Türkiye’de Afganistanlı göçmenler hayatta kalma mücadelesi veriyor

Türkiye’de yaşayan Afganistanlı göçmenler, ekonomik sıkıntılardan toplumsal dışlanmaya, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim eksikliğinden güvenlik tehditlerine kadar birçok zorlukla mücadele ediyor.
Türkiye’de yaşayan 300.000 bin civarında Afganistanlı olduğu varsayılıyor. Kayseri’de ise yaklaşık 6.000 Afganistanlı ikamet ettiği varsayılıyor. Göç İdaresi ve İçişleri Bakanlığı kamuoyuyla bu bilgileri paylaşmadığı için kesin verilerle konuşmak imkansız.
Afganistanlı, İranlı, Iraklı göçmenler ile Suriyeli sığınmacılar üzerine koruma çalışmaları yürüten.İç Anadolu Bölgesi'nde koruma odaklı çalışan sayılı sivil toplum kuruluşlarından biri olan, Türkiye'nin çeşitli illerindeki Afgan toplum liderleri ağının idari merkezi olarak hizmet veren merkezi Kayseri’de bulunan koruma ve sosyal uyum faaliyetleri yürüten bir dernek olan Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (ARSA) başkanı Dr. Zakira Hekmat ile Türkiye’deki Afgan kadın ve çocuk göçmenlerin yaşadığı zorluklar hakkında konuştuk.
Göçmenlerin büyük bir kısmı, savaş ve siyasi istikrarsızlık ve mezhepsel çatışma ile çeşitli kültürel çatışmalar nedeniyle Afganistan’ı terk etmek zorunda kalmış durumda.
Ancak Türkiye’ye geldiklerinde de yeni bir hayat kurmak hiç kolay olmuyor. İşsizlik, dil engeli, ayrımcılık ve yoksulluk gibi sorunlar, özellikle kadınlar ve çocuklar için ağır sonuçlar doğuruyor. Yaşadıkları sorunların temel kaynağı ise yasal kalış statülerinin çeşitli olması .
Türkiye hukuk sisteminde “mülteci” statüsünde olmamaları, keyfi uygulamalar ve yasal sürüncemede bırakışmaları nedeniyle temel haklardan ikincil ve üçüncül haklardan mahrum bırakılmaları yatıyor.
Afganistanlı göçmenlerin Türkiye’deki hukuki statüsü, Suriyeli göçmenlere tanınan geçici koruma statüsü kapsamından farklıdır. Afganistan’dan Türkiye’ye göç eden Afgan, Irak ve İranlı bireyler, başvurmaları ve kabul edilmeleri halinde uluslararası koruma kapsamında şartlı mülteci statüsü alabilir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne göre (2021), bu statü, Avrupa dışındaki ülkelerde zulüm tehdidi nedeniyle sığınma talep eden kişilere verilir.
Her şehrin il göç idaresinin farklı tutumu, etkili ve yetkin yasal mevzuatların olmaması, mevcut mevzuatların uygulanmaması, yaşanan mağduriyetlerin siyasal ve hukuksal olarak sürüncemede bırakılması, uluslararası koruma başvuru sahiplerinin uzun süren evrak ve hukuki süreçler dolayısıyla mültecilerin şartlı mülteci statüsü almasını zorlaştırılırken, geri gönderilme riskiyle karşı karşıya kalmalarına neden olmaktadır Bu nedenle, Afgan mülteciler yaşamın kıyısına itilmektedir.
Dernek başkanı, Afganistan'daki güvenlik durumunun vahametine dikkat çekerek, geri gönderilme riskinin mültecilerin hayatını tehlikeye attığını vurgulamaktadır. Birleşmiş Milletler ve Cenevre Sözleşmesi'nin "zorla geri göndermeme" ilkesinin altını çizen başkan, onurlu ve güvenli bir geri dönüş sağlanmadığı sürece bu konunun gündeme getirilmemesi gerektiğini belirtmektedir.
İstihdam sorunları
Türkiye’de Afgan göçmenler için iş bulmak ciddi bir sorun. Çoğu göçmen, çalışma izninin alınmaması, yüksek enflasyon, dil bariyeri ve iş bulamaması nedeniyle çalışma şansı bulamıyor. Türkçe bilmemenin yarattığı engeller, istihdam süreçlerinde büyük bir dezavantaj oluşturuyor.
