Karne için Çocukları Üzmeyin

Har karne günü yaklaştığında on yaşındayken yaşadığım karne heyecanı ve sonucunu hatırlıyorum.
Annem hastalanmıştı ve bizimle ilgilenememişti o yıl. Bu nedenle, kardeşimle ikimiz sınıfta kalmıştık. Ancak, sonraki sınıflarda ailemizin de katkısıyla hep çalışkan öğrenciler olduk.
1985 yılında açılan sınavı kazanarak bir üniversite öğretim elemanı olarak göreve başladım; 27 yıldır bu görevimi yürütüyorum.
Kardeşim ise coğrafya öğretmenliğine girdi. Şu an bir öğretmen olarak görevini devam ettiriyor. Kısaca başarısızlıklar istenirse başarıya dönüştürülebilir.
Karneler dağıtıldığında, veliler ve öğrenciler üzülebilir. Anacak unutulmaması gereken, karnenin bir son olmadığı.
Bir öğrencinin, genel anlamda sayısal, sözel, görsel vb. olmak üzere farklı zeka alanları vardır.
Öğrencinin kendi zeka alanlarına karşılık gelen derslerden başarılı; ancak diğer alanlardan başarısız olabilir.
Kaldı ki öğretmen, veli ve öğrenci arasında kurulacak sağlıklı bir iletişimle başarlı sonuçlar elde edilebilir.
Başarılı öğrenciler, başarıları ödüllendirilerek pekiştirilmeli ve başarısına etki eden faktörler korunmalı.
Başarısız öğrencileri ise üzecek söylem ve eylemlerden kaçınılmalı. Aksi halde, öğrenci iç çatışmalar ve iç dünyasında yalnızlık yaşayabilir. Ayrıca, öz saygısın ve özgüvenini yitirebilir. Bu ise hem veli hem de öğrenci için istenmeyen bir sonuç.
Veli, öğrencinin başarısızlığında kendisinin payı olduğunu bilmesi bir sonraki dönemlere etkisinin olumlu olacaktır.
Başarısızlık durumunda, öğrencinin duyguları paylaşılmalı ve empati kurulmalı. Yine, başarısızlığını nedenlerinin neler olabileceği konusunda öğrencinin açıklama yapmasına fırsat verilmeli.
Öğrencinin, okuldan velisinden ve öğretmenlerinden beklentilerinin neler olabileceği konusunda açıklama yapması için yüreklendirilmeli.
Karnenin bir uyarı, dikkat çekme işlevine sahip olduğu öğrenciye anlatılmalı. (HG/HK)