BİA Medya Gözlem Raporu’nu (Ocak-Şubat-Mart 2025) pdf olarak indirmek için tıklayın
Cumhuriyet Gazetesi yazarı, araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu’ya yönelik 32. yılına giren suikastın yargılanması kadar gazeteci ve barış insanı Hrant Dink’in 2007 yılında öldürülmesiyle ilgili dava da, en geniş anlamda sorumluları zamanında sorumlu tutma iradesi gösterilmediğinden kamuoyu vicdanını rahatlatmaktan ne yazık ki çok uzak. Dink cinayetinde kamu görevlilerine ilişkin dava “FETÖ örgütü” kapsamında hareket ettiği düşünülen birçok kamu görevlisinin mahkûm edilmesiyle sonuçlandıysa da, üst düzey cinayet öncesi Dink’in onca ağır tehdide rağmen korunmaması, cinayet öncesi güvenlik kurumlarınca tehdit edilmesi ve zamanın politik sorumluluklarını da göz ardı etmek nedeniyle tatmin etmedi. İki davadan çıkan kararlara itiraz eden Dink avukatları yargılamanın kapsamı bakımından Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları başvuruların gündeme alınmasını bekliyor. Diğer yandan, 24 Ocak 1993’te Mumcu’nun bombayı yerleştiren Oğuz Demir’in gıyabında yargılandığı davanın 12 Mayıs’ta görülecek duruşması için, 32 yıl sonra, dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın dinlenmesi için davetiye çıkarıldı.
İktidarın yargı bağımsızlığı bırakmadığı Türkiye’de, her an gazeteci tutuklamalarına tenezzül edilebileceğini, İBB Başkanı İmamoğlu’nun tutuklandığı süreçte gerçekleşen kitlesel eylemleri izleyen yedi medya temsilcisinin caydırıcılık adına ve “Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” iddiasıyla hapse gönderilmesi gösterdi. Sorun, bu kez de Dagens ETC gazetesi muhabiri İsveçli Joakim Medin “silahlı terör örgütüne üyelik” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamalarıyla tutuklanmasıyla birlikte uluslararası alana taşındı.
Halen üç gazeteci (Elif Akgül, Yıldız Tar ve Ercüment Akdeniz), Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik soruşturma kapsamında 22 Şubat’tan bu yana özgürlüklerinden mahrum. Aynı soruşturmada gözaltına alınan Ender İmrek ile Radikal gazetesi muhabiriyken gazetecilik faaliyetleri 12 yıl sonra Gezi soruşturmasına dahil edilen araştırmacı gazeteci İsmail Saymaz ev hapsinde tutuluyor. YouTube kanalındaki sözleri nedeniyle Özlem Gürses’e Aralık 2024’te uygulanan ev hapsi ise 52 gün sonra kaldırıldı. Eleştirel TV kanallarının yargının hedefinde olduğu, Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın tutukluluğu gözler önüne serdi.
Türkiye’de onlarca gazeteci, Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) 2024 Bilançosu’nda “habercilerin hareket özgürlüğünü ve zihinlerini keyfi şekilde teslim almaya dönük antidemokratik, hızla yaygınlaşan başka bir pratik” olarak aktardığı adli kontrol (pasaport yasağı, imza atma zorunluluğu vs.) altında tutuluyor.
Özellikle Halk TV, BirGün ve Van medyasına yönelik yargı ve polis tacizinin yaşandığı son üç ayda, en az 22 gazeteci çeşitli sürelerle gözaltında tutuldu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan kitlesel eylemleri izleyen haberciler, özellikle İzmir’de, “Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” gerekçesiyle keyfi şekilde dört gün gözaltı yaşadı. BBC muhabiri Mark Lowen de, kitlesel eylemleri izlemek için geldiği Türkiye’den “akreditasyonsuz olduğu” gerekçesiyle ve “kamu düzenine tehdit oluşturduğu” iddiasıyla gözaltına alınıp sınır dışı edildi. Van Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyon öncesi başlatılan nöbet eylemini izleyen, aralarında Ruşen Takva’nın da olduğu altı gazeteciyi gözaltına aldı.
Türkiye’de gazetecileri kriminalize edilmesinin aracı olarak adli kontrol yaygınlık kazandı: Birgün gazetesi Yayın Koordinatörleri Berkant Gültekin, Uğur Koç ve Sorumlu Müdür Yaşar Gökdemir, Şubat’ta gözaltına alındıklarında Koç ve Gökdemir yurt dışı yasağı ve haftada bir gün imza şartıyla salıverildi. Araştırmacı gazeteci İsmail Saymaz’ın da pasaportuna el konulurken Halk TV sunucusu Ece Üner de yurtdışına çıkış yasağı ve imza şartıyla kurtuldu.
Gazeteci cinayeti dosyaları
Hrant Dink Cinayeti Davası
11 görevliye yeniden ceza, 3’üne beraat, biri firar: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Ocak 2007’de gazeteci ve barış insanı Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili 7’si tutuklu 15 kamu görevlisini yeniden yargıladığı davada, 11’ini “cinayete yardım”, “örgüt üyeliği” ve “Anayasayı ihlal” gerekçesiyle 10 yıl hapisten müebbet hapse kadar değişen cezalara mahkûm etti. Karar duruşmasında Dink ailesi avukatları hazır bulunurken, tutuklu eski jandarma görevlisi Muharrem Demirkale de jandarma eşliğinde salona getirildi. Davanın diğer sanıkları da Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi aracılığıyla duruşmaya katıldı. Duruşmayı Hrant’ın Arkadaşları girişiminden Nevzat Onaran, RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve gazeteciler de izledi. Karar öncesi son savunmasını yapan eski Jandarma yarbayı Muharrem Demirkale, görevi sırasında JİTEM‘de faaliyet gösterdiğini, yaptığı operasyonlardan, aldığı ödüllerden bahsetti ve “Örgüt üyesi olsaydım asla iz bırakmazdım. Ben ‘devlet-i aliyye’nin işlerini yaptım” dedi. Demirkale, soruşturmanın savcılarından Gökalp Kökçü’yü ve o dönem başsavcı olan İrfan Fidan’ı da suçladı; Dink ailesi avukatları neyi talep ediyorsa kendilerinin de onu talep ettiğini ancak mahkemenin reddettiğini aktardı. Mahkeme, Volkan Şahin, Şükrü Yıldız ve Mehmet Ali Özkılınç’ın beraatına hükmetti. Heyet, Muharrem Demirkale’ye “tasarlayarak öldürmek” suçundan müebbet hapis; Yavuz Karakaya’ya “tasarlayarak kasten öldürmeye yardım” suçundan 12 yıl 6 ay hapis; Bekir Yokuş’a “Anayasa’yı ihlal” suçundan müebbet, “tasarlayarak öldürmeye yardım” suçundan 10 yıl hapis; Veysal Şahin’e “ihmali davranışla öldürme” suçundan 15 yıl hapis, Gazi Günay’a “Anayasa’yı ihlal” suçundan müebbet, “tasarlayarak öldürme” suçundan 25 yıl hapis; Okan Şimşek’e “Anayasa’yı ihlal” suçundan müebbet, “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan 25 yıl hapis; Ali Öz’e “Anayasa’yı ihlal” suçundan müebbet hapis, “kasten tasarlayarak öldürme” suçundan 25 yıl hapis; Mehmet Ayhan’a “Anayasa’yı ihlal” suçundan müebbet, “kasten tasarlayarak öldürme” suçundan 12 yıl 6 ay hapis; Onur Karakaya’ya “Anayasa’yı ihlal” suçundan müebbet, “kasten öldürme” suçundan 12 yıl 6 ay hapis; Osman Gülbel’e “Anayasa’yı ihlal” suçundan müebbet, “kasten tasarlayarak öldürme” suçundan 16 yıl 8 ay hapis; Hasan Durmuşoğlu’na “Anayasa’yı ihlal” suçundan müebbet, “kasten tasarlayarak öldürme” suçundan 12 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Mahkeme ayrıca Bekir Yokuş, Onur Karakaya ve Mehmet Ayhan’ın hükümle beraber tutuklanmasına karar verdi. Faruk Sarı’nın ise firari olması sebebiyle dosyasının ayrılmasına hükmedildi (7 Şubat).
Samast ve altı sanığa zamanaşımı, Yılmazer ve Akyürek’e müebbet: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Hrant Dink cinayeti kapsamında “örgüt adına suç işlemek”ten yargıladığı Ogün Samast, Yasin Hayal, Erhan Tuncel, Ersin Yolcu, Zeynel Abidin Yavuz, Tuncay Uzundal ve Ahmet İskender ile ilgili dosyada zaman aşımı kararı verdi. Mahkeme, dönemin istihbarat yetkilileri Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek yönünde zamanaşımını işletmedi ve bu sanıklara Anayasayı ihlalden müebbet hapis cezası verdi. Adem Sağlar’ı anayasayı ihlal ve kasten öldürme suçlamalarından beraat ettire mahkeme, örgüt üyeliğinden 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası verdi. Faruk Sarı ve Yahya Öztürk’ün dosyalarını ise firari oldukları gerekçesiyle tefrik etti (10 Ocak).
Uğur Mumcu Cinayeti Davası
Mumcu’yu öldüren bombacı Demir 32 yıldır “kaçak”: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 1993’te gazeteci Uğur Mumcu’nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’i gıyabında yargılamaya devam etti. 16 Ocak’ta görülen duruşmaya Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu, kızı Özge Aybars Mumcu, avukatları Yalçın Akbal ve Turgut Kazan da katıldı. Bu duruşmada da devletin peşini bıraktığı Demir’in izini sürme işini Mumcu Ailesi ve avukatları üstlenmeye devam etti. Avukat Yalçın Akbal, Demir’in 2000 yılında örgütün dağıtıldığı dönemde Sincan’da polis kontrol noktasında arabasını durdurarak inip gittiğini ve kendisine ulaşılamadığını kaydetti. Durumun Demir’e önceden haber verildiğini gösterir nitelikte olduğunun altını çizen Akbal “Oğuz Demir’in yakınlarının ülke sınırlarındaki tüm hareketliliğinin detaylıca incelenmesini istiyoruz” dedi. Avukat Turgut Kazan da, Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü tarihte Emniyet Genel Müdürü ve sonraki yıllarda Adalet Bakanı olan Mehmet Ağar’ın neden tanık olarak dinlenilmesi gerektiğini anlatarak bu talebini yineledi. Kazan, “Susurluk raporu da Ağar’ın her şeyin başında olduğunu gösteriyor. Öte yandan Oğuz Demir hakkındaki araştırma yeterli tahkikat yürütülmüyor Demir’i yargıdan kurtarma girişimiyle karşı karşıyayız” dedi. Ağar, cinayeti izleyen yıllarda kendisine “Karşımıza sürekli engeller çıkarılıyor. Bir duvar örülüyor sanki. Çekin o tuğlayı” diyen Güldal Mumcu’ya “yapamam” demişti. Duruşma sonunda mahkeme, Mehmet Ağar’ın 12 Mayıs’ta görülecek duruşmada hazır edilmesine ve Demir ile yakınlarının incelenmesinin yapılması için Emniyet Genel Müdürlüğüne yazı yazılmasına karar verdi (16 Ocak).
