İstanbul Barosu davasında ara karar: Mahkeme norm denetimi talebini reddetti

İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve diğer yönetim kurulu üyeleri bugün, Suriye'de öldürülen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin ile ilgili yaptıkları açıklama nedeniyle hakim karşısına çıktı.

Savcılık İstanbul Barosu hakkında soruşturma başlattı
Duruşma öncesi polis, protestoların yapıldığı C Kapısı önündeki meydanı kapattı.
Eylem yapılmasına izin vermedi. Kapatılan alanın fotoğrafını çeken bianet muhabiri Hikmet Adal 10 dakika boyunca alıkonuldu.
İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde saat 9.30'da başlaması beklenen duruşma, salonun küçüklüğü nedeniyle 21. Asliye Ticaret Mahkemesine alındı. Gazeteciler burada da güvenlik görevlilerinin engellemeleriyle karşılaştı.
Gazeteciler, avukatlar ve milletvekillerinin ardından salonun olduğu koridora sokuldu. Duruşma başlamadan yer salonunun küçüklüğü nedeniyle ikinci kez değiştirildi. 27. Ağır ceza mahkemesine alındı. Saat 12.00'da başlayacağı duyuruldu. Ancak burada da sorunlar yaşandı. Güvenlik görevlileri uzun süre gazetecileri koridora almamakta direndi.
Bu sırada avukatlar araya girdi. Avukat ile güvenlik görevlileri arasında arbede yaşandı. Sonuçta gazetecilerin önüne serilen bariyeri kaldırdı. Salona girildi. Ancak salonın büyüklüğü kalabalığı kaldırmadı. Birçok avukat ve gazeteci dışarıda kaldı. Salon içinde de insanlar sıkışık bir vaziyette ayakta durdu. Salonda klimalar çalıştırılmadı. Sıcaktan baygınlık geçirenler oldu.
Avukatlar mikrofonun ya da SEGBİS kaydının açılmasını talep etti ancak kabul görmedi. Bu nedenle izleyiciler konuşmaları duyamadı. Öndeki avukatlar, arka taraftakilere mesaj yoluyla olan biteni aktardı.

