Tiyatrodan adalet çağrısı: Hâlâ Tanığız, dayanışmadayız
Sosyolog Pınar Selek’in yargılandığı davaya dikkat çeken yönetmen Ucal, "Ülker Sokak'ta yaşanan baskılar bitmedi, sadece biçim değiştirdi. Varoluş mücadelesi hâlâ sürüyor. Tıpkı Pınar Selek” gibi diyor.
Sosyolog ve yazar Pınar Selek’in, 1996’da Cihangir Ülker Sokak'ta translara yönelik baskı ve şiddeti anlattığı "Maskeler, Süvariler, Gacılar" kitabı, tiyatroya uyarlandı.
Tiyatro Alesta’dan Nevra Ayşem Savaşçı ve Orçun Ucal’ın sahneye taşıdığı oyun, yakın zaman önce izleyici ile buluştu.
Ancak, Selek hakkında 26 yıldır deva nedeni ile Fransa’da yaşamak zorunda bırakıldığı için Türkiye’ye gelip oyunu izleyemedi.
Bu yönü ile de oyun, Selek’in 26 yıldır devam eden Mısır Çarşısı davasında nihai beraatine destek amacıyla dönemin hafızasını ve dayanışma ruhunu yeniden canlandırması hedefliyor.
Hâlâ Tanığız Platformu, 7 Şubat 2025 Cuma günü İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek duruşmaya çağrı yaparken, oyunu uyarlayan ve yöneten Orçun Ucal oyunun detaylarını bianet’e anlattı, Selek’in yargılandığı davada nihai beraat karar verilmesini istedi.
1998'de Mısır Çarşısı'ndaki patlaması davasından dolayı Sosyoloy ve Akademisyen Pınar Selek, Türkiye’ye de gelemiyor.Selek kendisine verilen hapis cezası ardından İstanbul Ceza Mahkemesi tarafından 2006, 2008, 2011 ve 2014 yıllarında dört kez beraat etti. Ancak savcı sürekli olarak Yargıtay'a başvurdu ve tüm soruşturmaların patlamayı bir gaz sızıntısına bağlamasına rağmen Yargıtay beraat kararlarını iptal etti.
“Bayram Sokak kızları tekrar hedefte”
Fotoğraf: Majid Sakhidel
"Maskeler, Süvariler, Gacılar" kitabını sahneye taşımak nereden aklınıza geldi?
2015 yılında Pınar Selek’in Sürüne Sürüne Erkek Olmak araştırmasını oyunlaştırmıştık. O günden beri aslında elimizde dolanan bir araştırma, o zamanlar biraz bize ağır gelmişti o uyarlama işine girişmek.
Sürekli gündem de LGBTİQ+ hedef alınırken yaptığımız Fotoroman Kralı oyunumuzu oynarken Bayram Sokak kızları tekrardan hedef haline geldi, Pınarın davası da devam ediyordu aynı zamanda. Nevra Ayşem Savaşçıyla birlikte Maskeler Süvariler Gacılar Kitabına tekrardan bakalım mı dedik ve yazma sürecine girmiş olduk. Türkiye gündemi aslında tekrardan aklımıza getirdi ve iyi oldu.
“Baskıya karşı sahne bir mücadele alanıdır”
Oyun, izleyicilere hangi ana temaları ve mesajları aktarmayı hedefliyor?
Toplumsal cinsiyet, kimlik, dışlanma ve direniş temalarını merkeze alarak, toplumun "öteki" olarak gördüklerini sahneye taşıyor. Oyunun ana hedefi, ataerkil sistemin ve heteronormatif düzenin görünmez kılmaya çalıştığı kimlikleri görünür hale getirmek, marjinalleştirilen bireylerin yaşadığı baskıları ve mücadelelerini seyirciye hissettirmek, Ana tema olarak bunları söylerken.
Aktarmaya çalıştığı mesajlar ise; Kimlikler maskelerin ardına saklanamaz! Her birey kendi kimliğiyle var olma hakkına sahiptir ve bu hak engellenemez.
Trans varoluş bir direniştir. Yıllardır baskıya, sürgüne ve şiddete maruz kalan trans bireyler, tüm engellere rağmen var olmaya devam ediyor. Baskıya karşı sahne bir mücadele alanıdır. Oyun, sadece bir anlatı değil, izleyiciyi de içine çeken, düşündüren ve harekete geçiren bir deneyim sunuyor.
“Trans hareketi her baskıyla daha da büyüdü, susturulamadı”
1996 yılında Ülker Sokak'ta yaşanan olaylar nelerdir ve oyunda bu olaylar nasıl ele alınıyor?