Tutuklamalar
İktidarın yargı bağımsızlığı bırakmadığı Türkiye’de, her an gazeteci tutuklamalarına tenezzül edilebileceğini, İBB Başkanı İmamoğlu’nun tutuklandığı süreçte gerçekleşen kitlesel eylemleri izleyen yedi medya temsilcisinin caydırıcılık adına ve “Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” iddiasıyla hapse gönderilmesi gösterdi. Sorun, bu kez de Dagens ETC gazetesi muhabiri İsveçli Joakim Medin “silahlı terör örgütüne üyelik” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamalarıyla tutuklanmasıyla birlikte uluslararası alana taşındı.
Halen dört gazeteci (Elif Akgül, Yıldız Tar ve Ercüment Akdeniz) Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik soruşturma kapsamında 22 Şubat’tan beri özgürlüğünden mahrum tutuluyor. Aynı soruşturmadan gözaltına alınan Ender İmrek ile “Radikal” gazetesi muhabiriyken gazetecilik faaliyetleri 12 yıl sonra “Gezi” soruşturmasına bulaştırılan araştırmacı gazeteci İsmail Saymaz, ev hapsinde tutuluyor.
YouTube kanalındaki sözleri nedeniyle Özlem Gürses’e Aralık 2024’te uygulanan ev hapsi ise 52 gün sonra kaldırıldı. Eleştirel TV kanallarının yargının hedefinde olduğu, Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın tutukluluğu gözler önüne serdi.
Türkiye’de onlarca gazeteci bu şekilde, RSF’nin 2024 Bilançosu’nda “habercilerin hareket özgürlüğü ve zihinlerini keyfi şekilde teslim almaya dönük antidemokratik, hızla yaygınlaşan başka bir pratik” olarak aktardığı adli kontrol /pasaport yasağı, imza atma zorunluluğu vs) altında tutuluyor.
İsveçli gazeteci Medin tutuklandı: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ardından yurt genelinde gerçekleşen protestoları haberleştirmek için 27 Mart’ta Türkiye’ye gelen Dagens ETC gazetesi muhabiri İsveçli Joakim Medin “silahlı terör örgütüne üyelik” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamalarıyla tutuklanmasına tepki gösterdi. Gazeteci, Ocak 2023’te İsveç’in başkent Stoskholm’da düzenlenen bir eylemle ilgili haber ve sosyal medya paylaşımı yapmak ve yaklaşık 10 yıl önce Diyarbakır, Rojava ve Kandil’de bulunmakla suçlanıyor. Medin hakkında henüz bir iddianame yayınlanmadı (28 Mart).
İstanbul’da 7 gazeteciye tutuklama ve tahliye: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından başlayan kitlesel eylemleri izleyen yedi 25 Mart sabahı evlerinden gözaltına alındı; ertesi gün “Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” iddiasıyla tutuklandı. Tutuklanan haberciler NOW TV muhabiri Ali Onur Tosun, foto muhabiri Bülent Kılıç, AFP muhabiri Yasin Akgül, gazeteci Zeynep Kuray, gazeteci Hayri Tunç, İBB foto muhabiri Kurtuluş Arı, Bakırköy Belediyesi foto muhabiri Gökhan Kam idi. Gazeteci örgütlerinin yoğun tepki gösterdiği toplu tutuklamalara ertesi gün son verildi. Kamuoyunun yakından bildiği gazetecilere, gözaltında ve savcılıkta, eylem alanında gözüktükleri ve boyun kartı ve fotoğraf makineleri gibi mesleki ekipmanlarının gözükmediği fotoğraflar önlerine konarak eylemci muamelesi yapıldı (25-26 Mart).
Akgül, Tar ve Akdeniz’e tutuklama, İmrek’e ev hapsi: Hakların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik soruşturma kapsamında 280 kadar kişiyle birlikte 18 Şubat sabahı gözaltına alınan gazeteciler Elif Akgül, Yıldız Tar ve Ercüment Akdeniz dört gün gözaltında kaldıktan sonra çıkarıldıkları İstanbul Sulh Ceza Hakimliklerince “PKK üyeliği” iddiasıyla tutuklanırken Evrensel gazetesi köşe yazarı Ender İmrek ev hapsi kararıyla serbest bırakıldı (18-22 Şubat).
Toktaş’a tutuklama: Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun basın toplantısıyla gündeme getirdiği bilirkişiyle Barış Pehlivan’ın yaptığı telefon görüşmesinin “izinsiz olarak kayda alındığı ve bilirkişi isminin hedef gösterecek şekilde açıklanarak yargılamanın seyrini etkilemeye yönelik sözler sarf edildiği” iddiasıyla tutuklandı. Halk TV çalışanları Barış Pehlivan, Serhan Asker, Seda Selek ile Kürşad Oğuz adli kontrolle serbest bırakılırken Toktaş Silivri (Marmara) Cezaevi’ne gönderildi (30 Ocak).
Tahliyeler
10 gazetecinin tahliye olduğu son üç aylık döneme, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınacağı süreçte yaygınlaşan eylemleri izledikten sonra gözaltına alınan yedi gazetecinin, yaygın dayanışma sayesinde bir günde son bulan tutuklulukları damga vurgu.
İstanbul’da 7 gazeteciye tutuklama ve tahliye: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından başlayan kitlesel eylemleri izleyen yedi 25 Mart sabahı evlerinden gözaltına alındı; ertesi gün “Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” iddiasıyla tutuklandı. Tutuklanan haberciler NOW TV muhabiri Ali Onur Tosun, foto muhabiri Bülent Kılıç, AFP muhabiri Yasin Akgül, gazeteci Zeynep Kuray, gazeteci Hayri Tunç, İBB foto muhabiri Kurtuluş Arı, Bakırköy Belediyesi foto muhabiri Gökhan Kam idi. Gazeteci örgütlerinin yoğun tepki gösterdiği toplu tutuklamalara ertesi gün son verildi. Kamuoyunun yakından bildiği gazetecilere, gözaltında ve savcılıkta, eylem alanında gözüktükleri ve boyun kartı ve fotoğraf makineleri gibi mesleki ekipmanlarının gözükmediği fotoğraflar önlerine konarak eylemci muamelesi yapıldı (25-26 Mart).
Toktaş’a tutuklama ve tahliye: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adını açıkladığı bilirkişiyle yapılan görüşmenin Halk TV’de yayımlanması sonrasında 29 Ocak’ta gözaltına alınıp tutuklanan kanalın Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş 34 günlük tutukluluğun ardından çıkarıldığı İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesi’nce ilk duruşmada tahliye etti. Yayın için, “bilirkişi ile yapılan telefon görüşmesinin izinsiz olarak kayda alıp yayınlaması ve bilirkişinin adının verilerek hedef gösterilmesi suretiyle yargılamanın seyrini etkilemeye yönelik sözler kullanılması” suçlaması yöneltilmişti. Mahkeme, yargılanan beş gazeteciyi de beraat ettirdi. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, kararları istinafa taşıyacağını bildirdi (4 Mart).
Gürses’e ev hapsi kaldırıldı: YouTube kanalında yayınladığı videoda Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile ilgili sözleri gerekçe gösterilerek 20 Aralık 2025’te Ankara’da gözaltına alınan gazeteci Özlem Gürses’e uygulanan ev hapsi 52 gün sonra kaldırıldı. Gözaltı işlemi “Devletin kurum ve organlarını aşağılama” ve “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” gerekçesine dayandırıldı ancak gazeteci hakkında iddianame henüz düzenlenmedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gürses hakkında kendi YouTube kanalı TV OZ’de yayınladığı videoda, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile ilgili kullandığı, “Gördüğünüz üzere IŞİD yapısı, yani TSK-SMO yapısı Kürtlerin olduğu bölgelerde küçük küçük kazanımlar elde etmiş” şeklindeki sözleri üzerine resen soruşturma başlatmıştı. Gazeteci ise, canlı yayın sırasında dil sürçmesiyle bir yol kazası yaşandığını ve TSK’yı aşağılamasının mümkün olamayacağını ifade etmişti (12 Şubat).
Güneş’e tahliye: İstanbul’da 17 Ocak’ta, Necla Demir, Rahime Karvar, Welat Ekin, Vedat Örüç ve Reyhan Hacıoğlu ile birlikte gözaltına alınan ve üç gün sonra tutuklanan gazeteci Ahmet Güneş tahliye edildi. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, tensip zaptının hazırlanması ile hakkında “örgüt üyeliği” gerekçesiyle iddianameyi kabul ettiği Güneş’i tahliye ettirdi. Güneş, 8 Mayıs’ta yargılanmaya başlayacak (4 Şubat).
Çapan’a tahliye: Yunanistan’a geçmeye çalışırken Mayıs 2017’de Edirne’de yakalandığı açıklanan Nokta dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Murat Çapan 14 Ocak’ta tahliye edildi. “Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etme” gerekçesiyle 22 yıl 6 ay hapis cezası bulunan Çapan, kapakta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı asker cenazesinde selfie çekerken gösteren Nokta dergisinin 2015’e ait bir sayısında sorumlu tutulmuştu. Çapan, yayın nedeniyle tutuklanıp 57 gün sonra tahliye edilmişti (14 Ocak).
Gözaltılar
Özellikle Halk TV, BirGün ve Van medyasına yönelik yargı ve polis tacizinin yaşandığı son üç ayda, en az 22 gazeteci çeşitli sürelerle gözaltında tutuldu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan kitlesel eylemleri izleyen haberciler, özellikle İzmir’de, “Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” gerekçesiyle keyfi şekilde dört gün gözaltı yaşadı. BBC muhabiri Mark Lowen de, kitlesel eylemleri izlemek için geldiği Türkiye’den “akreditasyonsuz olduğu” gerekçesiyle ve “kamu düzenine tehdit oluşturduğu” iddiasıyla gözaltına alınıp sınır dışı edildi. Van Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyon öncesi başlatılan nöbet eylemini izleyen, aralarında Ruşen Takva’nın da olduğu altı gazeteciyi gözaltına aldı.