Göçmenlerin bir kısmı kayıt dışı işlerde çalışmak zorunda kalıyor. İnşaat, temizlik, tekstil ve tarım gibi sektörlerde düşük ücretlerle, uzun saatler boyunca ağır koşullarda çalışıyorlar. Bu işlerde çoğu zaman sigortasız ve güvencesiz çalıştırılıyorlar. İş yerlerinde haklarını aramak neredeyse imkansız hale geliyor; çünkü çoğu göçmenin çalışma izni olmadığı için işten çıkarılma korkusuyla sesini çıkaramıyor. Çalışma izninin alınması ise yasal süreçlerin sürüncemede olması nedeniyle çoğunlukla kolay olmuyor.
Kadınlar için iş bulmak daha da zor. Çoğu güvencesiz ve gündelik işlerde çalışan kadınlar için yaşam şartları gün geçtikçe zorlaşıyor. Çalışmaya karar verenlerin ise bakım emeğini paylaşabileceği kişi ya da kurumlar yok. Kreş ve engelli bakım evleri ile yaşlı bakım evleri yabancıların iştirakine açık değil. Ayrıca, kadınlar iş yerlerinde taciz ve istismar ve sömürüye uğrama riskiyle de karşı karşıya kalıyorlar.
Eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim
Afganistanlı göçmenlerin çocukları için eğitim almak büyük bir mücadeleye dönüşmüş durumda. Birçok Afgan çocuğu, dil engeli nedeniyle okula gitmekte zorlanıyor. Ailelerinin yasal statüleri, geri gönderme merkezlerine alınma tehlikeleri nedeniyle birçok çocuk için okula gidebilmek mahkemelerce verilen “eğitim tedbir kararı” na bağlı. Ailelerin ekonomik durumu kötü olduğu için bazı çocuklar, eğitim yerine çalışmak zorunda kalıyor. Eğitim konusunda bir diğer sorun ise, çocuklar yabancı olmalarından kaynakli akran zorbalığına maruz kalmalarıdır. Bu da onların eğitimden ve okuldan tamamen uzaklaşmasına sebep olmaktadır.
Sağlık hizmetlerine erişim de büyük bir sorun. Göçmenler, yasal statü ve kimliklerinin pasifize edilmesi nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimde büyük sorunlar yaşamakta. Kanser gibi ciddi hastalıklarda yasal kalış statüleri ve sağlık hizmetlerinin ücretsiz olmaması nedeniyle tedaviye erişememeleri çözülmesi gereken önemli bir sorundur.
Göçmen sağlığı merkezleri birinci basamak sağlık hizmeti sağlamaktadır. Fakat kimliksiz ya da kimliği pasife düşmüş yabancı bireyler Göçmen Sağlığı Merkezleri dahil olmak üzere hiçbir yerde sağlık hizmetlerini ulaşamamaktadır.
Yaşadıkları bir diğer sorun, dil engeli nedeniyle sağlık personeliyle iletişim kurmakta zorlanmaları, e-sağlık uygulamalarının kendi dillerinde olmaması, bu uygulamaların yeterince yaygın ve erişilebilir olmaması nedeniyle çoğu zaman temel sağlık hizmetlerine ulaşamıyorlar.
Kadınlar için sağlık hizmetlerine erişim daha da kısıtlı. Bazı kadınların ana dillerinde dahi okuma yazma bilmemesi sağlığa erişmelerinin önünde engel teşkil ediyor. Üreme sağlığı ve doğum kontrol hizmetlerine ulaşmakta da büyük zorluk yaşayan kadınlar, kendi toplumlarında da tabu sayılan üreme sağlığı konusunda yeterli derecede bilgi sahibi değiller. Bazı kadınlar, kültürel kodlar nedeniyle eşlerinden veya ailelerinden izin almadan doktora gidemiyor. Bu durum, kadınların sağlık sorunlarını daha da kötüleştiriyor.
Güvenlik tehditleri: Şiddet ve istismar riski
Afganitanlı kadınlar için Türkiye'deki yaşam, güvenlik kaygılarıyla dolu. Birçoğu fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalma korkusuyla hareket etmek zorunda kalıyor. Kadınlar için özellikle menşei ülkedeki eşleri ile boşanmaları, geleneksel olarak evlendikleri ama yasal belgeleri ile ispat edilemeyen çeşitli yasal durumları nedeniyle medeni durumları, Türkiye’deki hayatlarını zorlaştırmaktadır.