Ülker Sokak’ta Translar, şiddetle susturulmaya çalışıldı. Sokak kapantı, esnaflara bir şeyler satmayın diye baskılar yapıldı, elektrikler kesildi, dışarı çıkmaya korkar hale getirildi insanlar.
Giriş çıkışları kontrol altına almaya çalıştılar aylarca. Ülker sokakta yaşamayan arkadaşları, onlara yiyecek, içecek ulaştırmaya çalıştı. Son zamanlarına doğru şiddet daha çok arttı, binalara baskın yapıldı. O sokak, transların varoluş mücadelesinin simgesi haline geldi. Ama o günden bugüne hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Zulüm, baskı ve nefret bitmedi, başka sokaklarda devam etti. Fakat trans hareketi her baskıyla daha da büyüdü, susturulamadı. Tıpkı Pınar Selek gibi.
Oyunda aslında bir günde işliyoruz bütün bu aylarca süren baskıyı. Sabah güne başlıyorlar ve her şey bir anda değişiyor.
Nevra Ayşem Savaşçı ile oyunu yazarken çıkış noktamız Gullüm oldu. Araştırma yaparken gullumun çıkış noktası aslında işkenceye maruz kalırken dayanma güçlerini arttırmak ve kendilerini rahatlatmak için aralarında yaptıkları komik diyaloğa dediklerini öğrendik. Bu da bizim oyunu yazma temamız oldu. Kızlar evlerine haps olmuş neler olduğunu anlamaya çalışırken dışarıdan demeçler gelir ve kendilerini rahatlatmak için güllüme başlarlar.
“Varoluş mücadelesi halen devam ediyor”
Bu tarihi olayların günümüzle bağlantısı nedir?
Bayram sokak kızlarına ara ara yapılan baskıların 1996 yılına göre daha ‘modernize’ halidir belki de. Biz bu oyuna başlamaya karar verdiğimizde Bayram Sokak kızları bizlere kapılarını açtı ve orada bize bir prova alanı sağladılar, oyunun ilk başlarında orada prova alırken bazen provaları iptal etmek zorunda kalıyorduk.
Kızlar bugün gelmeyin burası karışık gibi söylemlerde bulunuyordu. Aslında günümüzde değişen hiçbir şey yok sadece biçimi farklılaştı. Varoluş mücadelesi hala devam ediyor.
Oyunun sahne tasarımı, kostümleri ve genel estetiği hakkında neler söylenebilir?
Araştırmayı yapan Pınar Selek, oradan yola çıkarak oyunu Orçun Ucal ve Nevra Ayşem Savaşçı yazdık. Yönetmeni Orçun Ucal Oyuncular: Ecrin Bolkar ve Liya Toprak Şahin
Nevra Ayşem Savaşçı ile Tiyatro Alesta çatısı altında 2014’ten beri üretiyoruz. Çeşitli toplumsal sorunları taşımaya çalışıyoruz aslında. Şuanda devam eden Fotoroman Kralı’da onlardan biri. Geçmiş yaptığımız oyunlar arasında Erkek Parkı, Sürüne Sürüne Erkek olmak, Boş Şehir, Örgü, Beş Sevim Apartmanı, Gizli Emir, Delibo gibi oyunlarımız oldu.
Oyunun stil danışmanlığını Hilal Polat yaptı, Sahte tasarımı Oğuz Gülen, ışık tasarımı: Rafiz Mehdizade yaptı. Oyuna başka bir atmosfere taşıtılar. 90’lar teması üzerine ve o döneme ait askesuarlar ve aksesuarları Emel Karslıoğlu elinden çıktı. Dönemi yansıtan minimal ama anlamlı bir dönemi yansıtıyor diyebilir.
Yönetmenin oyuna getirdiği yenilikçi yaklaşımlar nelerdir?
Oyunun interaktif yapısı diyebiliriz. Seyirciler oyunun bir parçası, onların rolleri de var. Yapmasını istediğimiz oyuna hizmet eden her şey bu yapının içinde. Sadece seyirci kalmıyorlar aslında mahallede yaşayan, baskı için oraya gelen, dışarda neler olduğunu söyleyen, dış efeklerin hepsini seyirciler yapıyor. Oyuncular seyircilerden aldıklarıyla oyuna devam ediyorlar. Bu, tiyatro ile gerçek hayat arasındaki sınırları bulanıklaştırarak, seyirciyi olayların sadece tanığı değil, bir parçası haline getiriyor.
Oyunun interaktif yapısı izleyiciyi nasıl etkiliyor?