Türkiye’de gazetecileri kriminalize edilmesinin aracı olarak adli kontrol yaygınlık kazandı: BirGün gazetesi Yayın Koordinatörleri Berkant Gültekin, Uğur Koç ve Sorumlu Müdür Yaşar Gökdemir, Şubat’ta gözaltına alındıklarında Koç ve Gökdemir yurt dışı yasağı ve haftada bir gün imza şartıyla salıverildi. Araştırmacı gazeteci İsmail Saymaz’ın da pasaportuna el konulurken Halk TV sunucusu Ece Üner de yurtdışına çıkış yasağı ve imza şartıyla kurtuldu.
Demirel ve Bayburt’a gözaltı ve adli kontrol: İstanbul Saraçhane’deki eylemleri ve üniversite boykotlarını takip eden Evrensel gazetesi muhabiri Nisa Sude Demirel ve ETHA muhabiri Elif Bayburt polislerce gözaltına alındı. Demirel, haftada iki gün karakolda imza vermekten ibaret adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Bayburt da adli kontrolle serbest kalabildi (28-29 Mart).
BBC’den Lowen’e gözaltı ve sınırdışı: BBC muhabiri Mark Lowen, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan kitlesel eylemleri izlemek için geldiği Türkiye’den “akreditasyonsuz olduğu” gerekçesiyle ve “kamu düzenine tehdit oluşturduğu” iddiasıyla sınır dışı edildi. Daha önce beş yıl boyunca İstanbul’da görev yapan Lowen’e 27 Mart sabahı verilen tebligatta, “kamu düzenine tehdit oluşturduğu için” sınır dışı edileceği belirtildi. İletişim Başkanlığı, Lowen’ın, “akreditasyon başvurusu olmadan habercilik faaliyetlerinde bulunması nedeniyle” sınır dışı edildiğini duyurdu (27 Mart).
İzmir’de üç haberciye dört günlük gözaltı: İzmir’de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından başlayan kitlesel eylemleri izleyen Birgün gazetesi köşe yazarı Barış İnce, foto muhabiri Murat Kocabaş ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulu üyesi ve serbest gazeteci Yağız Barut “Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” iddiasıyla gözaltına alındı, dört günlük alıkonulmadan sonra serbest bırakıldı (24-27 Mart).
Saymaz’a gözaltı ve ev hapsi: Halk TV programcısı ve gazeteci İsmail Saymaz 19 Mart’ta gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sorgulandı. Polisler, Saymaz’ın evinde arama dyaptı. İsmail Saymaz daha sonrasında gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasına göre, Radikal, Hürriyet, Halk TV gibi yayın kuruluşlarında çalışmış, RSF’nin 2014 yılına ait Dünyanın 100 Haber Kahraman’ndan biri seçilen 25 yıllık gazeteci İsmail Saymaz için, “Gezi” eylemleri sürecinde yaptığı haberler kapsamında Osman Kavala ve Can Atalay gibi hak savunucularıyla telefon görüşmeleri yapmakla suçlanıyor. “Türkiye Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçu yöneltilen gazeteci ev hapsi kararıyla bırakıldı (19 Mart).
Üner’e “polis zoruyla” ifade: Halk TV sunucusu Ece Üner, gazeteci İsmail Saymaz’a yurtdışı yasağı getirilmesiyle ilgili olaya X hesabından gösterdiği tepki nedeniyle polis zoruyla ifadeye götürüldü. Gerekçe olarak, Üner’in 15 Mart 2025 tarihli X paylaşımında, Saymaz’a yönelik işleme “‘FETÖ artığı operasyon çocuklarının itibar suikastleri bıktırdı artık!’” sözleriyle tepki vermesi gösterildi. Üner, yurtdışına çıkış yasağı ve imza şartıyla serbest bırakıldı (18 Mart).
Saymaz’ın pasaportuna el konuldu: Gazeteci İsmail Saymaz, hakkında yurtdışı yasağı konduğunu yurtdışına çıkmak isterken öğrendiğini açıkladı. Pasaportuna da el konduğunu bildiren gazeteci, sosyal medyadan gelişmeye tepki gösterdi: “Kaçacak olsaydım… Son 1.5 ayda beş kez yurtdışına çıkıp dönmezdim. 7 Mart’ta gittiğim Almanya’dan, hakkımda soruşturmalar olduğunu bile bile 12 Mart’ta geri gelmezdim” (15 Mart).
Van’da altı gözaltı: Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Abdullah Zeydan’ın mahkûm edilmesine karşı başlatılan nöbet eylemine müdahale eden polis, altı gazeteciyi de gözaltına aldı. Baskın sırasında, haber takibi yapan JINNEWS sitesi muhabiri Rabia Önver, serbest gazeteci Ruşen Takva, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Bilal Babat ve Mehmet Güleş, gazeteciler Medine Mamedoğlu ile Behçet Bayhan gözaltına alındı. Darp edilerek gözaltına alınan Güleş ifadesi alınmadan serbest bırakıldı. Takva’nın avukatı Burcu Şeber, müvekkilinin göaltında olduğu sırada yaptığı açıklamada, olayları takip eden Takva’nın iki X paylaşımında “Yanıltıcı bilgiyi alenen yaydığı” suçlaması yönetildiğini ve Güvenlik Şubede tutulduğunu, Babat, Güleş, Mamedoğlu ve Bayhan’ın ise TEM Şubede tutulduğunu aktardı (15 Şubat).
Üç gazeteciye gözaltı, ikisine adli kontrol: BirGün gazetesi Yayın Koordinatörleri Berkant Gültekin, Uğur Koç ve Sorumlu Müdür Yaşar Gökdemir 8 Şubat akşam üzeri gözaltına alındı. Üç gazeteci, “Yandaş Sabah’tan Akın Gürlek’e makamında ziyaret” başlıklı haberinde, “Sabah Gazetesi Haber Koordinatörü Abdurrahman Şimşek, muhalefetin ‘seyyar giyotin’ olarak adlandırdığı İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i makamında ziyaret etti” ifadeleriyle aktardığı gerekçesiyle “terörle mücadele eden görevliyi hedef gösterme” iddiasıyla İstanbul Emniyeti’nde sorgulanarak Çağlayan Adliyesine çıkarıldı. Hükümete yakın Sabah gazetesi, “Sabah’tan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e ziyaret” başlığıyla haber koordinatörleri Abdurrahman Şimşek’in İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i ziyaretini kendi mecralarından duyurmuştu. Gültekin savcılıkça serbest bırakılırken Koç ve Gökdemir ise adli kontrol (yurt dışı yasağı ve haftada bir gün imza şartıyla) ile salıverildi. Gözaltılar, İstanbul, İzmir, Denizli ve Ankara gibi birçok kentte protesto edildi (8 Şubat).
Asker’e yurtdışı yasağı, kızına da! Halk TV programcısı Serhan Asker, kendi yurt dışı yasağı nedeniyle kızının da yeşil pasaportunun iptal edildiğini belirtti. X Hesabından paylaşım yapan Asker, “Demek ki babasına yurt dışı yasağı konulunca kızının da seyahat hürriyeti elinden alınıyormuş” dedi. Kızına yapılan tebliğde, “pasaportla seyahat edilebilen ülkelere çıkış yapamayacağı” tebliğ edildi (4 Şubat).
Pehlivan, Asker, Selek ve Oğuz’a gözaltı: Gazeteci yazar ve programcı Barış Pehlivan “Kayda Geçsin” programı için Halk TV binasına geldiği sırada 28 Ocak’ta Sorumlu Müdürü Serhan Asker ve Halk TV spikeri Seda Selek ile birlikte gözaltına alındı. Ertesi gün de, program koordinatörü Kürşad Oğuz’ın da ifadesine başvurulmak üzere gözaltına alındığı operasyonda gazeteciler adli kontrol ile serbest bırakıldı. Oğuz ile birlikte gözaltına alınan Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ise tutuklanarak Silivri (Marmara) Cezaevi’ne gönderildi. Gazeteciler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun basın toplantısıyla gündeme getirdiği bilirkişiyle Barış Pehlivan’ın yaptığı telefon görüşmesinin “izinsiz olarak kayda alındığı ve bilirkişi isminin hedef gösterecek şekilde açıklanarak yargılamanın seyrini etkilemeye yönelik sözler sarf edildiği” iddiasıyla gözaltı yaşadı (28-29-30 Ocak).
İzmit’te Polat’a gözaltı: AKP Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu’nun akrabasına ait kaçak yapıyı haber yaptığı için gözaltına alınan gazeteci Cihat Polat ve iddiaları gündeme getiren İzmit Belediye Meclis Üyesi Nazım Gençtürk serbest bırakıldı. Polat’a adliye çıkışında destek veren birçok meslektaşı adına kaleme alınan açıklamayı okuyan TGS Kocaeli Temsilcisi Süriye Çatak “Gazetecilerin mücadelesi ile elde edilen Çalışan Gazeteciler Gününde bir arkadaşımıza yönelik bu saldırıyı gerçekten çok manidar” dedi (10 Ocak).
Saldırı, tehdit, engelleme
Son üç ayda en az 13 gazeteci, 12’si toplumsal eylemler sırasında güvenlik kuvvetleri kaynaklı olmak üzere, saldırıya uğradı. Diyarbakır’da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mitinginden çektiği fotoğrafı nedeniyle bianet sitesi muhabiri Evrim Deniz, sosyal medyada cinsiyetçi ve ırkçı sözlerle hedef gösterildi.
Özellikle Ankara’daki Sinan Ateş cinayeti, adaletsizlik ve yolsuzluk gidi iddiaların üzerine gittiği için daha önce evinin izlendiği ve çöplerinin karıştırıldığını duyuran araştırmacı gazeteci yazar Murat Ağırel, “Bu kez sadece ben değil, tüm ailem hedefte” diye uyardı.
12 gazeteciye polis şiddeti: İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltısı sonra Türkiye çapında gelişen eylemleri İstanbul’da izleyen 10’u aşkın gazeteci, polis şiddetine maruz kaldı. Yumruklu ve tekmeli saldırılarda Anadolu Ajansı muhabiri Hakan Akgün’ün burnu kırıldı, AFP foto-muhabiri Yasin Akgül’in bacaklarında ve sırtında morluklar oluştu; Reuters muhabiri Dilara Şenkaya başından yaralandı; Bianet muhabiri Ali Dinç dizinden ve başından yaralandı. İlke TV muhabiri Eylül Deniz Yaşar yakın mesafeden sıkılan gazdan ağır şekilde etkilendi; serbest foto-muhabiri Kemal Aslan da başından yaralandı. Ayrıca, BirGün gazetesi muhabirleri Deniz Güngör ve Ebru Çelik polisten şiddet gördü; Çelik 21 Mart’ta Saraçhane’deki eylemleri izlerken plastik mermiyle ayağından yaralandı. Saldırıya uğrayanlar arasında Akit TV muhabiri Serkan Okur, serbest gazeteci Rojda Altıntaş ve Özgür Gelecek muhabiri Yusuf Çelik de var. TGC üyesi, serbest muhabir Jan Devletoğlu ise Saraçhane’de fotoğraf çekerken güvenlik güçlerince engellendi, fotoğraf makinesindeki çektiği fotoğraflar zorla silindi (19-20-21 Mart).
