Yeni kahramanlar – Franco “Bifo” Berardi

İtalyan Otonomist geleneğinden gelen kuramcı ve eylemci Franco “Bifo” Berardi, e-flux Notes sitesinde 15 Şubat’ta yayımladığı yazısında, “CEO katili” olarak da bilinen Luigi Mangione gibi figürlerin bireysel öfkelerini sosyal bir mücadele olarak lanse etmelerine rağmen, bu tür hareketlerin sınıf mücadelesinden çok kaotik bir intikam biçimini yansıttığını vurguladı.
Yazı, çeviri kolektifi Heimatlos Kültü tarafından Türkçeye çevrildi. Yazının bir bölümünü yayımlıyoruz.
İmha çağı çok yönlüdür.
Bunun bir yüzü, kendini intihara meyilli imha edicilerden oluşan bilinçli bir harekete dönüştürme eğiliminde olan küçük bir azınlıktır. Bir diğer yüzü ise, diğer bazı bireyleri ya da sosyal veya ırksal grupları ortadan kaldırarak kendi acılarını iyileştirmeyi amaçlayan intikamcılardır. Luigi Mangione bu intikamcılar lejyonunun bir parçası; genellikle sadece katillere oy vermeye kadar giderler, ancak bazı nadir aşırı durumlarda silahlı eylem yaparlar.
Evet, kalbim onun için atıyor, tıpkı neoliberal vahşetten nefret eden milyonlarca insanın kalbi gibi. Ben de Luigi Mangione’nin kendisinden çok daha fakir bir McDonald’s tezgâhtarı polisi arayıp onu tutuklatmadan önce yakalanmadan kaçmayı başaracağını umuyordum. Eylemi sosyal medyada büyük yankı uyandırdı ve pek çok kişi onun sömürücülere duyduğu nefretle özdeşleşti.
Onun eyleminin (dünyanın en sefil ülkesinin talihsiz sakinlerinin hastalık ve talihsizliklerinden yararlanan bir alçağın ortadan kaldırılması) sınıf mücadelesinin bir bölümü olduğunu söyleyebilir miyiz? Saçmalık.
Modernitenin Gotik zamanlarında sınıf mücadelesi ciddi bir şeydi: sömürülenlerin kendilerini sömürenlerden kurtarmak için bilinçli bir çabasıydı – spektaküler hiper-şiddetin barok çağında kulağa anlaşılmaz gelen kelimeler.
Dostluk ve suç ortaklığından yoksun, kolektif bir kurtuluş projesinden yoksun nefret, sınıf mücadelesi değildir: Liberal Nazizmin vahşi çağında doğmuş olmanın kaderine karşı kaotik bir intikamdır.
Sömürü, vicdan, dayanışma, ortak projeler; tüm bunlar çağdaş intikamcıların dilinden kaybolmuştur. Acı, aşağılanma ve öfke bireysel duygulardır ve bireysel olarak bir İntikamcıya oy vermeye giden milyonlar tarafından paylaşılsalar bile bireysel kalırlar.
Bu intikam arzusu, ekranla ve elektronik akışla olan yalnız ilişkimiz nedeniyle yükselişte.

CEO'yu öldürmekle yargılanan Mangione, suçlamaları reddetti
Trumpizmin etkisi
Mangione İncil, Pokémon, Ayn Rand, Peter Thiel ve Elon Musk’ı karıştırıyor. Bununla birlikte, kendisi gibi sırt ağrısı çekenlerin dayanılmaz acılarından bahsetmek yerine, doktorlarına ağrılarının çalışmalarını engellediğini söylemeleri gerektiği önerisinde ortaya çıktığı gibi, temel bir şeyi anlıyor: “Kapitalist bir toplumda yaşıyoruz ve tıp endüstrisinin bu kelimelere, dayanılmaz ağrıları tarif ettiğinizde olduğundan çok daha fazla aciliyetle karşılık verdiğini gördüm.”
Mangione kitlesel saldırgan figüründen sapmaktadır; hedefini dikkatle seçmiştir ve oldukça açık “sosyal” motivasyonları vardır. Ancak onun bu hareketi, intikam arzusunu temsil eden bir adamı başkan olarak seçen bir ülkenin arka planında değerlendirilmelidir. Bu intikam arzusunun tek bir motivasyonu yoktur, sayısız motivasyonu vardır. Ve intikam eylemi tek bir yöne değil, birçok hedefe yöneliktir. Trumpizmin herkesin herkese karşı bir tür intikamı olduğunu söyleyebiliriz.