Aile içi şiddet de ciddi bir sorun. Kadınlar, eşlerinden veya aile büyüklerinden fiziksel veya psikolojik şiddet görebiliyor. Ve şiddet sarmalından çıkabilmeleri için yeterli desteğe erişemiyorlar. Kolluk kuvvetlerinden yeterli desteği göremiyor, kadın konuk evlerinde ve ŞÖNİM merkezlerinde kalabilmesi için kimliklerinin aktif olabilmesi ve devam eden koruma kararı bulunması gerekiyor. Bu durum ani gelişen şiddet ve istismar olaylarında kadının korunabilmesini engelliyor.
Dil engeli
Afganistanlı göçmenler için Türkçe bilmemek, her alanda ciddi bir sorun oluşturuyor. İş bulma sürecinden hastaneye gitmeye, çocuklarını okula yazdırmaktan resmi işlemleri yapmaya kadar her şey dil engeli nedeniyle daha zor hale geliyor.
Dil bilmeyen göçmenler, toplumla iletişim kuramadıkları için daha fazla izole oluyor ve sosyal hayata katılım sağlayamıyor. Çocuklar dil öğrenmekte daha başarılı olsalar da, yetişkinler için yeni bir dil öğrenmek oldukça zorlayıcı olabiliyor.
Ayrımcılık ve sosyal dışlanma
Göçmenler, Türkiye’de sıklıkla ayrımcılığa maruz kalıyor. Etnik kökenleri, kültürel farklılıkları ve göçmen statüleri nedeniyle dışlanıyorlar. Sosyal hayata adapte olmaya çalışsalar da, birçok insan tarafından "yabancı" olarak görülüyor ve toplumun bir parçası olarak kabul edilmekte zorlanıyorlar.
Göç İdaresi’nin geçen senelerde politikası olan uyum çalışmalarının bu sene yürürlükten kalkması, Afganların günlük hayata ve yaşanılan topluma uyum sağlaması konusunda ciddi bir boşluk yarattı.
Bu tutum, göçmenlerin sosyal entegrasyonunu zorlaştırırken, aynı zamanda yerel halkla aralarındaki potansiyel gerilimleri de artırabilir.
Mevcut durum, özellikle kadınları daha fazla etkiliyor. Afgan kadınlar, hem cinsiyetlerinden hem de göçmen kimliklerinden dolayı çifte ayrımcılığa maruz kalıyor. Çoğu zaman, sosyal ilişkilere girmekte zorlanıyorlar ve kendilerini toplumdan izole edilmiş hissediyorlar. Çalışma ortamlarında, eğitim kurumlarında ve hatta günlük hayatta önyargılarla karşılaşıyorlar.
Psikolojik Sorunlar: Savaşın ve Göçün Travması
Savaş ve göç süreci, Afgan göçmenlerin psikolojik olarak yıpranmasına neden oluyor. Ülkelerindeki çatışmalardan kaçan birçok insan, aile bireylerini kaybetmiş veya travmatik olaylar yaşamış durumda.
Türkiye’ye geldiklerinde ise ekonomik sıkıntılar, ayrımcılık ve belirsiz bir gelecek kaygısı, ruh sağlıklarını olumsuz etkiliyor. Çoğu göçmenin psikolojik destek alma şansı olmuyor. Kaygı, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi rahatsızlıklar, göçmenler arasında yaygın olarak görülüyor. Zaman zaman bireylerin ruhsal problemleri için psikiyatriste gitmesi mümkün olmamaktadır.
Çözüm Önerileri:
Afganistan'dan Türkiye'ye göç edenlerin karşılaştığı sorunların çözümü için sivil toplum kurumları ve kamu işbirliği güçlendirilmeli diyen dernek başkanı, diğer iyileştirme çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı,
● Göçmenlerin yasal statü süreçleri hızlandırılmalı.
● Çocukların eğitime erişimi sağlanmalı.
● Sağlık hizmetlerine herkesin ulaşabilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalı.
● İş piyasasında kayıt dışı çalışmanın önlenmesi için çalışmalar yürütülmeli, bu çalışmalar teşvik edilmelidir.
● Kadınların iş hayatına katılımı dil kursları, mesleki eğitimler ve kreş desteğiyle teşvik edilmelidir.
● Sınır dışı işlemleri uluslararası hukuka uygun yürütülmelidir.
● Göçmenlerin topluma entegrasyonu için dil kursları ve uyum programları düzenlenmelidir.
● Medyanın doğru bilgilendirme yaparak yanlış algıları önlemesi sağlanmalıdır.
(EMK)