Belçikalı gazeteci Türkiye’ye sokulmadı: Türkiye, Fransa’da yaşayan Belçikalı gazeteci Chris Den Hond’u ülkeye sokmadı. Newroz takibi için dün akşam geldiği İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alınan Hond, sınır dışı edildi. Hond, polislerin kendisine “İsmin kara listede yer aldığı için Türkiye’ye gelişin yasak” dediğini aktardı.Bir video yayımlayan Hond, polislerin kendisine herhangi bir resmi belge göstermediğini de söyledi. Yayınladığı videoyla kara tepki gösteren Hond, gerekçe olarak “Türkiye’nin IŞİD’e yardım ettiği bir dönemde, Kobanê’nin IŞİD’den kurtuluşunu kutladığım için Türkiye alınmadım” dedi. Türkiye, Kasım 2024’te de Ermenistan’dan gelen Kanadalı gazeteci Neil Hauer’ı ülkeye almamıştı (15 Mart).
Muğla’da Dural’a saldırı: Muğla’da TES-İŞ Sendikası’nın Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ile gerçekleştirdiği toplantıyı izleyen Yenigün gazetesi muhabiri Ümmü Gülsüm Dural, sendika üyelerinin fiziksel ve sözlü saldırısına uğradı. Bir kadın sendika üyesinin Dural’ın boğazını sıktığı, bir diğer erkeğin de gazeteciyi tartakladığı açıklandı (14 Mart).
Diyarbakır’da Deniz’e tehdit ve cinsiyetçi saldırı: bianet Diyarbakır muhabiri Evrim Deniz, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mitinginde Diyarbakır’da çektiği bir fotoğrafı paylaşması sonrası sosyal medyada hedef gösterilerek, cinsiyetçi ve ırkçı saldırılara maruz kaldı. Deniz, “LGBTİ+lara uygulanan ayrımcılık, şiddet taciz ve mobing son bulsun” yazılı dövizle birlikte bir barış annesini fotoğraflamasının ardından x’te hedef gösterildi, cinsiyetçi saldırılar ve tehditlere maruz kalmasının yanı sıra ölüm tehditleri aldı (9 Mart).
Ağırel ve ailesine tehdit: Gazeteci yazar Murat Ağırel, yapacağı bir röportaj üzerinden tehditler aldığını duyurdu. Ağırel, X hesabından, “Bu kez sadece ben değil, tüm ailem hedefte” diyerek tehdit edenin çocuk ve kardeşlerinin tecavüzle tehdit etmeye kadar vardırdığını duyurdu. Ağırel, “Maalesef yine bir tehdidi ifşa edeceğim. Bir kişi, isim de vererek “şayet o kişi ile röportaj yaparsam” 13 yaşındaki kızıma, eşime, kız kardeşlerime tecavüz edip; onları “Narin gibi katledeceğini” söylüyor. Bu sefer, milyonlarca yurttaş gibi benim ve tüm ailemin kimlik bilgilerini ele geçiren, yapay zekâ ile porno fotoğraf / video üretip şantaj yapan bir çetenin tehditleri ile uğraşıyorum. Adreslerimize kadar mahrem olması gereken tüm kişisel bilgilerimizin ellerinde olduğunu anladığım bu çete, ailemin tüm fertlerinin telefonlarına tehdit mesajları gönderiyor. Mesajlarının bir kısmını paylaşıyorum… Emniyet Siber Suçlar bu kişilere hemen ulaşır isterse… Kayda geçsin diye paylaşıyorum. Biz gazetecilerin nasıl yaşadığını görün istiyorum” dedi (3 Şubat).
Hak arama ve cezasızlık
Dört yıl önce 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü takip ettiği sırada işkence ile gözaltına alındığı halde sorumlu polisleri yargılatamayan foto muhabiri Bülent Kılıç, “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla üç yılı aşkın süredir yargılandığı davadan beraat etti.
Ankara’da Sibel Hürtaş ve İstanbul’da Bülent Kılıç örneğinde olduğu gibi Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül da, ağır şekilde darp edildiği halde kendisi yargılanıyor. Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin biri polis iki korumasını 17 Haziran 2023’te ağır saldırıyla yaralanan gazeteci, “tehdit” iddiasıyla yargılanıyor. Van Büyükşehir Belediyesine 15 Şubat’ta kayyum atandığı süreci takip ederken güvenlik kuvvetlerinin keyfi saldırı ve gözaltılarına maruz kalan haberciler, Van Barosu’na başvurdu.
Şiddet gören Aygül “tehdit”ten sanık: Tatvan 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül hakkında, kendisine 17 Haziran 2023’te saldırıda bulunan Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin biri polis iki korumasını şikayetiyle “tehdit” iddiasıyla yargılanıyor. Duruşma savcısı, 27 Mart’ta görülen duruşmada iki yıldan beş yıla kadar hapis istenen Aygül’ün cezalandırılmasını talep etti. 17 Haziran 2023’te gazeteciye yönelik saldırıdan hafif cezalarla kurtulan Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin koruma ve arkaları Engin Kaplan ve Yücel Baysalı daha sonra Aygül hakkında “tehdit”ten şikayetçi olmuşlardı. Dava son savunmalar için 17 Nisan’a bırakıldı (27 Mart).
Van’da polis şiddet baroya taşındı: Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) üyeleri ile bazı gazeteciler, Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atandığı 15 Şubat’ta meslektaşlarına dönük gözaltı, şiddet ve hak ihlallerine karşı baroya başvurdu (26 Şubat).
Polis şiddeti değil, gazetecilik yargılandı, beraat etti: Dört yıl önce 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü takip ettiği sırada işkence ile gözaltına alınan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” suçlamalarıyla yargılandığı davadan beraat etti. 16 Ocak’ta görülen karar duruşmasında mahkeme, Kılıç’ın avukatı Hazal Sümeli’nin talebi ve duruşma savcısının beraat yönünde sunduğu mütalaa doğrultusunda beraat kararı verdi. Beyoğlu Mis Sokak’ta 26 Haziran 2021 tarihinde ters kelepçelenerek ve boğazına basılarak gözaltına alınan gazeteci, iki polis memuru hakkında 4 Ağustos 2021 tarihinde “mala zarar vermek” ve “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle basit yaralama” yönünden suç duyurusunda bulunduysa da soruşturmadan takipsizlik çıktı. Savcılık, polislerin 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda tanımlanan zor kullanma yetkilerini aşmadığına kanaat getirirken Kılıç’ın MLSA avukatlarının hakkında suç duyurusunda bulunduğu Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli iki polisin ifadelerine dayanılarak “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargılanmasına karar verilmişti. Kılıç’a polis müdahalesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı’nın 30 bin TL tazminata mahkûm edilmesine ilişkin İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin 8 Aralık 2022’te verdiği kararı dikkate almayan iddianame savcısı, Kılıç’ın “elinde bulunan kamerayla vurmaya çalışarak” polislerin görevini yapmasını engellediğini ve polislere “zincirleme şekilde hakaret ettiği”ni iddia etmişti (16 Ocak).
Soruşturmalar, açılan/süren ceza davaları, kararlar
(Rapor, Türkiye’de gazetecilere uygulanmış yasal prosedürlerinin tamamını kapsamayıp, örnekleriyle sadece medya özgürlüğüne hedef alan ihlallere dair eğilim ve ağırlık konusunda fikir vermeyi amaçlamaktadır)
Soruşturmalar
Son üç aylık dönem, 55 gazeteci, köşe yazarı ve muhabir hakkında açılan soruşturmayla, eleştirel haberciliğin ne denli yakın yargı takibinde olduğu konusunda önemli fikirler veriyor. Cengiz Holding adına Mehmet Cengiz, “müşteki” olarak, kamu ihaleleri ve çevresel tahribat iddialarıyla gündeme geldikten sonra, Sözcü gazetesi ve bağlı İnternet sitesinde çalışan 26 gazeteci ve köşe yazarı hakkında suç duyurusunda bulundu. Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı “Kobani” davasını takip eden 21 gazeteci de soruşturma geçiriyor.
bianet’ten Adal ve Kepenek’e soruşturma: bianet editörleri Hikmet Adal ve Evrim Kepenek hakkında iki farklı dosya kapsamında soruşturma başlatıldı. Gazeteci Adal, 30 Eylül 2024’te çıkan ancak 8 Ekim 2024’te erişimi engellenen “Katarlı şirketin ortağı da Türkiye’den” haberi nedeniyle “hakaret” ve “dezenformasyon” şüphesiyle İstanbul Beyoğlu Emniyeti’nde 28 Mart’ta ifade verdi. Gazeteci Kepenek ise, “Polis tacizini açıklayan kadının avukatları suç duyurusunda bulundu” başlıklı haber kapsamında ifade verecek (28 Mart).
Halk TV’den Üner’e soruşturma: Halk TV Ana Haber spikeri Ece Üner hakkında, gazeteci İsmail Saymaz’a yurt dışı yasağı konulmasına tepki gösterdiği sosyal medya paylaşımı nedeniyle ‘yargı organlarını alenen aşağılama’ ve ‘adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs’ suçlamasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlatıldı (18 Mart).
Sancar’a soruşturma: Gazeteci Altan Sancar hakkında, İstanbul Çatalca Cumhuriyet Savcısı E.B.Ç ile şüpheli arasında ifade sırasında yaşananları aktardığı gerekçesiyle soruşturma açıldı. 17 Mart’ta polis karakolundan aranan Sancar’a haber nedeniyle kendisi hakkında soruşturma başlatıldığı belirtildi ve ifadeye çağrıldı (17 Mart).
Cengiz Holding’den Sözcü’ye toplu suç duyurusu: Aldığı kamu ihaleleriyle gündemden düşmeyen ve son olarak Kaz Dağları’nda maden faaliyetleri için yaptığı ağaç kesimleriyle protestoların hedefinde olan Cengiz Holding, 9 Ekim 2024 ile 3 Şubat 2025 döneminde çıkmış 173 haber ve yazıyla ilgili duyurusunda bulundu. Müşteki olarak Mehmet Cengiz’in göründüğü soruşturma, Sözcü gazetesi ve bağlı İnternet sitesinde çalışan 26 gazeteci ve köşe yazarını kapsıyor. Gazeteci Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesine yazdığı dönemde kaleme aldığı bir yazının suçlama konusu edildiğini ve “Kişilerin huzuru ve sükûnu bozma, kanunlara uymamaya tahrik, yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme, hakaret ve iftira suçlarını birlikte işleme…” iddialarına dayandığını yazdı (14 Mart).
