Pekin Deklarasyonu’nun 30. yılı: Eşitlik ve adalet için küresel mücadele

Birleşmiş Milletler (BM) Kadının Statüsü Komisyonu’nun (CSW) 69. Oturumu, 10-21 Mart 2025 tarihleri arasında New York’ta düzenleniyor.
Bu yılki oturum, 1995 yılında kabul edilen Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun 30. Yıl dönümünde, eşitlik ve adalet mücadelesinde kaydedilen ilerlemeyi değerlendirmeyi amaçlıyor.
Dünyanın dört bir yanından 40 bin aktivist, hükümet temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları (STK), yüzlerce etkinlikte bir araya geldi. Resmi ve gayrıresmi oturumların yanı sıra, sivil toplum kuruluşları tarafından düzenlenen paralel etkinlikler ve yürüyüşler de büyük ilgi gördü.
Pekin Deklarasyonu: 30 yılda ne değişti?
15 Eylül 1995’te Pekin’de düzenlenen Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’nda kabul edilen Pekin Deklarasyonu, toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan haklarının güçlendirilmesi için küresel çapta bir yol haritası oluşturdu. 199 ülke tarafından onaylanan belge, kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi hayata katılımını artırmayı hedefleyen 12 öncelikli alan belirledi:
• Kadın ve yoksulluk
• Kadınların eğitimi
• Kadın sağlığı
• Kadına yönelik şiddet
• Kadın ve silahlı çatışma
• Kadınların ekonomik gücü
• Karar alma mekanizmalarına katılım
• Kadın ve insan hakları
• Medya ve kadın
• Kadın ve çevre
• Kız çocuklarının güçlendirilmesi
• Kadınların toplumsal statüsünün iyileştirilmesi
Ancak, 30 yıl sonra yapılan değerlendirmeler, bu alanlarda istenen ilerlemenin sağlanamadığını gösteriyor. Şiddet, ekonomik ve siyasi temsilde eşitsizlik, eğitime ve sağlık hizmetlerine erişimde adaletsizlik gibi konular, birçok ülkede hâlâ çözüm bekleyen sorunlar arasında yer alıyor. 2020’de gerçekleştirilen Pekin +25 sürecinde olduğu gibi, 30. Yıl dönümünde de eşitliğin tam anlamıyla sağlanamadığı ve daha güçlü politik adımların atılması gerektiği vurgulanıyor.
Türkiye’den güçlü katılım
Bu yılki oturumlarda Türkiye’den ve dünyadan geniş bir katılım sağlandı. Türkiye’den gelen bağımsız örgütler, Amerikalı sivil toplum kuruluşları aracılığıyla etkinliklere katılan aktivistler ve bireysel olarak gelen kadınlar, farklı oturumlara katılarak Türkiye’deki hak mücadelelerini uluslararası platformda gündeme taşıyor.
Türkiye’yi Pekin +30 sürecinde temsilen Uçan Süpürge Vakfı da önemli bir rol üstleniyor. Vakıf, yıllardır sivil toplum kuruluşlarını uluslararası süreçler hakkında bilgilendirerek bu platformlara aktif katılım sağlamaları için yoğun çalışmalar yürütüyor. Vakıf, daha önce Pekin sürecine yönelik gölge raporlarının hazırlanmasına katkı sunmuş, Dünya Kadın Yürüyüşü Sekretaryasına Türkiye'de ilk kez ev sahipliği yapmıştı.
Savaş, göç ve şiddet gündemin ilk sıralarında
CSW69 oturumlarında en çok tartışılan konular arasında savaş ve çatışma bölgelerinde yaşanan insan hakları ihlalleri yer alıyor. Suriyeli kadın örgütlerinden Syrian Women’s Political Movement (SWPM)’in 19 Mart’ta gerçekleştirecek oturumda Suriye'de yaşanan Kadın hakkı ihlallerine, Suriye ve Alevi katliamına ilişkin tüm sorular ve cevaplar yoğun ilgi ile bekleniyor.
Gazze’deki duruma yönelik çeşitli etkinlikler düzenlenirken, göçmen kadınların karşılaştığı zorluklar ve küresel dayanışma konuları da tartışılan başlıklar arasında bulunuyor.
BM Genel Merkezi çevresinde farklı temalarda eylemler ve toplantılar gerçekleştirildi. Göçmenlerin yaşadığı hak ihlalleri ve küresel eşitsizliklere dikkat çeken etkinlikler, birçok katılımcının ilgisini çekti.
Liste dışı ‘güvenli alan’ toplantıları da dikkat çekiyor. Uluslararası topluluk, savaş, göç ve kadına yönelik şiddet konularında acil çözümler üretme gerekliliği üzerinde duruyor.
CSW69’dan çıkacak sonuçlar bekleniyor
Pekin Deklarasyonu’nun 30. Yılı, kadın hakları mücadelesinde yeni ve daha güçlü adımlar atılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Kadınların ve kız çocuklarının haklara, fırsatlara ve güvenliğe eriştiği bir dünya inşa etmek için hükümetler, sivil toplum kuruluşları ve bireylerin iş birliği büyük önem taşıyor.
Kadının Statüsü Komisyonu’nun 69. Oturumu, Pekin Deklarasyonu’nun uygulanmasını gözden geçirmek ve sürdürülebilir toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları geliştirmek açısından kritik bir dönüm noktası olarak görülüyor. 20 Mart’ta sona erecek olan oturumların ardından alınacak kararlar, kadın hakları mücadelesinde yeni politikaların oluşturulmasına ışık tutacak.
(DBMK/EMK)