İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik soruşturma kapsamında tutuklanarak Silivri'de bulunan Marmara Cezaevi'ne gönderilen CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 'kamu görevlisine hakaret' soruşturması kapsamında ifade verdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu'nun, "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçlamasıyla alınan ifadesinde, yargı görevlilerine hakaret içerikli beyanlarda bulunduğunu ifade etti.
Başsavcılık, Ekrem İmamoğlu hakkında 'kamu görevlisine hakaret' suçundan re'sen soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında İmamoğlu, SEGBİS aracılığıyla saat 14.30 sıralarında savcılığa ifade verdi.
İmamoğlu’nun ifade verme işlemleri saat 15.30 itibarıyla tamamlandı. Avukatı Mehmet Pehlivan, sosyal medya hesabından İmamoğlu'nun ifadesinde öne çıkan başlıkları paylaştı.
"Suç baştan sona kurgulanmış"
Avukatının aktarımlarına göre İmamoğlu ifadesinde, "Ne emniyette ne savcılıkta bana yöneltilmeyen, daha önce adı dahi geçmeyen iddialar, haritalar, görseller ve hiçbir ilgim olmayan örgüt beyanları dosyaya eklenmişti. Bu tablo, bir yargılama değil, baştan kurgulanmış bir suç isnadıyla karşı karşıya bırakıldığımın açık göstergesiydi" dedi.
“İftira ve algı operasyonları”
Pehlivan'ın paylaşımında yer alan İmamoğlu'nun ifadesine öne çıkan başlıklar şöyle:
"Bu soruşturmanın gerçek bağlamı, uzun süredir yürütülen yargı tacizi ve meşru siyasi rekabetin yerini iftira ve algı operasyonlarına bıraktığı bir zeminde şekillenmiştir.
Seçim sürecinde "İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder" diyen kişi, bu kaybın iktidarına yönelik olduğunu fark edince, hukuk dışı yolları kullanarak kamu gücünü siyasal bir araç haline getirmiş ve bu yolla kaçınılmaz sonunu ertelemeye çalışmıştır.
Ekrem İmamoğlu'nun X hesabına erişim engeli
8 Mayıs 2025
Emniyette hakkımdaki suçlamanın, Meclis’te grubu bulunan bir siyasi partinin yöneticisiyle yapılan görüşmenin terör örgütüne yardım olarak nitelendirilmesi olduğunu öğrendim. Mecliste grubu bulunan yasal bir partinin yetkilisiyle yapılan görüşmeleri terör faaliyeti olarak nitelendirmiş olmalarını hukukla açıklayabilmek mümkün müdür?
Hakimlik sorgusu başladığında, sevk yazısında gerek emniyet ve gerekse savcı önündeki ifade esnasında bana daha önce hiç sorulmayan soruların, terör örgütüyle alakalı bir dolu görselin, haritaların, terör örgütü yöneticilerinin beyanlarının evraka eklendiğini gördüm.
"Bunun adı siyasi pusudur"
Mesleğini icra ederken tarafsız ve bağımsızlıkla hareket etmek zorunda olan, Türk Milleti adına yetki kullanan kamu görevlilerinin bu davranışını nasıl nitelendirmek gerekir? Elbette bunun adı kumpastır elbette bunun adı siyasi pusudur.
Hakimlik sorgusuna çıktığımda, önüme konulan evraklarla birlikte aslında yalnızca adalet değil, aklım ve vicdanım da sorguya çekilmişti. Ne emniyette ne savcılıkta bana yöneltilmeyen, daha önce adı dahi geçmeyen iddialar, haritalar, görseller ve hiçbir ilgim olmayan örgüt beyanları dosyaya eklenmişti. Bu tablo, bir yargılama değil, baştan kurgulanmış bir suç isnadıyla karşı karşıya bırakıldığımın açık göstergesiydi.
"İtibarsızlaştırma operasyonu"
Terör örgütüne yardım gibi ağır ve onur kırıcı bir suçla ilişkilendirilmeye çalışılmak, sadece hukuk dışı bir girişim değil, aynı zamanda hayatımı, emeğimi ve milletime karşı taşıdığım sorumluluk duygusunu hedef alan bir itibarsızlaştırma operasyonudur.
Ben şahısların ailelerine, özel hayatlarına, onurlarına dair bir hakarette bulunmadım. Bir kamu görevine, bu görevi kötüye kullanarak siyasete müdahale edenlere karşı kamu adına eleştiri getirdim.
Beni değil, temsil ettiğim değerleri ve milletin iradesini yargılamaya çalıştıklarını çok iyi biliyorum. Ancak unuttukları bir şey var: Bu milletin vicdanı, kurguya değil hakikate inanır."
(AB)