Halk TV ve Pehlivan’a “gizlilik” soruşturması: İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun basın toplantısında ismini açıkladığı bilirkişiyle yaptıkları telefonla görüşmesini izinsiz olarak kayda alarak paylaştıkları iddiasıyla Halk TV ile Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan hakkında soruşturma başlatıldı. Halk TV ve Pehlivan hakkında, “kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması” ve “Bilirkişiyi Etkilemeye Teşebbüs” suçlarından soruşturma başlatıldı (27 Ocak).
Fıstık hakkında soruşturma: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 14 Kasım 2024’te yaptığı “Bakanlık, İsrail’den mal alıyor” başlıklı haberi nedeniyle Sözcü TV muhabiri Fırat Fıstık hakkında soruşturma başlattı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu bilirkişi ismini verdiği ve medyaya da yayınladığı için soruşturma başlatırken bir soruşturma haberi de gazeteci Fırat Fıstık için geldi. Fıstık soruşturmaya ilişkin ifadeye çağrıldığını duyurdu (27 Ocak).
Mamedoğlu “yanıltmadı”; takipsizlik aldı: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Diyarbakır ve Mardin’de Haziran 2024’te yaşanan büyük yangınlarla ilgili sosyal medya paylaşımında bulunduğu için “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” (TCK, madde 217/A) suçlamasıyla soruşturma yürüttüğü gazeteci Medine Mamedoğlu hakkında takipsizlik kararı verdi. Yanan orman ve çiftliklerde yetersiz müdahale nedeniyle kurtarılamayan hayvanların fotoğrafları haberlere konu olmuş ve yanına yetersiz müdahale kamuoyunda tepki çekmişti. MLSA’dan Deniz Tekin’e göre savcılık kararında, gazetecinin sosyal medya hesabında yangınla ilgili çeşitli kişilerin görüşlerini paylaştığı, bu paylaşımların haber verme sınırları içinde olduğu belirtildi (20 Ocak).
Gazetecilere “Kobanî” tahkibatı: Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı Kobanî davasını takip eden gazetecilere soruşturma başlatıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 16 Mayıs 2024’te Sincan Cezaevi’nde görülen karar duruşması sırasında, gazeteciler hakkında cep telefonu ile fotoğraf ve video çekmek suçlamasıyla soruşturma başlattı. Soruşturma açılanlar arasında video ve fotoğraf çekmeyen gazetecilerin de olduğu açıklandı. Soruşturma başlatılan 21 gazeteci arasında Hürriyet, ANKA Haber Ajansı, Ulusal Kanal, SZC TV, VOA, Gazete Duvar, Evrensel, Reuters, Medyascope muhabirleri de bulunuyor. yer aldı. Başsavcılık Bilişim Suçları Bürosu, gazetecilere soruşturmanın davaya dönüşmemesi için adli para cezası verilebileceğine dair tebligat gönderdi (7 Ocak).
Gençay’a soruşturma: Hatay’da yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını konu alan haberi nedeniyle gazeteci Aslıhan Gençay hakkında yeni bir soruşturma başlatıldı. MLSA’nın Kamusal katılıma karşı stratejik dava (SLAPP) olarak duyurduğu vakayla ilgili Gençay, “Yolsuzluk ve usulsüzlüklerin üzerine gittiğim için, susmadığım için beni bu davalarla susturmaya ve yıldırmaya çalışıyorlar” dedi (3 Ocak).
Açılan ve süren davalar
Sapan’a duruşmalı “hakaret” davası: Diyarbakır 5. Asliye Ceza Mahkemesi, bir köşe yazısında belediyeye atanan kayyum yönetimine “hakaret” ettiği iddiasıyla basit yargılama üzerinden 135 gün adli para cezasına çarptırılan Tigris Haber Yayın Koordinatörü ve yazarı Naci Sapan’ı yapılan itiraz üzerine şimdi de duruşmalı olarak yargılıyor. Gazeteci, tigrishaber.com’da yayımlanan “Kayyımlar, kayyımcıklar!” yazısında kayyum yönetimini usulsüzlük iddiaları üzerinden eleştirmişti. 20 Mart’ta görülen duruşmayı, gazeteci Sapan, avukatı Sertaç Eke, kayyum yönetimi adına şikayetçi olan avukat katıldı. MLSA’ya göre, dönemin Diyarbakır Valisi Ali İhsan Su’nun ifadesinin alınmasından vazgeçen mahkeme, dönemin Vali Yardımcısı Abdullah Çiftçi’nin beyanını bekliyor. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Felat Bozarslan’ın da izlediği yargılama 17 Nisan’a bırakıldı (20 Mart).
Ağca’nın “kişisel veri” davası: Elazığ 8. Asliye Ceza Mahkemesi, yaşamını yitiren gazetecilik öğrencisi Yeldana Kahraman’ın otopsi raporunu yayımladığı gerekçesiyle gazeteci Baransel Ağca’yı “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek veya yaymak” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. P24’e göre, ilgililerin katılmadığı yargılama 10 Temmuz’a bırakıldı (13 Mart).
Batum’un “301” davası: İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi, İMC TV’de 10 Eylül 2015’te yayınlanan “Ayşegül Doğan ile Gündem Müzakere” adlı programdaki sözleri nedeniyle gazeteci Rüstem Batum’u, “devletin kurumlarını aşağılama” suçlamasıyla yargılamaya 24. duruşmayla devam etti. P24, tarafların katılmadığı yargılamanın 2 Ekim’e bırakıldığını duyurdu. Mahkeme, Batum hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verdi (13 Mart).
Aranca’nın “Sinan Ateş” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Sinan Ateş cinayeti dosyasındaki bilirkişi raporuna T24 ulaştı: Ateş’in adresini Ülkü Ocakları Başkanı istemiş!” başlıklı haberi nedeniyle T24 haber sitesi muhabiri Asuman Aranca’yı “gizliliği ihlal” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Davanın ikinci duruşmasına Ankara’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılan Aranca, esas hakkındaki mütalaaya ilişkin savunmayı avukatıyla yapmak istediğini ifade ederek süre talep etti. Mahkeme de, gazetecinin talebini kabul ederek, yargılamayı 16 Eylül’e (10.25) bıraktı (11 Mart).
Gazeteci Arslan’ın “propaganda” davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Ekim 2023’te Halk TV’deki programda, Meclis’in açılacağı gün İçişleri Bakanlığına yapılan bombalı saldırıya ilişkin ifadeleri gerekçe gösterilen gazeteci Ayşenur Arslan’ı “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılamaya başladı. Arslan hakkındaki “suçu ve suçluyu övme” suçlamasına ise kovuşturmaya yer yoktur kararı verildi. Mahkemenin duruşma öncesi hazırladığı tensip zaptını gündeme getiren gazeteci Barış Pehlivan, belgede geçen “Sanık hakkında HTŞ, FEC, ENC, EL KAİDE, DEAŞ, PKK/KCK silahlı terör örgütleriyle ilgili olarak işlem kaydının bulunup bulunmadığı hususunda arşiv sorgusunun yapılarak düzenlenecek evrak ve eklerinin mahkememize gönderilmesi için İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına oybirliği ile karar verildi” ifadeleri Suriye’de Esad iktidarının yıkılmasından sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Şam’da HTŞ lideri Colani ile birlikte Emevi Camii’nde namaz kılarken gazeteci Aslan’ın hapis istemiyle yargılanmasını ağır çelişki olarak işlemişti. 11 Mart’ta görülen ilk duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunan duruşma savcısı, Arslan için cezalandırma talep etti. Yargılamaya 6 Mayıs’ta devam edilecek (11 Mart).
Yurtsever’e “muhbir” davası: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Kobanê Davası’nda tanık olarak dinlenen S. B.’nin şikâyeti üzerine dönemin Mezopotamya Ajansı’nda (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever hakkında “Muhbirlerin hürriyetlerini açıklamak veya yayımlamak” (TMK 6) suçlamasıyla dava açtı. Yargılama iddianameyi kabul eden İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Ajansta yayımlanan “Kobanî iddianamesinde çelişen tanık beyanları”, “Kobanî Davası’nda itirafçılar dinlenecek’” ile “Ankara-Kobanî Davası’nda mahkeme heyeti, itirafçı Sami Baran ve Kerem Gökalp’in haftaya dinlenmesine karar verdi’” başlıklı haberler davaya gerekçe yapıldı (6 Mart).
Akın ve Sarısözen’e “TMK” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Yeni Yaşam gazetesi eski sorumlu müdürü Osman Akın ve gazetenin köşe yazarı Veysi Sarısözen’i “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılıyor. Dosyada bir süredir Sarısözen hakkında verilen yakalama kararının infazı bekleniyor. Yargılama 24 Haziran’da devam edecek (4 Mart).
Aygül’ün “örgüt üyeliği” davası yeniden: Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi, “örgüt üyeliği” iddiasıyla verilen 10 yıllık hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’ü yeniden yargılıyor. Aygül ve avukatının katılmadığı 4 Mart’ta öngörülen yargılama 24 Haziran’a bırakıldı (4 Mart).
Gürses’e “301” davası: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, YouTube kanalı TV OZ’de Suriye’deki Türk Silahlı Kuvvetleri İle (TSK) ilgili 19 Aralık 2024’te yaptığı eleştiri sonrası 52 gün ev hapsi altında yaşayan gazeteci Özlem Gürses hakkında “Devletin askeri teşkilatını alenen aşağılamak” suçlamasıyla iddianame hazırladı. Gürses, “IŞID yapısı yani TSK-SMO yani Türk askeri ve Suriye Milli Ordusu diyim, kimi Kürtlerin kontrol ettiği bazı bölgelerde küçük küçük kazanımlar elde etmiş durumda” sözleri nedeniyle altı aydan iki yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. 21 Aralık’ta çıkarıldığı mahkemece hakkında verilen ev hapsi ve yurt dışına çıkış yasağı kararıyla birlikte serbest bırakılan gazeteci hakkındaki tedbir kararı 12 Şubat’ta kaldırılmıştı (18 Şubat).
