Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2025 yılının "Aile Yılı" ilan edilmesi kapsamında, toplumsal cinsiyet eşitliği, LGBTİ+ hakları ve cinsel yönelim çeşitliliği gibi evrensel hak temelli kavramları hedef alan bir genelge

Judith Butler soruyor: Toplumsal cinsiyetten kim korkar

MEB, 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği' dersini engelledi: Aile, Türk toplumunun temelidir

İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi üçüncü yılını kutladı
2 Mayıs 2025 tarihli yazı ile tüm il müdürlüklerine ve bağlı kurumlara gönderilen bu belge, kadınların, LGBTİ+'ların ve çocukların hak mücadelesini görmezden gelen bir yaklaşım içeriyor.
Kavramlara sınırlama, haklara müdahale
Genelgede, “toplumsal cinsiyet”, “toplumsal cinsiyet kimliği”, “LGBT”, “SOGIESC” (cinsel yönelimler, cinsiyet kimlikleri, cinsiyet ifadeleri ve cinsiyet özellikleri) ve “kapsamlı cinsellik eğitimi” gibi kavramların "aile yapısına zarar verdiği" öne sürülüyor.
Ancak bu kavramlar, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve pek çok uluslararası sözleşmede bireysel özgürlüklerin ve eşitliğin temel taşları olarak kabul ediliyor. Bu kavramların tehdit olarak sunulması, devletin insan hakları yükümlülükleriyle açık bir çelişki oluşturuyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliği geri planda
Bakanlığın açıklamasında, toplumsal cinsiyetin “biyolojik cinsiyetin ötesine geçen” bir inşa olduğu yönündeki bilimsel ve akademik literatür “tehdit unsuru” olarak tanımlanıyor.
Bu yaklaşım, sadece farklı cinsiyet kimliklerine sahip bireyleri hedef almakla kalmıyor, aynı zamanda kadınların patriyarkal sistem içindeki eşitsizliklerine karşı geliştirdikleri mücadele dilini de geçersiz kılmaya çalışıyor.
Uluslararası taahhütlere ters düşüyor
Türkiye’nin taraf olduğu Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ve daha önce imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğini hem anayasal düzeyde hem de politik alanda temel bir yükümlülük olarak tanımlar.
Ancak Bakanlığın yayımladığı bu genelge, uluslararası insan hakları belgelerine karşı ideolojik bir pozisyon alma çabasını akla getiriyor.
Eğitim alanına ideolojik müdahale
Genelgede ayrıca eğitim içeriklerine doğrudan müdahale çağrısı yer alıyor. Eğitici eğitimleri, hizmet içi programlar ve kamuya yönelik farkındalık çalışmalarında söz konusu kavramların yer almaması gerektiği ifade ediliyor. Bu tutum, bilimsel bilgiye, pedagojik özgürlüğe ve ifade hakkına doğrudan bir müdahale niteliği taşıyor.
Söz konusu genelge; Aile Bakanlığı’na bağlı 81 il müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri, Çocuk Hizmetleri gibi birimlerin yanı sıra Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı’na da gönderildi.
Genelgede ne var?
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın 2 Mayıs 2025 tarihli genelgesi, 2025 yılının "Aile Yılı" ilan edilmesi kapsamında, kamu kurumları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının aile odaklı politikalar yürütmesini teşvik ederken, bazı kavramların kullanımına yönelik ciddi sınırlamalar getiriyor.
Genelge, özellikle “toplumsal cinsiyet”, “toplumsal cinsiyet kimliği”, “LGBT”, “SOGIESC” (cinsel yönelimler, cinsiyet kimlikleri, cinsiyet ifadeleri ve cinsiyet özellikleri) ve “kapsamlı cinsellik eğitimi” gibi uluslararası kabul görmüş kavramları hedef almakta ve bu kavramların hem eğitim içeriklerinden hem de politika belgelerinden çıkarılması gerektiğini vurguluyor.
Bakanlık genelgede, toplumsal cinsiyetin bir “sosyal inşa” olarak tanımlanmasının, bireylerin biyolojik cinsiyetlerinin ötesinde cinsiyet kimliklerini beyanla belirleyebileceği anlayışının, “evlilik ve aile müessesesini tahrip eden”, “kadınlara, çocuklara ve toplum yapısına zarar veren” bir yön taşıdığını iddia ediyor. Bu tür kavramların, toplumda zihinsel dönüşümlere neden olarak geleneksel aile yapısını zayıflatabileceği, toplumu bir arada tutan değerlerin yeni kuşaklara aktarımını zorlaştıracağı ve telafisi güç toplumsal sorunlara yol açabileceği öne sürrülüyor.
Bu nedenle Bakanlık, kamu kurumlarının, STK’ların ve diğer paydaşların söz konusu kavramlara karşı ortak bir duruş benimsemelerini, Türkiye’nin uluslararası platformlarda bu konuda karşıt pozisyonunu açıkça ortaya koymalarını ve bu kavramların eğitici eğitimleri, hizmet içi programlar ve kamuya yönelik farkındalık çalışmalarında yer almamasını talep ediyor.

MEB SORUŞTURMA BAŞLATMAKLA TEHDİT ETMİŞTİ
Toplumsal cinsiyet dersini veren öğretmen açığa alındı
(EMK)