu üstlenmiş. Ve bu broşürleri bastırmış. Kanımca iyi de bir iş yapmış. İlktir, yetersiz olabilir ama artık vardır. Ve bu nedenle de önemlidir.
Ve sanki bu günlerde o tanıtım rehberine bir tamamlayıcılık da Diyarbakır'da yayın yapan yerel Gün televizyonundan geldi. İlk Kürtçe reklam yayınlandı. Reklam bir yayın kuruluşunun bastırdığı 131 bin kelimelik Kürtçe-Türkçe Sözlüğün reklamıydı.
Sonuç da bu bir pazar işiydi. Kentinizi de ürününüzü de tanıtırken, onu sunacağınız hedef kitlenin talebine uygun davranacaksınız. Ama pazar talebine göre davranırken dili de, etik değerleri de dikkate alacaksınız. İşte kentini anlatmaya, tanıtmaya çalışan alt kademe belediye başkanı Abdullah Demirbaş'ın da, sözlüğü tanıtmaya çalışan yerel Gün TV'nin de yaptığı buydu. Yadırganacak bir iş değil, aksine alkışlanacak işler yapmışlardı. (ŞD/YS)