Karabay’a “Esenyurt” davası: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gazete Duvar haber sitesi muhabiri Furkan Karabay hakkında “Kamu görevlilerine hakaret” ve “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” gerekçeleriyle dava açtı. Savcılık Karabay’ı, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanıp yenine kayyım atanmasıyla ilgili yaptığı haber paylaşımlarıyla suçladı. Savcılık iddianamede, Karabay’ın paylaşımda “Esenyurt Belediyesi’ne yapılan polis baskınında kapıların kırıldığı, güvenlik görevlilerinin telefonlarına el konulduğu ve avukatların içeri alınmadığı” yönündeki ifadelerinin gerçek olmadığını savundu. Belediye binası ve Özer’in ofisinin kapısının güvenlik görevlileri eşliğinde çilingirle açıldığını belirtti. Kanıt olarak da kamera kayıtlarını ve baskına eşlik eden mahalle muhtarının “Herhangi bir zarar yoktur” şeklinde imzaladığı tutanağı gösterdi. Savcılık diğer suçlamalarla ilgili de Karabay’ın “Akın Gürlek’i terör örgütü mensubu olduğu kamuoyunca malum olan ve ülke dışına kaçmış eski bir savcıya benzettiğini”, “Akın Gürlek ve Şaban Yılmaz’ın şeref, onur ve haysiyetini zedelemek amacıyla rüşvet gibi yakıştırmalar isnat ettiğini”, “Akın Gürlek ve Can Tuncay’ın isimlerini terör örgütlerine hedef gösterecek şekilde açıkça yazdığını, böylelikle PKK’ye hedef gösterdiğini” ve de dezenformasyon yaptığını iddia etti. Karabay, 27 Mayıs’ta İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3 yıldan 8 yıla kadar hapis istemiyle hakim karşısına çıkacak (13 Şubat).
Kamış’ın “darbe” davası: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Zaman gazetesinde bir dönem genel yayın yönetmen yardımcılığı yapan ve İzmir’in Çeşme İlçesi’nde gözaltına alınıp 13 Kasım 2023’te tutuklanan Mehmet Kamış’ı adli kontrol altında yargılamaya devam etti. Kamış, “Meclisi ortadan kaldırmaya teşebbüs,” “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs,” “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “örgüt üyeliği” suçlamalarıyla yargılanmaya 25. duruşmayla devam etti. 12 Kasım 2024’te SEGBİS üzerinden tanıklığına başvurulan Nurettin Memur, Mehmet Kamış’ı üniversiteden beri tanıdığını açıklamış; hakkında “O zamandan beri FETÖ yapısının içerisinde olduğunu biliyorum. Çünkü Zaman gazetesinin genel yayın yönetmenliği yardımcılığına kadar yükselmişti” demişti. Kamış ise, Memur’un beyanlarına katılmadığını ifade ederek “Bir yapının içerisinde olduğum için değil gazetecilikte başarılı olduğum için mesleğimde ilerledim” diyerek karşılık vermişti. Kamış’ın adli kontrol altında yargılandığı dava 6 Mayıs’a bırakıldı (13 Şubat).
Dal, Aslan ve Alayumat’ın “örgüt” davası: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Nisan’da çıkarıldıkları hakimlikçe tutuklanan ve 21 Mayıs’ta tahliye edilen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Esra Solin Dal ve Mehmet Aslan ile gazeteci Erdoğan Alayumat’ı, “PKK üyeliği” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 8 Mayıs’ta iddianameyi kabul eden İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, tensiple birlikte üç gazeteciyi yurt dışına çıkış yasağı ve bulunduğu yerleşim yerini terk etmeme şeklinde adli kontrol şartıyla tahliye etmişti. İddianamede, örgütsel talimatla hareket ettikleri iddiasıyla suçlanan gazetecilerin Abdullah Öcalan’a ilişkin tecrit haberleri, TSK’nin kimyasal silah kullanımı haberleri ve kadınlarla ilgili 65 haberi yer alıyor. Dal’ın yaptığı haberlerle “algı yönetimi faaliyetleri”, “müzahir kitleye mesaj verme”, “talimat aktarımı ve kitlesel eylem çağrıları” yaptığı öne sürüldü. Mahkeme, haklarında farklı açık soruşturma bulunan Alayumat ve Aslan’ın dosyalarının akıbetinin sorulması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılmasına karar verdi. Yargılama 6 Mayıs’a bırakıldı (11 Şubat).
Çizer Ömeroğlu’nun “müstehcenlik” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Covid-19 pandemisinin ilk zamanlarında, 25 Kasım 2020’de LeMan dergisi için çizdiği bir karikatür nedeniyle Çizer Zehra Ömeroğlu’nu, “müstehcenlik” iddiasıyla yargılamaya 12. duruşmasıyla devam etti. 6 Şubat’ta görülen son duruşmada mahkeme, karikatürün sanatsal ve edebi niteliğinin tespiti konusunda talepte bulunulan bilirkişiden rapor bekliyor. Daha önce mahkemenin aynı talebi üzerine Muzır Neşriyat Kurulu’ndan “müstehcendir” tespitine yer verilen bir rapor gönderilmiş, çizerin avukatları bu rapora itiraz etmişti. Ömeroğlu, üç yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası istemiyle yargılanıyor: Dava 26 Haziran’a kaldı (6 Şubat).
Fincancı, Önderoğlu ve Nesin dokuz yıldır sanık: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenliği davasından yargılanan ve 17 Temmuz 2019’da beraat ettikleri halde kararları istinaftan dönen Şebnem Korur-Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin’i dört yıldır yeniden yargılıyor. Sadece Önderoğlu’nun katıldığı yeniden yargılamanın bu 12. duruşmasında, Fransa’da yaşayan Nesin’in ifadesi için yazılan istinabe yazısına yanıtın beklenmesine karar verildi. RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve avukatı Abbas Yalçın’ın hazır bulunduğu duruşma salonunda Fransa ve Hollanda Konsolosluğu’ndan temsilciler de vardı. Üç sanık, “örgüt propagandası”, “suçu ve suçluyu övmek” ve “suç işlemeye alenen tahrik” iddiasıyla 14 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılanıyor. İlk yargılama sonunda Temmuz 2019’da verilen beraat kararları İstanbul İstinaf Mahkemesi’nce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fincancı’yı kamuoyu önünde hedef almasından bir hafta sonra Ekim 2020’de bozulmuştu. Mahkeme, itirazlara rağmen bu karara 3 Şubat 2021’de uymaya karar vermişti. Yargılamanın 24. duruşması 29 Nisan’a (saat 10.00) bırakıldı (30 Ocak).
Gök’ün “üyelik ve propaganda” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök’ü açık tanık Ümit Akbıyık’ın beyanları üzerinden “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, Ortadoğu’daki çatışmalı ortama dikkat çekerek, yurt dışı yasağından dolayı mesleğini yapamaz durumda olduğunu söyleyen Gök’e yönelik adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına yönelik talebin hükümle birlikte değerlendirilmesine karar verdi. Mahkeme heyeti, Gök hakkında ‘örgüt adına basın yayın faaliyetleri sürdürdüğü’ iddiasını ortaya atan ‘CV23TY45UP78’ adlı gizli tanığın dinlenilmesi için yazılan müzekkereye cevap verilmediğini belirtti; “dosyanın sürüncemede kalmaması” gerekçesiyle de tanığın dinlenmesi kararından vazgeçmişti. Son olarak da, Yargıtay’da temyiz incelemesinde olan dosyanın dönüşünün beklenmesine ve Gök hakkında yeni soruşturma açan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan dosyasının bir örneğinin beklenmesine de hükmedildi. Yargılama 22 Nisan’a kaldı (30 Ocak).
Evrim Kepenek’in davası: İstanbul Beylikdüzü’nde iki yaşındaki bir çocuğun, “cinsel istismar nedeniyle öldüğü” iddiasını haberleştiren Bianet haber sitesi kadın ve LGBTİ+ editörü Evrim Kepenek’in “soruşturmanın gizliliğini ihlal” iddiasıyla yargılandığı davanın üçüncü duruşması Büyükçekmece 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Avukat Deniz Yazgan Şenay, esas hakkındaki mütalaaya katılmadığını belirterek yazılı beyanlarını sunmak üzere süre talep etti. Kepenek’in avukatının süre talebini kabul eden mahkeme, duruşmayı 14 Mayıs, 11.20’ye erteledi (24 Ocak).
“KCK Basın” davasında 46 sanık: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 yıldır devam eden “KCK Basın” davasından 46 gazeteci ve medya çalışanını “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya 33. duruşmayla devam etti. 20 Aralık 2011 yılında Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite ve Fırat Dağıtım gibi Kürt gazetecilerine yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan 46 gazeteciden 32’si 24 Aralık’ta tutuklanmış, ardından aşamalı olarak tahliye edilmişti. Süreç, sanık avukatlarınca “FETÖ kontrolündeki Emniyet ve yargının ürünü” olarak eleştirilmişti. Dosyada tutuklu sanık kalmasa da, dosyanın diğer “itibarsız FETÖ dosyaları” gibi işlem görmemesi itiraz konusu olmuştu. Kasım 2019’da AİHM, dosyasına dair yapılan başvuruyu, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yolu tüketilmediği gerekçesiyle reddetmişti. 23 Ocak’ta görülen son duruşmada mahkeme, sanık birleştirilen İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyadan Yüksel Genç’in savunmasının alınmasına ve İsmet Kayhan hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verdi. Dava 17 Temmuz’a (saat 11:25) bırakıldı (23 Ocak).
Kılıç’a “direnme ve hakaret” davasında beraat: İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi, üç yıl önce 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü takip ettiği sırada işkence ile gözaltına alınan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç’ı “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargıladığı davada beraat kararı verdi. Beyoğlu Mis Sokak’ta 26 Haziran 2021 tarihinde ters kelepçelenerek ve boğazına basılarak gözaltına alınan gazeteci, iki polis memuru hakkında 4 Ağustos 2021 tarihinde “mala zarar vermek” ve “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle basit yaralama” yönünden suç duyurusunda bulunduysa da 16 Mart 2022’de sonuçlanan soruşturmadan takipsizlik çıkmıştı. Savcılık, polislerin 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda tanımlanan zor kullanma yetkilerini aşmadığına kanaat getirirken Kılıç’ın MLSA avukatlarının hakkında suç duyurusunda bulunduğu Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli iki polisin ifadelerine dayanılarak “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargılanmasına karar verilmişti. Kılıç’a polis müdahalesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı’nın 30 bin TL tazminata mahkûm edilmesine ilişkin İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin 8 Aralık 2022’te verdiği kararı dikkate almayan iddianame savcısı, Kılıç’ın “elinde bulunan kamerayla vurmaya çalışarak” polislerin görevini yapmasını engellediğini ve polislere “zincirleme şekilde hakaret ettiği”ni iddia etmişti (16 Ocak).
