Arapça “felaket” anlamına gelen Nakba, yani Filistin halkının “Büyük Felaket”inin bugün 77. yıldönümü.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), Nakba’nın yıldönümü vesilesiyle “Ya Filistin ya da ateş, nesilden nesile” başlıklı bir açıklama yayımladı.

"FİLİSTİN SORUNU"NUN ÖZÜ
Nakba ya da "Felaket": 15 Mayıs 1948
15 Mayıs’ı “açık bir yara ve insanlık vicdanında silinmez bir iz” olarak nitelendiren Filistinli Marksist-Leninist örgüt, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Siyonist çeteler, emperyalist güçlerin tam desteğiyle, halkımıza karşı modern tarihin en korkunç suçlarından birini işledi: Sistematik etnik temizlik, zorunlu göç ve yüzlerce şehir ile köyün yıkımı. Tüm bunların üzerine ırkçı ve yerleşimci bir rejim inşa edildi.”
Her biçimiyle kendini yeniden üreten bir saldırı
“Nakba, Filistin halkı için yalnızca bir tarih değil, kimliğine ve toprağına yönelik sömürgeci bir saldırının miladıdır” diyen FHKC, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Siyonist projenin; ulusal kimliğimizi silmeye, bizi yurtlarımızdan koparmaya ve kolektif hafızamızı yok etmeye yönelik ırkçı, dışlayıcı ve tahakkümcü niteliği o günden bu yana her biçimiyle kendini yeniden üretmektedir.
Bugün, bu felaket Gazze’de benzeri görülmemiş bir vahşetle yeniden sahneye konuluyor. Halkımız, tarihin en büyük soykırımlarından birine maruz kalıyor. Hastaneler, okullar, mülteci kampları bombalanıyor; siviller sistematik olarak aç bırakılıyor, yerlerinden ediliyor. Tüm bunlar ağır bir kuşatma, uluslararası sessizlik ve ABD’nin doğrudan ortaklığı altında gerçekleşiyor.”
“Siyonist rejimle mücadele tarihsel ve kapsamlıdır”
FHKC, başta Filistin olmak üzere dünyanın dört bir yanında Filistin için verilen mücadeleleri selamlayarak şu temel ilkeleri vurguladı:
- Siyonist rejimle mücadele tarihsel ve kapsamlıdır. Bu mücadele, ancak halkımızın tüm ulusal haklarının – başta geri dönüş hakkı, kendi kaderini tayin ve başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kuruluşu – eksiksiz olarak kazanılmasıyla sonuçlanabilir. Filistin davası, Arap-Siyonist çelişkisinin merkezinde olmaya devam edecektir; ta ki Nakba’nın kökleri kazınıp işgal sona erene dek.
- Nakba’ya gerçek ve etkili yanıt; birleşik bir direniş cephesi kurmak, tüm meşru direniş biçimlerini – başta silahlı mücadeleyi – içeren kapsamlı bir ulusal strateji geliştirmekten geçer. Bu, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün demokratik ve kolektif temelde yeniden yapılandırılmasını ve halkımızın iradesine dayanarak kurtuluş mücadelesini merkezine alan bir ulusal çerçevenin inşasını gerektirir.
- Bugün en acil öncelik; Gazze’ye yönelik soykırımın durdurulması, kuşatmanın kaldırılması, yeniden inşanın başlatılması ve halkımızın vazgeçilmez ulusal haklarına dayanan bir siyasi sürecin başlatılmasıdır.
- Sözde “İbrahim Anlaşmaları”, “Yeni Ortadoğu” gibi emperyalist-Siyonist projeler, Filistin davasını tasfiye etmeyi hedefleyen yeni “Nakbalar”ı temsil etmektedir. Bu tür projelere karşı topyekûn mücadele verilmelidir.
“Güçlü bir uluslararası direniş örgütlenmeli”
- Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) yönelik saldırılar – Gazze’de kurumlarının bombalanması, Kudüs’teki merkezlerinin kapatılması, Batı Şeria’daki faaliyetlerinin engellenmesi – mülteci meselesini ve geri dönüş hakkını ortadan kaldırmayı hedefleyen sistematik bir tasfiye planının parçasıdır. Bu saldırılara karşı güçlü bir uluslararası direniş örgütlenmelidir.
- Oslo Anlaşması ve türevlerinden tamamen kurtulmak zorundayız. Bu bağlamda; güvenlik koordinasyonuna son verilmesi, direnişin hedef alınmasının durdurulması, şehit ve esir ailelerine yönelik keyfi kesintilerin iptali ve halkımızın iradesine dayalı ortak bir mücadele alanının kurulması şarttır.
- Arap halklarının ve aydınlarının, Filistin halkının direnişine destek olması, Gazze’ye yönelik soykırımı durdurmak için harekete geçmesi; tüm normalleşme girişimlerini ve bölgeyi parçalamaya yönelik emperyal projeleri kararlılıkla reddetmesi elzemdir.
- Yemen halkının onurlu direnişi, kuşatma ve saldırıya karşı yıllardır gösterdiği sebat, bugün Filistin davasına yönelik sarsılmaz bir dayanışmayla devam etmektedir. Yemen’in siyasi ve halk düzeyindeki destekleri, Siyonist varlığa karşı caydırıcı denklemler yaratmaktadır. Aynı şekilde Lübnan Direnişi, Filistin mücadelesinin temel dayanaklarından biri olmaya devam etmekte; Direniş Ekseni’nin ortak savaşını simgelemektedir.
- Washington, Londra, Madrid, Brüksel, Johannesburg ve dünyanın dört bir yanındaki başkent ve üniversitelerden yükselen dayanışma çağrılarını minnetle selamlıyoruz. Bu küresel destek, kuşatmanın kırılması, savaşın durdurulması ve Siyonist suçluların uluslararası düzeyde yargılanması mücadelesinin en ön saflarında yer almaktadır.

(VC)