“Filistin, tarihsel dönemler, ideolojiler ve siyasi konumlar değişse de hep yukarıdan gözlenen veya hayal edilen kutsal bir yer olmuştur. Peygamber mesellerinden İsrail dronlarına kadar, Filistin her daim kuşbakışı temsil edilmiştir. Filistin coğrafyasının havadan gözlenmesini sağlamak, sadece fotoğrafların, haritaların veya filmlerin yorumlarıyla sınırlı değildir. Gökyüzünden üretilenler, yukarıdan görülmeyen, sahadaki gerçekler açısından incelenip yerine oturtulmadan anlaşılmaz.”*
Sanatsal faillik (ya da İngilizcede “artistic agency”) bir sanatçının ya da sanat kolektifinin, sadece estetik üretim yapan bir özne olmanın ötesinde; toplumsal, kültürel ve politik alanlarda faal bir özne olarak hareket etmesi anlamına gelir. Sanatsal faillik, sanatçının veya sanatın; dönüştürücü bir güce, müdahale edici bir aktöre dönüşmesiyle ilgilidir. Buğusuz bir pencereden bakıldığında sanatsal faillik, tarihsel olanı ve sömürge yapılarını parçalayarak o anda olanla tarihsel bir diyaloğa girer. Böylece, iktidar ve hegemonyayı tarif eden arşiv malzemelerinin kapağı açılır ve çoğu zaman egemen anlatı tersyüz edilir; hakikât ortaya çıkar.
Filistinli sanatçılar, özellikle 1948 Nakba’sından beri devletsizlik, zorla yerinden edilme ve hafızalarının silinme çabalarına karşı kendi arşivlerini üretiyorlar. Ramallahlı sanatçı Khalil Rabah, bu sanatçılardan biri. Rabah, en çok 1995 yılında başlattığı "Palestinian Museum of Natural History and Humankind" isimli müze-iktidar ilişkisini tersyüz ederek kurduğu yarı-kurgusal müzeyle tanınır. Müze, sabit bir mekâna sahip olmaktan ziyade, dünya genelinde farklı sergilerde ve farklı yapılarla karşımıza çıkar. Müze, yarı-kurgu da olsa içeriği gerçektir. Rabah, müzesi için sahte belgeler, kataloglar, basın bültenleri ve sergi metinleri de üretir; ama bunları öyle bir incelikle yapar ki gerçek ile kurgu arasındaki ayrımı silikleştirir, hatta neredeyse tamamen ortadan kaldırır.
Gökyüzü Casusları
Koç Üniversitesi'nin Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’nde (ANAMED) açılan “Kuşbakışı Filistin” sergisi de tam da Rabah’ın yapmaya çalıştığı gibi Filistin tarihine içkin tarihsel malzemeleri, sanat çalışmalarıyla yan yana getirerek Filistin'in sesini duyurmaya çalışıyor.
"Gökyüzü Casusları", "Mit ve Düzen", "Kudüs'ün Temsili", "Hafıza Limanları", "Seyahatler ve Arzular", "Coğrafi Görünüm ve İktidar" olmak üzere altı tematik bölümden oluşan sergi, gökyüzünden yeryüzüne uzanarak sömürgeci bakış açısı ile yerel direniş arasındaki mücadeleyi gözler önüne seriyor. Amer Shomali, Andrew Yip, Dia' Azzeh, Fares Shomali, Forensic Architecture, Gian Spina, Jack Persekian, Kamal Jaafari, Lumiere Kardeşler, Mahmoud Alhaj, Mohanad Yaqubi, Nida Sinnokrot, Raed Helou, Riwaq-Centre for Architectural Conservation, Sophie Halabi ve Zeina Zarour, sergide eserleri yer alan sanatçılar arasında.
İlk olarak 11 Eylül 2021-15 Ocak 2022 tarihleri arasında Ramallah’taki A.M. Qattan Vakfı’nda sergilenen serginin ANAMED’deki hâli, Osmanlı dönemine daha yakından bakarak anlatıyı genişletiyor ve güncelliyor. Ve sanat enstalasyonları aracılığıyla, 7 Ekim 2023 sonrasına da odaklanarak Filistin’in süregelen mücadelesini, direnişini yansıtıyor.
Sergi temelde, izleyicilere alan gözetimi ve teknolojisinin tarihi ile farklı siyasi rejimlerin bu teknolojileri nasıl kullandığını göstermeyi amaçlıyor. Yani Filistin’e yalnızca yukarıdan bakan o tanıdık gözle değil; toprağa basan, belleğini duyan bir bakışla yaklaşmayı öneriyor.
Yeni bir dil
Sergide yer alan fotoğraf ve resimlerin çoğunda, Filistin’e yukarıdan bakıldığı için neredeyse sadece çizgiler, sınırlar, askeri koordinatlar ve uçsuz-bucaksız topraklar görünüyor. Ancak gerçekte haritanın silikleştirdiği yerlerde insanlar, hikâyeler, gölgeler, ağaçlar ve evler var. Ya da vardı. Sergi bu insanların gündelik yaşamına, savaştan korumaya çalıştığı zeytin ağaçlarına, ibadet ve pazar yerlerine, mezarlıklarına, oyun alanlarına, evlerine ve arkadaşlarına da odaklanıyor.
Sergide işleri yer alan sanatçılar kayıp arşivleri geri çağırıyor, yerinden edilmişliğe karşı bir tür ev kuruyor ve hakim militarist dilin, adeta içinden geçerek yeni bir dil kuruyorlar.
İsrail’in yaygın “Biz gelmeden önce buralar hep dutluktu” söylemine karşı “dolu olanı”, yani Filistin’in, halkı tarafından nakış nakış işlenen tarihini gösteriyor. Osmanlı arşivinden bugüne uzanan belgeler, sanatçıların kişisel hafıza parçalarıyla birlikte bir karşı-arşiv kuruyor. Tam da burada, sanatsal faillik, hem direnişin hem de hayal kurmanın aracı olarak karşımıza çıkıyor.
* Serginin tanıtım metninden kısa bir alıntı.
Yer: ANAMED Galeri
Ziyaret Saatleri: Salı-Pazar, 10.00-19.00 (Pazartesileri kapalı)
Küratörler: Yazid Anani, Zeinab Azarbadegan, Zeynep Çelik ve Salim Tamari
Yardımcı Küratör: Asma’ Al-Mozayen
(TY)