İzleyici, tanıklık etmiyor sadece. Oyunun içinde ve verdikleri etkilerle oyunun bir parçası haline geliyorlar. Aslında alışık olmadıkları bir durum; bu durum onları birer fail haline getiriyor. Empati yapmasına zorluyor seyirciyi. Çünkü seyirci oyunu oynamazsa, sahnede oyunda oynanmaz.
İzleyiciler yerlerini aldıklarında Ecrin onlara oyunun biçimini anlatıyor ve ufak bir prova aldırıyor. Beğenmezse madiliyor J Artık geri kalanı oyuna gelen seyircilemiriz deneyimleyerek öğrenecekler. Sadece bu kadar spoiler verebiliyorum.
Oyun, eleştirmenler ve izleyiciler tarafından nasıl karşılandı?
Oyunun şuana kadar yorumları gayet güzel, memnunuz bu durumdan. Sadece daha çok kişiye ulaşmak istiyoruz. Farklı bir deneyim yaşadıklarını ve interaktif olmasını sevdiklerini dile getirdiler.
Öne çıkan yorumlar ve değerlendirmeler nelerdir?
Öne çıkan bir yorum var, hiçbir şey değişmedi sadece baskı biçimi değiştir. Ben bu biçimi sosyal medyanın değiştirdiğini düşünüyor.
Tiyatro Alesta'nın bu oyunla ilgili ileriye dönük planları nelerdir?
Gelecek planlarımız da Persfektifi biraz bizim sektöre çeviriyoruz, ve burada olan biten haksızlıklar karşısında; bir oyuncu nasıl manipüle ediliyor, menajerlerin zorbalıkları gibi sektörel bir eleştiriyi sahneye taşımayı planlıyoruz.
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de...
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de yerel gazetelerde çalıştı. Sivil Sayfalar, Yeşil Gazete, Journo ve sektör dergileri için yazılar yazdı, haberleri yayınlandı. Hemşin kültür dergisi GOR’un kurucu yazarlarından. Yeşilden Maviye Karadenizden Kadın Portreleri, Sırtında Sepeti, Medya ve Yalanlar isimli kitaplara katkı sundu. Musa Anter Gazetecilik (2011) ve Türkiye Psikiyatri Derneği (2024) en iyi haber ödülü sahibi. Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu kurucularından. Sendikanın İstanbul Şubesi yöneticilerinden (2023-2027). İstanbul Üniversitesi Avrupa Birliği ve Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümlerinden mezun. Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik ve cinsiyet temelli şiddet haberciliği alanında atölyeler düzenliyor. Şubat 2025'den bu yana kadın haberleri editörü olarak çalışıyor.
PKK, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihinde yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” doğrultusunda düzenlenen 12. Kongresi’nin sonuç bildirgesini yayımladı.
Bildirgede, örgütün önde gelen isimlerinden Ali Haydar Kaytan (kod adı: Fuat) ve Rıza Altun’un yaşamlarını yitirdiği açıklandı.
Bildiriye göre, Kaytan’ın 3 Temmuz 2018 tarihinde, Altun’un ise 25 Eylül 2019 tarihinde hayatını kaybettiği ifade edildi. Her iki ismin de ölümünün daha önce kamuoyuna açıklanmadığı dikkat çekti.
PKK kongresinde, Abdullah Öcalan’ın Kaytan ve Altun’a ilişkin gönderdiği mesaj da okundu. İmralı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Öcalan’ın mesajını avukatlarından Faik Özgür Erol (Asrın Hukuk Bürosu) okudu.
Öcalan mesajında, Kaytan ve Altun’un kaybından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, “Ulusal varlık ve demokratik komünalite mücadelemizdeki yerleri daimidir” ifadelerine yer verdi. Her iki ismi “daimi yol göstericiler” olarak niteleyen Öcalan, “Yeni dönemin paradigmasına ve kurumsallaşmasına temel esinleyici olarak rollerini sonsuza kadar oynayacaklardır” dedi.
Öcalan'ın mesajı şöyle:
"Değerli Yoldaşlar,
Büyük bir üzüntüyle Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un şehadetini duymuş ve öğrenmiş bulunmaktayım.
Daha sonra yoldaşların anısına kapsamlı değerlendirmeler yapmak kaydıyla, şimdilik büyük bir saygıyla anma dileklerimi belirtiyorum.
Ulusal varlık ve demokratik komünalite mücadelemizdeki yerleri daimidir.
Yeni dönemin paradigmasına ve kurumsallaşmasına da temel esinleyici değerleri olarak rollerini sonsuza kadar oynayacaklardır.
Daimi yol göstericiler olarak mücadelemizde yaşatacak ve yaşayacaklardır.