Trump’ın hayata geçirmeyi vaat ettiği siyasi proje intikam niteliğindedir ve bu intikamın birçok hedefi vardır: zaferini engellemeye çalışan Demokratlara karşı intikam, ama aynı zamanda ve hepsinden önemlisi ırkçı Amerikan rüyasının saflığını tehlikeye atanlara karşı intikam. Trump ve takipçileri, Amerikan anavatanını illegal olarak işgal edenlerden, yani on bir milyon belgesiz göçmenden intikam alma sözü verdi. Bunların birçoğu çalışan insanlar, birçoğu da zor ve tehlikeli işleri yapmak için düşük ücretle çalıştırılıyor. Her gün iyi beyaz vatandaşların arasına karışıyorlar. Bu nasıl sona erecek?
Vaat edilen “tüm zamanların en büyük sınır dışı işlemi” idari bir eylem ya da düzenli bir polis eylemi olmayacak. Yasa dışı nüfusu yasal işlemlerle ortadan kaldırmak ya da ciddi şekilde azaltmak teknik olarak mümkün görünmüyor.
Gerçekleşecek olan, milyonlarca işçiyi saklanmaya zorlayacak, ihbar ve korku yayacak, kendi kendini gerçekleştiren bir kehanetin uygulanmasıdır. Sonuç olarak birçok göçmen ülkeyi terk etmeyi tercih edecektir. Birçoğu adaleti kendi ellerine almaya karar verecek, bir tarafta ya da diğer tarafta.
Ku Klux Klan geri döndü, ama artık insanlık tarihinin en güçlü örgütü.
İki Amerikan Askeri
Ben bu yazıyı bitirirken, 2025’in ilk günlerinde, Amerikan ordusunun bir gazisi, New Orleans’ın turistik merkezinde arabasıyla 14 kişiyi öldürdükten sonra polis tarafından öldürüldü. Katil bir IŞİD bayrağı taşıyordu ve adı (Shamsud-Din Bahar Jabbar) Arap gibi görünse de Amerikan topraklarında doğmuştu.
ABD ordusunun bir başka üyesi, otuz yedi yaşında, yüksek madalyalı bir Yeşil Bereli olan Matthew Livelsberger, Las Vegas’taki Trump International Hotel’in önünde kiraladığı Tesla Cybertruck’ı havaya uçurdu. Patlama sırasında kamyonun içindeydi. Hem Shamsud-Din Bahar Jabbar hem de Matthew Livelsberger askeri geçmişe sahipti ve her ikisi de Afganistan’da görev yapmıştı.
Kaynaklara göre Livelsberger Trump’ın destekçilerinden biriydi. Bu gibi olaylardan tutarlı bir anlam çıkarabilir miyiz? Bu yeni kahramanlar hakkında fazla bir şey bilmiyorum ama eylemleri terör, bunama ve hepsinden önemlisi kaos çağına mükemmel bir giriş niteliğinde: Trump çağı.
Bu iki yeni kahramanın psikopat Samantha ya da Donald Trump’ı öldürmeye çalışan genç adam Thomas Crooks ile hiçbir ilgisi yok. İntikamcı Mangione ile de pek ilgileri yok. Bunların hepsi acı, çılgınlık ve iktidarsız öfkenin farklı karışımları, farklı ideolojik hezeyanlar. Bu tür eylemler önümüzdeki aylarda ve yıllarda çoğalacaktır. Ancak Amerikan toplumu bu çoğalmayla yok olmayacak çünkü Amerikan toplumu her zaman şiddet, korku ve bunama üzerine kurulmuştur. Yine de yüzeyin altında bir şeyler gümbürdüyor; yeni bir şey ortaya çıkıyor.
Ben buna herkesin herkese karşı kaotik savaşı diyorum. Kaotik bunama savaşı madalyonun bir yüzü. Diğer yüzü ise dilsel davranışların, varoluşsal yolların ve beklentilerin otomasyonu. Kaos ve otomaton şiddetli bir simbiyotik ilişki içinde gelişir ve büyür.
Yazının tamamını okumak için tıklayın. (TY)