PROF. DR. UĞUR ÜMİT ÜNGÖR YANITLADI
Devlet şiddetinin gölgesinde: Paramiliter grupların yükselişi ve etkileri nasıl şekillendi?

Amsterdam Üniversitesi akademisyenlerinden Prof. Dr. Uğur Ümit Üngör’ün "Paramilitarizm: Devletin Gölgesinde Kitlesel Şiddet" adlı kitabı, paramiliter grupların devletler tarafından nasıl kullanıldığını ve bu grupların organize suçlarla olan ilişkisini derinlemesine inceliyor.
Suriye ve Irak gibi ülkelerdeki paramiliter yapıları inceleyen Üngör, bu grupların devletlerle karmaşık ilişkilerini ve toplumsal etkilerini de ele alıyor. Üngör, paramiliter grupların devletlerin resmi şiddet aygıtlarına ek olarak nasıl kullanıldığını, bu grupların cezasızlıkla toplumda nasıl suç işlediğini ve zamanla kendi güç odaklarını nasıl oluşturduğunu vurguluyor.
Kitap, özellikle Suriye ve Irak’taki paramiliter grupların devletle olan ilişkilerini ve bölgedeki siyasi istikrarı nasıl etkilediklerini de irdeliyor.
Prof. Dr. Üngör, “Devletlerin paramiliter gruplara ihtiyaç duymalarının sebebi, 'makbul şekilde inkar edilebilirlik' (plausible deniability) ve sadık gruplara suç işlettirerek onları bağlamaktır” diyor.
"IŞİD'in ortaya çıkması, devletin zayıflığındandı"
Paramiliter grupların devletler tarafından kullanılmasının temel motivasyonları nelerdir?
Temel motivasyonlar devletten devlete, ideolojiden ideolojide değişir tabii, ama genel olarak normal şiddet aygıtına (ordu, polis, kolluk kuvvetleri) ek olarak veya yardım olarak kuruluyor, aynı zamanda gayrımeşru şiddetini onlara taşeron olarak "subcontract" ettirmektir.
Çünkü bir devletin resmi ordusunun bir köyü boşaltması veya sivilleri kaçırıp işkence yapması o devletin direkt sorumlu olduğunu gösterir, ama meçhul ve muğlak paramiliter örgütlerin bunu yapması o şiddet olaylarının daha zor ispatlanması anlamına gelir. Yani amaç devletin resmi organları ve makamlarıyla o şiddet olayları arasında fiziksel, kurumsal veya hukuksal mesafe yaratmaktır.
Suriye'de faaliyet gösteren paramiliter grupların oluşumunda etnik ve mezhepsel dinamikler ne kadar etkili oldu?
Suriye'de Esad rejimi döneminde (1970-2024) Şebbiha adında son derece önemli bir paramiliter oluşum söz konusu olmuştur. Özellikle 2011'de Arap Baharı çerçevesindeki sokak protestolarını bastırmak için Esad rejimi Şebbiha denilen sivillerin silahlandırılması ve adeta cezasız bir şekilde son derece acımasız ve vahşi şiddet uygulamalarına sebep oldu. Mesela bir sokak protestosunda binlerce protestocunun üstüne sopalı, satırlı, silahlı Esad taraftarlarının salınması, o faillere dokunulmazlık verilmesi anlamına gelmiştir.
Burda etnik ve mezhepsel saikler mobilizasyon açısından etkili olmuştur: Dürzi mahallelerinde Dürzi milisler, İsmaili mahallelerde İsmaili milisler, Hristiyan mahallelerde Hristiyan milisler, vs. ve daha geniş olarak Esadcılığın yaygın olduğu Alevi/Nusayri mahallelerinde genel olarak milisler kurulmuştur.
Devletle ilişkileri "paramiliter" kavramı içinde bulunan "para" kelimesi yani devletin yanında, arkasında, gölgesinde yer aldıkları anlamına gelir.
Irak'ta paramiliter güçlerin yükselişi, ülkenin siyasi istikrarını ve toplumsal dokusunu nasıl etkiledi?
Irak'taki durum Suriye'ye biraz benziyor: devletin 2003'den sonra Şii çoğunluğun eline geçmesi, İran'daki paramiliter devlet anlayışının etkisi, ve 2010'lardaki istikrarsızlık sayesinde birçok Şii milisin kurulmuştur. Devletin zayıf olduğu, ordunun etkili olmadığı, mezhepçi çevrelerin kendi halinde milis kurabilmesi burda önemli sebepler sayılmalı. Burda bir kısır döngü sözkonusu.
Mesela IŞİD'in ortaya çıkması, devletin zayıflığından idi; sonra IŞİD'e karşı savaşmak için milislerin kurulması yeniden o aynı devletin altını oymuştur ve istikrarsız hale getirmiştir.
"Bana sadıksan, git adam öldür mantığı"
Paramiliter grupların organize suçlarla olan ilişkisi, Suriye ve Irak'ta nasıl bir ekonomik ve sosyal yapı oluşturdu?