Epözdemir’in davaya katılımına ret
Mahkeme hakimi, duruşma öncesinde yüzü aşkın avukatın davaya müdahil olma taleplerini reddetti.
Duruşma tutuklu Fırat Epözdermir'in avukatı Baran Doğan'ın konuşmasıyla açıldı. Doğan, müvekkilinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, duruşmaya katılması gerektiğini söyledi.
Mahkemenin Epözdemir’in davaya SEGBİS ile katılımını da reddettiğini belirten Doğan, “Davalı tarafın yargılamadan haberdar olması ve kendisini savunması adil yargılanmanın bir parçasıdır. Ancak Epözdemir, dört duvar arasında ve dosyanın ek klasörlerinden habersiz" dedi.
Baran, Epözdemir olmadan yargılamanın devam edemeyeceğini ekledi. "Aksi takdirde usülsüz yargılama yapılmış olur" diye konuştu.
Bu nedenle duruşmasının ertelenmesini talep etti.
Kaboğlu: Bu dava Anayasa’ya açıkça aykırıdır
Ardından İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu söz aldı. Kaboğlu, yargılamanın Anayasaya aykırı olduğunu, davanın adli yargıda değil idari yargıda görülmesi gerektiğini belirtti.
Kaboğlu şöyle konuştu:
“Bu davanın Anayasa’ya göre geri bırakılması gerekiyor. Baroların işlevi adaleti sağlamaktır. Barolar hukuk devletinin bekçiliğini üstlenmiştir. Barolar için kamu hukuku kuralları geçerlidir. Bu dava Anayasa’ya açıkça aykırıdır. Türkiye’de 81 baro tehdit altında kalmaktadır.”
Kaboğlu, ardından baroların varlığının, Anayasal özgürlüklerin korunmasındaki yerine değindi. Baroların hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunma ve koruma amacının diğer meslek örgütlerine göre daha geniş olduğunu da dile getirdi.
Davaya yönelik itirazlarını gerekçelendiren Kaboğlu, Anayasa’ya aykırılık iddiası ile norm denetimi için davanın geri bırakılarak Anayasa Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulundu.
SEGBİS kaydı açılana kadar duruşma durdu. Yaklaşık yarım saat aranın ardından tekrar başladı.
Kabloğlu kaldığı yerden devam etti:
"Barolar hukukun üstünlüğü sağlamak ve korumakla sorumludur. Baroların varlık nedeni adalet, demokrasi ve hukuk devleti kavramlarıdır. Bize karşı açılan dava hukuku talep etmenin, hukuk hakkı istemenin sonucudur. Dünyanın emsalsiz barosu İstanbul Barosu’na karşı böyle bir dava açılabiliyorsa bu dava aynı zamanda Türkiye Barolar Birliği’ne ve 81 baroya da açılmış demektir. Bu nedenle tüm baroların müdahilik talepleri kabul edilmelidir”
Kaboğlu, tekrardan yargılamanın Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek sözlerini noktaladı.
Hakim ise Kaboğlu’nun Anayasa'ya aykırılık talebini ara kararla birlikte değerlendireceğini söyleyerek hüküm kurmadı. Yargılamaya devam ederek beyanları almaya devam etti.
Kazan: Baro ceza alırsa güvenceli görev yapma imkanı kalkar
Ardından İstanbul Barosu’nun eski başkanlarından Turgut Kazan söz aldı. O da Anayasa'ya aykırılık üzerine konuştu. Baronun susturulmaya çalışıldığını söyledi.
"Baro bu yöntemle susturulacak olursa savunma ve adil yargılanma hakkı Türkiye’de ölür" diyen Kazan şöyle devam etti:
"Davanamede propaganda yapıldığı kabul ediliyor ve ‘Yapılan propaganda manevi anlamda lehte katkı sağlamaktır’ diyor. Bunu, amaç dışı faaliyet nasıl sayarsınız? Ne demek amaç dışı faaliyet? Olamaz amaç dışı faaliyet."
"Ben çok acılar gördüm. Sıkıyönetim mahkemeleri gördüm, Devlet Güvenlik Mahkemelerini gördüm, buralarda avukatlık yaptım. FETÖ’cü yargı gördüm. Çok acımasızdı. Bir daha bu acıların yaşanmasını istemiyorum. Ama şimdi çok daha büyük acıların yaşandığını görüyorum."
"Bu davanın Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi gerekmektedir. Baro bu şekilde ceza alırsa ben ve bütün meslektaşlarım için güvenceli görev yapma imkanı ortadan kaldırılmış olur.”
Sağkan: Hepimize dönük bir müdahalenin ayak sesleri
Kazan’ın ardından Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan söz aldı. Kaboğlu’nun TBB’nin yönetiminde olduğunu belirten Sağkan, davaya müdahil olmaları gerektiğini, müdahillik için tüm koşulların oluştuğunu söyledi.
Yapılan açıklamanın da baronun amacına uygun olduğunu aktardı. “Aslında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da bunu kabul ediyor” dedi.
Ardından da şunları ekledi:
“Görevinden doğan hiçbir konuda artık baroya ‘Amacının dışında bir faaliyet gösteriyorsun’ diyemezsiniz. Hepimize dönük bir müdahalenin ayak sesleri olduğu kaygısıyla buradayız, barolar burada. Türkiye’nin her döneminde yargı baskı altında olabilir. Yargı baskı altında olduğunda meslek örgütleri çok önemlidir. Herkesin sustuğu yerde birileri en azından doğruyu söyleyebilsin."
Mahkeme norm denetimi talebini reddetti
Duruşma diğer avukatların beyanlarıyla devam etti. Mahkeme daha sonra duruşmaya ara verdi. Aradan sonra da ara kararını açıkladı.
Türkiye Barolar Birliği’nin davaya katılma talebini kabul etti, diğer baroların katılma taleplerini ise reddetti.
Mahkeme davanın norm denetimi açısından Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi talebini reddetti.
Tutuklu Fırat Epözdemir’in bir sonraki duruşmaya SEGBİS ile katılması için cezaevine müzekkere yazılamasına karar verdi.
Bir sonraki duruşma 21 Mart Cuma günü saat 9.30'da.
Ne olmuştu?
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 19 Aralık’ta Suriye’nin kuzeyinde hava saldırısıyla öldürüldü. Cihan Bilgin, Haseke merkezli Hawar Haber Ajansı'nın (ANHA) muhabiriydi. Serbest gazetecilik yapan Nazım Daştan da en son Fırat Haber Ajansı'na (ANF) haber geçiyordu.
Basın meslek örgütleri saldırıdan Türkiye’yi sorumlu tuttu. Saldırıya dünyadan tepki geldi. Saldırıyı protesto etmek isteyenler gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı.
İstanbul Barosu yaşananlar üzerine şu açıklamayı yaptı:
“Basın mensuplarının çatışma bölgelerinde hedef alınması, Uluslararası İnsancıl Hukukun ve Cenevre Sözleşmesi'nin ihlali niteliğindedir. Dahası, savaşa taraf olmayan sivillerin hedef alınması, Roma Statüsü’nde savaş suçlarından biri olarak ifade edilmiştir.”
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı açıklama üzerine Kaboğlu ile yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi, yeni baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi talepli dava açtı.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, Başkan Yardımcısı Rukiye Leyla Süren, Baro Genel Sekreteri Hürrem Sönmez, Baro Saymanı Ahmet Ergin ve Yönetim Kurulu Üyesi Avukatlar Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekim Bilen Selimoğlu ile Bengisu Kadı Çavdar’a bir de ‘terör örgütü propagandası (TMK 7/2)’ ve ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma (TCK 217/A)’ suçlamasıyla açılan bir dava daha bulunuyor.
(HA)
Halk TV 'bilirkişi' davasında beraat kararı

Sendika hakkını engelleyen genel müdüre hapis cezası

Türkiye’de medyanın geleceği: Demokratik gerileme, baskılar ve reform ihtiyacı

Türkiye istiyor, sosyal medya şirketleri gazetecileri sansürlüyor

Gazeteci Evrim Kepenek 'dezenformasyon davasında' beraat etti
