Bir Şehri Suçla Özdeşleştirmek!
İşte bu tehlikeyi hisseden özel araç sahipleri, o dönemlerde araçlarına hep Ankara, İstanbul plakası alıyorlardı. Çünkü biliyorlardı ki, yol boyunda bir şekilde durdurulduklarında eğer araç Diyarbakır plakalıysa ince aramaya tabi tutulacaktı. İşte şimdilerde insanlar Diyarbakır'a geldiklerinde bu denli Diyarbakır dışından plaka bolluğunu hayretle karşılamaları bundandır.
26 Haziran tarihli bir-iki gazetede "Diyarbakırlıya meydan dayağı" haberini okuyunca o günleri anımsamadan edemedim. Kuşadası tatil beldesinde, polisin "nerelisiniz" sorusuna, "Diyarbakırlıyız" yanıtı, yanıt verenlerin "meydan dayağı" yemesine sebebiyet vermiş.
İnsanlara potansiyel suçlu gibi davranma illetinden ne zaman kurtulacağız...
Akreplerle Mücadele Timi
Diyarbekir'i bilmeyenlere belki söz bir gönderme olur. Derler ki; "Yılanlı, akrepli, sevdalı şehir". Sevdaları ve sevdalıları çoğu kez karşılıksız yıllarca sürer. Ama sevda bitmez. Bir de soktuğunda insanı oracıkta kurutan yedi boğum akrebi ve de boz yılanı ünlüdür bu bazalt şehrin. Bazalt, taş evler, mimari yapıdan kaynaklı olarak barındırır cümle mahlukâtı.
İşte bugünlerde Diyarbakır'da hummalı bir faaliyet var. Büyükşehir Belediyesinin "Akreplerle Mücadele Ekibi" tam tekmil. Köşe bucak demeden, sur diplerinden tutun, eski harap evlerin yıkıntıları arasında akreple mücadeledeler.
İnsan düşünmeden edemiyor. Akrepler ve yılanlar eskiden daha çoktu ve de daha mülayim miydiler ne? Mesela çocuktuk, "her evin bir yılanı olur" derlerdi bu şehri kadimde ve ev halkına karışmazdı o yılanlar. Bizler mi toplum olarak biraz acımasızlaştık. Yoksa yılanlar, akrepler mi uyumsuzlaştı! Kim bilir belki de yılanlı, akrepli, sevdalı şehrin mahlukatlarına da uyum yasaları (mı) lazım.
Dağdan galeriye
Ve bir başka haber "Dağdan Galeriye". Hani anımsarsınız bir zamanların nam dar şahsiyeti Şemdin Sakık'ı. Şemo ya da "Parmaksız Zeki" idi diğer adları o komutanın. Şimdilerde altı yıldır Diyarbakır E tipi kapalı cezaevinde itiraftan müebbede mahkum. O şimdi ressam! 50 tablosuyla, kendi içerde, resimleri ise Vali'li, Savcılı devlet protokollü bir açılışla "İlk Alınteri" ismiyle Diyarbakır Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde.
Daha çok doğa, mekan ve insan profili resimlerinin egemen olduğu tabloları izlerken düşündüm. Dağda geçirdiği onca yılı ile ilgili neden tek bir resim yok. Yoksa insan böylecene hayatının bir bölümünü belleğinden de mi silip atıyor. Ama mübarek bu bellek! Bilgisayar değil ki!
MEB'de Kürtçe sınav
Ve son haftanın en ilginç ve de paylaşılacak haberlerinden biri "MEB'de Kürtçe Sınav". Batman ve Van'da açılan Kürtçe kursları, ilk dönem mezunlarını vermiş. Kursiyerler ilköğretim okullarında, Mili Eğitim gözetiminde sertifika sınavlarına girmişler.
Bir şeyler yavaş, yavaş hal yoluna zaten kendiliğinden giriyor mu ne? Doğanın kanunu da bu değil mi? Karşı dursanız da değişecek... (BB)