Paramiliter gruplar Suriye ve Irak'ta genel olarak negatif bir etki göstermiştir. Bir taraftan organize suç çevrelerinden gelip de siyasi koşulları fırsat görüp de milis kuranlar oldu, öte yandan da milislerin cezasız bir şekilde toplumda dolaşabilmeleri onların suç işlemelerini de kolaylaştırmıştır.
Mesela devlete tehdit olanları yakalamak için kontrol noktası kuran milisler, bu noktalarda sadece güvenlik araması değil haraç toplamaya da başlamıştır.
Bu faaliyetlerin iyice kök salması toplumu "kriminalize" etmiştir, yani organize suç vakalarının normalleşmesine yol açmıştır. Mesela 2017-2024 seneleri arası sıradan bir sivilin Halep'den Şam'a gitmesi (4 saatlik yol) çok daha fazla vakit çekerdi ve yüzlerce dolar haraç ve rüşvetin verilmesi anlamına gelirdi.
Sizce, devletlerin resmi orduları ve kolluk kuvvetleri varken, paramiliter gruplara ihtiyaç duymalarının sebepleri neler?
İlk soruda bunu cevapladım biraz, ama genel olarak "fonksiyonel" sebepler söz konusudur: işlenmesi gereken suçların kim tarafından işlenebileceğini ve cezasız kalabileceğini düşünülerek yola çıkılıyor.
Suriye'de 2011'deki durum ilginç mesela, o kadar istihbarat ve ordu ve özel timi olan bir devlet niye protestoları bastırmak için paramiliter grupları kurdu ve kullandı? En önemli etkenlerden biri "plausible deniability" dediğimiz "makbul şekilde inkar edilebilirlik".
Bunun yanında Esad kendine sadık olan grupları daha sıkı bir şekilde kendisine bağlamak için onlara suç işlettirir: "bana sadıksan, git adam öldür" mantığı. Öldürmezsen de sadık değilsin anlamına gelir.
Paramiliter grupların varlığı, Suriye ve Irak'ta hukukun üstünlüğü ve insan hakları açısından ne tür zorluklar yaratıyor?
Bu gruplar kurulduktan sonra orijinal varoluş motivasyonlarını terk eder (mesela protesto bastırmak, IŞİD'i mağlup etmek), ve bir dönemden sonra yavaş yavaş kendi yağında kavrulmaya başlar, yani başlı başına bir güç odağı haline gelir ve kendini devam ettirmek için çalışır. Orijinal saik çoktan geçmiştir (protestolar bitmiştir, IŞİD çökmüştür) ama devletten aldıkları güç ve toplumdan topladıkları rantı terk etmek cazip gelmez bunlara. Net bir güç ve mal kaybını kim kabul etmek ister ki?
Özellikle devletin bunları zorlamaya gücü yetmezse. Çözüm zor, çünkü zayıf bir devlet bu grupları ne fesh etmek ister, ne de gücü yeter.
Asıl çözüm müzakere ve ikna ile politikaya entegre etmek olur, nitekim Kuzey İrlanda'daki barış süreci gibi: İRA nasıl bir parti kurduysa (Sinn Fein), Britanya'ya sadık Protestan paramiliter gruplar da öyle siyasi partiler kurdular ve mücadele parlamentoya intikal etti.
Suriye ve Irak'taki paramiliter grupların uluslararası aktörlerle olan ilişkileri nasıldır?
Her iki ülkede ve Lübnan'da aynı zaman İran'ın çok büyük etkisi var(dı). İran İslam Cumhuriyeti'nin resmi politikası paramiliterleşmedir, hem kendi ülkelerinde hem de ihraç edilen bir siyaset olarak etraftaki Arap ülkelerinde.
Dolayısıyla hem Şebbiha'lar hem de Haşd el-Şaabi ve onların dışındaki gruplar İran tarafından ciddi destek görmüştür. Bu maddi ve manevi destek olmasaydı o gruplar hayatta o kadar baskın olamazlardı, yani İran o ülkelerin iç dinamizmini ve dengesini etkileyen bir politika yürütmüştür.
Paramiliter grupların zamanla devleti içeriden bölme veya kendi gündemlerini dayatma potansiyelleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
İkisi de söz konusu, mesela Sırp paramiliter örgütler Sırbistan'da Cumhurbaşkanı Zoran Cinciç'e karşı suikast düzenlediler 2003'de, Türkiye'de JİTEM'in ne yapıp yapmadığı aydınlığa bile ulaşmadı (Özel'ı öldürdüler mi, vs.), 2023'de Wagner grubu Moskovaya yürüdü ama Putin hemen bastırdı.
Suriye ve Irak'da da böyle vakalar çok, mesela kitabın girişindeki Lazkiye'deki suikast anekdotu böyle bir olay: güpegündüz adam vuran Şebbiha elebaşı Süleyman el-Esed sokakta elini kolunu sallaya sallaya nasıl gezebilir? Çünkü hukukun üstünlüğü yok ve devleti çoktan içten bölmüşler.
Ajanda dayatma açısından da Irak'daki örnek iyi, mesela belki Irak bir devlet olarak İsrail'le barış istiyor veya en azından diplomatik ilişkiler başlatmak istiyor; ama İran'ın milisleri ona izin vermez ki Irak'ta.