Bu vesileyle tarihi 12. kongrede alınan kararları ve önümüzdeki döneme ilişkin mesajları saygıyla selamlıyorum.
PKK, 9 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” üzerine 12. Kongresi’ni yaptığını duyurdu. Açıklamada, 12. Kongre’nin 5-7 Mayıs tarihleri arasında yapıldığı aktarılarak, kongrenin sonuçları ve alınan kararlara dair geniş ve ayrıntılı bilgi ve belgelerin yakın zamanda kamuoyu ile paylaşılacağı belirtilmişti.
Barışın inşası için herkesi göreve çağıran İHD, "İnsan hakları savunucuları olarak kalıcı ve onurlu barışın tesisi için güçlü bir siyasal irade bekliyoruz" açıklamasında bulundu.
İnsan Hakları Derneği (İHD), PKK’nin kendini fesih ve silahsızlanma kararının ardından yazılı bir açıklama yayımladı. İHD açıklamasında, Kürt sorununun demokratik yollarla çözümüne kapı aralaması açısından kararı değerli bulduklarını belirtti.
PKK, 12 Mayıs'ta yaptığı açıklamada silah bıraktığını duyurmuş Kürt sorunun demokratik sorunu için TBMM'yi işaret etmişti. Örgüt, “Barış ve Demokratik Toplum Süreci”nin hayata geçirilmesi için siyasi partileri, basın, akademisyen ve sivil toplum kuruluşlarını sorumluluk almaya ve sürece katılmaya davet etmişti.
İnsan hakları savunucuları, barış sürecinde kendi sorumluluklarını yerine getirmeye hazır olduklarını belirterek, "Gerçek bir heyecan yaşıyoruz. Bu heyecan barışa ulaşabilme ihtimalinin verdiği heyecandır, bu nedenle bir kez daha barış iyidir diyoruz" dedi.
İHD tarafından “Barışın İnşası İçin Herkesi Göreve Davet Ediyoruz” başlığıyla yapılan açıklamanın tamamı şöyle:
İHD: Barış iyidir diyoruz
"Kürt Meselesinde devletin ret ve inkar politikaları nedeniyle 40 yılı aşkın bir süredir devam eden çatışmalı süreç çok ciddi toplumsal sorunlara yol açmıştır. 12 Mayıs 2025 tarihinde açıklandığı üzere PKK’nin almış olduğu kendini fesih ile silahsızlanma kararına, yaşam hakkı ihlallerini sona erdirecek olması ve meselenin demokratik yollardan çözümüne olanak vermesi bakımından değer atfettiğimizi belirtmek isteriz.
Kürt Meselesinin demokratik ve barışçıl yollardan çözümü için 40 yıllık savaş ve çatışmaların yarattığı sorunlarla yüzleşilmesi ve güçlü bir siyasi iradenin varlığı hayati önemdedir.
İnsan hakları savunucuları olarak Kürt meselesinin çözümü için her şart ve koşulda diyalog ve müzakere yöntemlerinin esas alınması gerektiğini savaşın en yoğun olarak yaşandığı süreçlerde dahi güçlü bir şekilde savunduk.
Barışın coğrafyamızda yaşayan tüm canlılara kazandıracağını biliyoruz. Bugün silah bırakma kararı ile ortaya çıkan negatif barış halinin insan haklarının tesis edileceği demokratik ortamda pozitif barış haline evrilmesi için devlet ve hükümet tarafından ivedilikle atılması gereken adımlar olduğu tüm kamuoyunun malumudur.
Her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti, altına imza attığı uluslararası sözleşmelerle garanti altına alınan ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engelleri kaldırmalıdır.
Hasta mahpuslar başta olmak üzere derhal tüm siyasi mahpuslar serbest bırakılmalı ve terörle mücadele yasası kaldırılmalıdır. İstanbul sözleşmesi yeniden imzalanmalıdır.
Kadına yönelik şiddet ve LGBTİ+ haklarının önündeki en büyük engel olan nefret söylemine son verilmeli ve bu konuda uluslararası sözleşmelerin garanti altına aldığı tüm açılımlar yapılmalıdır.
İnsan hakları savunucuları olarak gerçek bir heyecan yaşıyoruz. Bu heyecan barışa ulaşabilme ihtimalinin verdiği heyecandır, bu nedenle bir kez daha barış iyidir diyoruz.
Böyle bir süreçte insan hakları savunucuları olarak kalıcı ve onurlu barışın tesisi için güçlü bir siyasal irade beklediğimizi, aynı zamanda üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye hazır olduğumuzu hatırlatıyoruz."