Dündar’ın “Özgürüz” davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, “MİT TIR’ları” dosyasının 1 Mart 2017 tarihinde “Özgürüz” sitesinde yayınlanması nedeniyle yeniden Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar’ı “casusluk” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Daha önce dosyasının “Cumhuriyet” gazetesinde yargılanması nedeniyle Dündar’ın “casusluk” iddiasıyla 23 Aralık 2020’de 27 yıl 6 ay hapse mahkûm edilmesiyle ilgili dosya Yargıtay’da. “MİT TIR’ları” dosyasına ilişkin Nisan 2018’de açılan bu dosya, Dündar’ın ifadesinin alınmasını bekliyor. Dündar bir video nedeniyle “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek” (TCK 328) ve “gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklamak” (TCK 330) ile suçlanıyor. 16 Ocak’ta süren yargılama, gazeteci hakkında verilen yakalama emrinin infazının ve yurtdışından iade talebinin ikmallerinin beklenmesi için 15 Nisan’a (10:20) bırakıldı (16 Ocak).
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel‘i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, RSF temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da izlediği 16 Ocak’taki duruşmada MLSA avukatı Muhammet Ünsal, içeriklerle ilgili AİHM’in verdiği mahkûmiyeti ve konuya ilişkin gazetecinin Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanması sonucu Anayasa Mahkemesi’in verdiği ihlal kararlarının birer örneğini mahkeme sundu. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt’te 26 Ekim 2016’da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016’da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri” nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. Duruşma sonunda mahkeme, müştekinin katılma talebi veya şikayeti olup olmadığını Cumhurbaşkanlık İdari İşler Başkanlığı’na sorulmasına ve gazetecinin yakalanmasının infazını beklemeye karar verdi. Yargılama, 1 Temmuz’a bırakıldı (16 Ocak).
Uçar’ın “örgüt üyeliği” davası: Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Islahiye ilçesinde 6 Aralık 2023 tarihinde yapılan ev baskınıyla gözaltına alınan ve ardından adli kontrol kararıyla serbest bırakılan gazeteci İrfan Uçar’ı “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya başladı. Savunmasında jandarma operasyonuna tepki gösteren Uçar “6 Aralık 2023’te sabaha karşı 50’den fazla jandarma, 10’dan fazla zırhlı araçla evimiz basıldı. Oysa savcılığın bir davetiyle gidip ifade verebilecekken, yaşlı ve bakıma muhtaç ailemi şoka uğratacak şekilde gözaltına alındım. Babam Temmuz’da vefat etti. Son nefesine kadar benimle ilgili kaygı taşıdı” dedi. Duruşmada SEGBİS ile dinlenen gizli tanık, ifadesinde gazeteci İrfan Uçar’ı tanımadığını, örgüt talimatıyla haber yapıp yapmadığı iddiasını bilmediğini söyledi. İddianamede, Cengiz Kapmaz’ın 2011 yılında İstanbul’da evine yapılan baskında el konulan dijital malzemelerdeki yazılarda Uçar’ın isminin geçmesi, suç delili olarak gösterildi. Uçar’ın, gazeteci-yazar Musa Anter ve 24 yıl önce Van’da öldürülen Özgür Gündem gazetesi ile Özgür Halk Dergisi dağıtımcısı Adnan Işık ile ilgili hazırladığı röportajlar da iddianamede suç delili olarak gösterildi. Uçar ve avukatları ise gizli tanık ifadelerini kabul etmeyerek, yok hükmünde olduğunu bildirdiler. Mahkeme heyeti, İrfan Uçar hakkındaki yurtdışı yasağının devamına ve diğer bir tanığın dinlenmesine karar verdi. Dava 29 Nisan’a kaldı (9 Ocak).
Sonbahar, Karakurt ve Cihan’ın “direnme” davası: Antalya 25. Asliye Ceza Mahkemesi, Antalya’da 2015’te gerçekleştirilen G20 Zirvesi protestolarını takip ederken gözaltına alınan gazeteciler Eylem Sonbahar, Sema Karakurt, Metin Cihan’ı “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, sanık Görkem Tuğal hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenilmesinden 6 Ocak’ta görülen son duruşmada vazgeçti. Bu kişinin dosyanın ayrılmasına karar veren mahkeme, yargılamaya 21 Nisan’da (14.00) devam edecek (6 Ocak).
Bulut’un “dezenformasyon” davasında yetki anlaşmazlığı: Gazeteci Fırat Bulut hakkında, 6 Şubat depremlerinde zarar gören Elbistan Cezaevi’ne ilişkin yaptığı bu paylaşım nedeniyle “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla açılan kovuşturma dosyası, Elbistan 2. Asliye Ceza Mahkemesi ile Bingöl 1. Asliye Ceza Mahkemesi arasında yaşanan uyuşmazlık nedeniyle Yargıtay’a taşındı. Son olarak Bingöl 1. Asliye Ceza Mahkemesi, suçun işlendiği yerin Elbistan olduğuna hükmederek Ağustos’ta yetkisizlik kararı vermişti (2 Ocak).
Şardan’a “dezenformasyon” ve “aşağılama” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 31 Ekim 2023’te yayımlanan “MİT’in Cumhurbaşkanlığına sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı yazısı gerekçe gösterilerek “dezenformasyon” iddiasıyla 1 Kasım 2023’ten itibaren beş gün tutuklu bırakılan T24 haber sitesi yazarı Tolga Şardan’ı yargılamayı 17 Aralık’ta sürdürdü. İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, 1 Kasım’da Ankara Sincan Cezaevi’ne gönderilen, ardından Silivri Cezaevi’ne nakledilen 35 yıllık gazeteciyi, 6 Kasım 2023’te deliller toplandığı gerekçesiyle “yurt dışına çıkış yasağı” şartıyla tahliye etme kararı almıştı. Yazısı nedeniyle ne Cumhurbaşkanlığı’nın ne de MİT Başkanlığı’nın bir yalanlama yapmadığını ve gözaltı kararının günler sonra verildiğini ifade eden gazeteci, gazeteciliğe 1988 yılında başladığını belirterek, “Haberim doğru. Ben tecrübeli bir gazeteciyim ve haberimin arkasındayım. Yalan haber yazdığımı düşünmüyorum. Yalan olması için öncelikle bu haberin yalan olduğuna kendim inanmalı ve bu şekilde halka sunmam lazım. Hiçbir gazeteci yalan bilgiye imza atmaz…” demişti. Davanın başladığı 9 Temmuz 2024’te duruşma savcısı gazetecinin her iki suçlamadan da cezalandırılmasını talep etmişti. 17 Aralık’ta görülen duruşmada mahkeme, son savunmalarla birlikte, P24 adına Benan Molu imzalı uzman raporunu da değerlendirmek için yargılamayı 22 Mayıs’a bıraktı (1 Ocak).
Yanardağ’ın 301 davası yeniden: Gazeteci Merdan Yanardağ, 23 Mayıs 2021 tarihli BirGün gazetesinde çıkan “Düzenin mafyalaşması” başlıklı yazısı nedeniyle 7 ay 15 gün hapis cezası aldığı davanın İstinaf’ta bozulmasının ardından yeniden İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Yanardağ, “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlamasıyla iki yıl hapisle yargılanıyor. Duruşma savcısı, yeniden yargılamaya dair 10 Aralık’ta görülen ilk duruşmada, gazetecinin mahkûmiyetini talep etti. Yanardağ ise, “İstinaf ilamının yerinde olduğunu düşünüyorum. Biz gazeteciyiz, yazım bir kapitalizm eleştirisidir. Düzenin mafyalaşması ifadesi siyaset literatüründe tartışılan bir kavramdır. Bir gazeteci olarak bu şekilde eleştiri yapmam benim kamu görevimdir. Hakaret yoktur dolayısıyla suç oluşmamıştır” dedi. Avukatı Bilgütay Hakkı Durna da, “Açıkça belirtildiği gibi ‘AKP iktidarı’ şeklinde ifadeler kullanılmıştır. Dolayısıyla bu yazı bir siyasi parti eleştirisidir” diyerek gazetecilik görevine işaret etti. Yanardağ ve avukatı, 22 Mayıs’ta sürecek yargılama için son savunmalarını hazırlayacak (1 Ocak).
Diyarbakır’da 20 sanıklı dava: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 20 gazeteciyi “örgüt üyeliği” gerekçesiyle yargılamaya beşinci duruşmayla devam etti. En son sanıklara, Ari Prodüksiyon sahibi Berivan Karatorak ile kameraman Servet Yigen dahil edilmişti. Sanık gazetecilerden Mezopotamya Haber Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, JinNews haber müdürü Safiye Alagaş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFGD) Eşbaşkanı Serdar Altan, Xwebûn gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş ile gazeteciler Ömer Çelik, Neşe Toprak, Mehmet Şahin, Zeynel Abidin Bulut, Elif Üngör, Remziye Temel, Suat Doğuhan, Lezgin Akdeniz, İbrahim Koyuncu, Abdurrahman Öncü, Ramazan Geciken ve Mazlum Güler 8 Haziran 2022’de gözaltına alınıp 16 Haziran 2022’de tutuklanmış, 12 Temmuz 2023’te de tahliye edilmişti. 19 Kasım’da mahkeme, el konulan dijital materyallerin iadesi için adli emanete, sekiz adet arama kararı ve sonuç tutanaklarının gönderilmesi için de Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılmasına karar verdi. Sanıklar hakkındaki yurtdışına çıkış yasağı ise kaldırılmadı. Yargılama 15 Mayıs’a kaldı (1 Ocak).
Kararlar
2025 yılının ilk üç ayında yargılanan 150’ye yakın gazeteciden 26’sı beraat ederken 17’si (Nevşin Mengü, Ali Ergin Demirhan, Kürşat Yılmaz, Görkem Kınacı, Sultan Keleş, İbrahim Aydın, Burkan Karabay, Kazım Güleçyüz, vs), “Cumhurbaşkanı’na hakaret”, “hakaret”, “iftira”, “örgüt propagandası”, “devletin kurumlarını aşağılama”, “dini değerleri aşağılama”, “örgüte yardım” ve “örgüt üyeliği” gibi suçlamalar temelinde toplam 25 yıl 7 ay 22 gün hapis ce 2 bin 610 TL de adli para cezasına mahkûm edildi.
Bu, İstanbul’da Sözcü gazetesi çalışanlarına ve Diyarbakır’da Vice News ekibine uzun süre önce açılan davaların beraatle sonuçlandığı, Halk TV’den beş habercinin yargılandığı daha ilk duruşmada aklandıkları bir dönem oldu. Kapatılan Özgür Gündem gazetesine sembolik dayanışma gösteren gazeteci ve hak savunucusu Murat Çelikkan da, “terör örgütü propagandası” iddiasıyla iki ayı aşkın süre hapis yattığı davadan beraat etti. Uyuşturucunun etkisine dair belgeselleri nedeniyle “uyuşturucuya özendirmek” suçlamasıyla yargılanan gazeteciler Tunca Öğreten ve Murat Baykara da beraat etti.