Suriye ve Irak'taki paramiliter grupların geleceği hakkında öngörüleriniz nelerdir?
Aralık 2024'den önce Suriye'de topluma entegre olma imkanları kısıtlıydı ve en çok Rusya onları bir kolorduya dahil etmek istedi. Irak'daki büyük bir ihtimal güçleri otonom bir şekilde devam eder, özellikle İran desteği devam ederse. Asıl sorunlar, İran rejimi düşerse ortaya çıkacak çünkü destek sütunları çökecek.
Kitabınızda, paramilitarizmin küresel ölçekteki yerini de ele alıyorsunuz. Suriye ve Irak'taki paramiliter yapıların, diğer ülkelerdeki benzer oluşumlarla karşılaştırıldığında belirgin farklılıkları veya benzerlikleri nelerdir?
Benzerlikleri ve farklılıkları da var: hem zayıf bir devlette (Irak) hem de güçlü bir devlette (Esad Suriyesi) mevcut idiler, ama en önemli benzerlik bir devletin gayrı-meşru şiddet kullanımında: köy yakılacaksa, mal gasp edilecekse, adam vurulacaksa, gerilla işkence edilecekse onun adresi paramiliter örgütlerdir.
Kitabın bir bölümünü buradan okuyabilirsiniz.
Türkiye'de paramiliter güçler
Türkiye'deki paramiliter güçler, genellikle devletin resmi güvenlik güçlerinin dışında, çeşitli siyasi, etnik ya da mezhebi motivasyonlarla örgütlenmiş ve devletin çıkarlarını savunmak amacıyla kullanılan silahlı gruplar. Bu gruplar, çoğu zaman devletle yakın ilişkiler içerisinde olsalar da resmi bir statüleri yoktur. Türkiye’deki paramiliter gruplardan bazıları şöyle:
*JİTEM (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele)
JİTEM, 1980'lerde kurulan ve özellikle PKK'ya karşı mücadelede kullanılan, resmiyette var olmayan ancak devlet içindeki jandarma istihbarat birimiyle ilişkili olan bir paramiliter örgüttür. JİTEM’in görevleri arasında istihbarat toplama, terörle mücadele ve muhalefetle mücadele yer almaktadır. 1990'larda özellikle güneydoğu Anadolu bölgesinde, faili meçhul cinayetler ve işkencelerle ilişkilendirilmiştir.
*Özel Harekât Timleri (PÖH)
Türkiye’nin güvenlik güçleri içerisinde yer alan, ancak özellikle içeriği ve operasyonel gücüyle paramiliter özellikler taşıyan bir birimdir. Türkiye’de terörle mücadele ve operasyonel görevlerde önemli bir rol oynamaktadır. Ancak PÖH, devletin resmi kolluk kuvvetlerinden bir parça olarak kabul edilse de, yer yer paramiliter gruplarla benzer şekilde hareket ettiği görülmüştür.
*Köy Korucuları
1980'lerde, PKK’ya karşı mücadele amacıyla kurulan ve özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde görev yapan yerel milislerden oluşan bir paramiliter grup olarak kabul edilir. Bu gruplar, devletin resmi güvenlik güçlerine yardımcı olmak için silahlandırılmış ve köylerde güvenliği sağlamakla görevlendirilmişlerdir. Ancak, bu grupların zaman zaman aşırı güç kullanımı ve keyfi hareketleri, toplumda ciddi tepkilere yol açmıştır.
*Bozkurtlar (Ülkücü Hareket)
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile bağlantılı olan Ülkü Ocakları, zaman zaman paramiliter özellikler taşır. Bozkurtlar, Ülkücü Hareket'in sempatizanları arasında yer alan ve şiddet eylemlerine karışabilen, politik ve sosyal bir grup olarak öne çıkmıştır. Bu grup, özellikle 1980'ler ve 1990'larda, ülkedeki solcu gruplara karşı sert eylemler gerçekleştirmiştir.
*Wagner Tarzı Gruplar ve Hizmet Eden Milisler
Son yıllarda bazı iddialara göre, Türkiye’de bazı özel şirketler veya çıkar grupları, resmi güvenlik güçlerine yardımcı olmak veya belirli operasyonlarda yer almak için paramiliter milis gruplarına katılmaktadır. Bu tür gruplar, özellikle operasyonel gizlilik altında ve bazen devletle örtük bir şekilde faaliyet gösterebilirler.
(EMK)
Bursa İl Göç İdaresi, Saifi’nin sağlık hakkını engelliyor: Acil çözüm isteniyor

Suat Özçelebi: Amaç CHP'nin 23 Mart seçimini engellemek

ALEVİ ÖRGÜTLERİNDEN BM'YE İKİNCİ BAŞVURU
Orhangazi Ertekin: Emperyal ve alt emperyal güçler, Suriye’ye kayyım atadı

DR. NİSAN ALICI YANITLADI
"Kadınların barış sürecindeki katılımı, kalıcı bir barışın temelini atıyor"

BM Kadının Statüsü toplantısında feminist sosyologlardan Suriye eylemi