Öğreten ve Baykara’ya “Belgesel” beraati: İstanbul Bakırköy 13. Asliye Ceza Mahkemesi, uyuşturucunun yaygınlığını gözler önüne sermek için 12 Ocak 2023 tarihli “Met Çıkmazı” belgeselini gerçekleştiren gazeteciler Tunca Öğreten ve Murat Baykara’yı “uyuşturucuya özendirme” ve “suçu bildirmeme” iddiasıyla yargıladığı davada beraat kararı verdi. RSF ve CPJ temsilcilerinin de izlediği 25 Mart’a ait duruşmada mütalaasını sunan duruşma savcısı da, gazetecilerin fiilinin bilgilendirme kapsamında kaldığını belirterek aklanmalarını talep etti. 26. Metin Göktepe Gazetecilik Ödüllerinde “Jüri Özel Ödülü”ne değer görülen iki gazeteciden Öğreten, duruşmadaki ifadesinde, “Belgeselimiz, uyuşturucuya bulaşan insanların nasıl bir çıkmaza girdiğine dair bir yapım. Bağımlılarla görüştük, hayatlarının nasıl bir cehenneme döndüğünü, ailelerinin yaşadığını acıyı anlattık. Belgeseli izleyen sonunda bahsi geçen uyuşturucunun iyi ve faydalı olduğunun aksine hayatının nasıl mahvolduğu izlenimine sahip olur. Videonun altına gelen yorumlar da bu belgeselin özendirmediğini gösteriyor” demişiti. Baykara da, “Uyuşturucu müptelası insanların çektiği zorlukları göstererek toplumsal bir sorumluluğu yerine getirdik” diye konuşmuştu (25 Mart).
Aykol, Kaya ve Kızılkaya’ya 301’den hapis, Dicle’ye beraat: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 2016 yılında kapatılan Özgür Gündem gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmenleri Hüseyin Aykol, Zana Kaya, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya’yı “Devleti, Meclisi, Hükümeti ve yargı organlarını alenen aşağılama” ve “askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” gerekçesiyle mahkûm etti. Aykol’a 1 yıl 3 ay hapis, İnan Kızılkaya ve Zana Kaya hakkında da birleşen bir dosya yönünden 10 ay hapis cezası veren mahkeme, Hatip Dicle’yi bir dosyadan beraat ettirirken diğer bir dosyasının da ayrılmasına hükmetti. Gazetecilerin avukatı Sercan Korkmaz esasa karşı savunmasında, “Dava konusu haberlerin basın özgürlüğü kapsamında kalması gerektiğini” ifade etse de mahkeme mahkûmiyet yönünde karar verdi (20 Mart).
Vice News ekibine beraat: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 2015’te tutuklandıktan sonra sınırdışı edilen Vice News muhabiri Jake Hanrahan ve kameramanı Philip Pendlebury’yi tercüman Mohamed İsmael Rasool ve rehber Abdurrahman Direkçi ile birlikte yargıladığı davanın sonunda beraat kararı verdi. MLSA’ya göre mahkeme, sanıkların üzerine atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraatlerine karar verdi. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Cizre, Silopi, Nusaybin ve Sur gibi ilçelerde yaşananlara ilişkin belgesel çekimi yapmak amacıyla geldikleri Diyarbakır’da 31 Ağustos 2015’te tutuklanan ve 3 Eylül 2015’te tahliye edilip sınırdışı edilen dört kişi, “örgüte bilerek isteyerek yardımda bulunmak suretiyle üye olmak”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun’a muhalefet” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla ve 15 yıldan 67 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyordu (17 Mart).
Demirhan’a “Charlie Hebdo” cezası: İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi, 10 yıl önce yayımlanan “Charlie Hebdo” haberi nedeniyle Sendika.Org sitesi yayın kurulu üyesi Ali Ergin Demirhan’ı “dini değerleri aşağılama” suçlamasıyla 3 ay 22 gün hapse mahkûm etti. Mahkemeyi 10 yıl sonra harekete geçiren şey ise Anayasa Mahkemesi’nin ilgili habere yönelik erişim engelini “ifade özgürlüğünün ihlali” sayması ve bunun üzerine sosyal medyadaki İslamcı provokatif hesapların harekete geçip hedef göstermesi oldu (17 Mart).
Güleçyüz’e ertelemeli hapis: İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi, darbe girişiminden sorumlu tutulan Fethullah Gülen’in ABD’de ölmesini “övücü şekilde işledikleri” iddiasıyla Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz’ü ertelemeli 1 yıl 3 ay hapse mahkûm etti. 23 Ekim’de gözaltına alınıp aynı gün “örgüt propagandası” iddiasıyla tutuklanan Güleçyüz 19 Aralık 2024’te tahliye edilmişti. Mahkeme, kayıtlı imajların bulunduğu harddisklerin dosyada delil olarak kalmasına, dijital materyallerin de iadesine karar verdi (5 Mart).
Sözcü davasında beraat: İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, Sözcü gazetesi yazar ve yöneticilerinin “FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım” iddiasıyla yeniden yargılandıkları davada, tüm sanıkların beraatine karar verdi. Aynı mahkeme, 27 Aralık 2019’da köşe yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru’ya 3 yıl 6 ay 15 gün; Mustafa Çetin ve Metin Yılmaz’a 3 yıl 4 ay; Yücel Arı, Gökmen Ulu’ya ve Yonca Yücekaleli’ye 2 yıl 1 ay hapis cezası vermişti. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi’nin onadığı kararları Yargıtay bozmuştu. Bu kez yerel mahkeme, tüm gazetecilerin beraatine hükmetti (4 Mart).
“Bilirkişi” davasından beş haberciye beraat: İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adını açıkladığı bilirkişiyle yapılan görüşmenin Halk TV’de yayınlanması ile ilgili yargılanan beş gazeteciyle ilgili beraat kararı verdi. 28 Ocak’ta gözaltına alınıp adli kontrol ile serbest bırakılan Barış Pehlivan, program sunucusu Seda Selek, sorumlu müdürü Serhan Asker ve Programlar Müdürü Kürşat Oğuz ile 34 gün mahpus kalan kanalın Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, “Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması (TCK Madde 132-133) ve “Bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs” (TCK Madde 277) gerekçeleriyle yargılanıyordu. “Kişiler arasındaki aleni konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması” suçlaması yönünden ise dava şartı olan uzlaşma prosedürü gerçekleşmediğinden dosyanın uzlaşma bürosuna gönderilmesine karar verdi. Mahkeme, Toktaş’ın tahliyesiyle beraber tüm sanıklar hakkındaki yurt dışı çıkış yasaklarının devamına hükmetti; tutuksuz sanıkların haftada bir gün imza atma şeklindeki adli kontrol tedbirini de kaldırdı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, ilk duruşmada çıkan kararları istinafa taşıyacağını bildirdi (4 Mart).
Mengü’ye “oy çokluğuyla” TMK cezası: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, kırmızı bültenle arandığı açıklanan Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) yöneticisi Salih Müslim İle röportaj yapan, kısa süre sonra da yayından geri çeken gazeteci Nevşin Mengü’ye “terör örgütü propagandası” iddiasıyla 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Hükmün açıklanması geri bırakılan cezaya ilişkin karara bir hakim muhalefet şerhi düştü ve Mengü hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğini belirtti. Gazeteci röportaj nedeniyle 14 Aralık 2024’te “suç ve suçluyu övmek” şüphesiyle gözaltına alınıp “yurtdışına çıkış yasağı” ile serbest bırakılmıştı (27 Şubat).
Kepenek’e “dezenformasyon” beraatı: İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi, 6 Şubat Maraş depremlerinin ardından jandarmanın Pazarcık’a gönderilen yardımlara el koymasıyla ilgili paylaşım yapan Bianet haber sitesinin kadın-LGBTİ+ haberleri editörü Evrim Kepenek’i “dezenformasyon” iddiasıyla yargıladı, 24 Şubat’ta görülen duruşmada beraat ettirdi. Kepenek TCK’na Ekim 2022’de eklenen 217/A maddesi uyarınca ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamasıyla yargılanıyordu. Gazeteci hakkında, “Maraş Pazarcık’ta yardım çadırlarına jandarma el koymuş, ‘tüm yardımlar AFAD üzerinden yapılacak’ denmiş. Güncelleme: Alandaki birçok yardım çadırına el konuluyormuş” şeklinde paylaşım yaptığı gerekçesiyle 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi isteniyordu (24 Şubat).
Çelikkan’a “Gündem” beraati: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma için 2016 yılında sembolik Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliğini üstlendiği için 16 Mayıs 2017’de 1 yıl 6 ay hapse mahkûm edilip hapse gönderilen hak savunucusu ve gazeteci Murat Çelikkan, “terör örgütü propagandası” iddiasıyla yeniden yargılandığı dosyada aynı mahkemede beraat etti. 14 Ağustos 2017’de Kırklareli Cezaevine giren Çelikkan, 21 Ekim 2017’de denetimli serbestlik altında tahliye edilmişti (28 Ocak).
“FETÖ Medya” denilen dosyada beraat ve cezalar: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay’ın adı “FETÖ medya yapılanması” olarak duyurulan davayla ilgili bozma kararından sonra yenilediği yargılamada Yakup Çetin’e “örgüt üyeliği” suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası veren mahkeme, Ahmet Memiş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık ve Yetkin Yıldız hakkında “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan 1 yıl 13 ay hapis cezasına hükmetti. Üç yıl hapis yatan Ali Akkuş’un ise “örgüt üyeliği” suçlamasından beraatine karar verildi (23 Ocak).
Kuray’a beraat: İstanbul 39. Asliye Ceza Mahkemesi, tecrite karşı açlık grevinde olan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari milletvekili Leyla Güven’e destek olmak amacıyla 10 Mayıs 2019 tarihinde Eminönü’nde yapılan eylemi takip ederken gözaltına alınanlardan gazeteci Zeynep Kuray’ı tüm diğer sanıklarla birlikte beraat ettirdi. 10 kişinin yargılandığı dosyada “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlaması yöneltilmişti (16 Ocak).
Kahraman’ın TMK davası düştü: Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Yüksekova Haber sitesinde çıkan 2017 ve 2018’e ait Rojava ve Afrin’e dair yazıları nedeniyle gazeteci İskender Kahraman’a “örgüt propagandası”ndan açılan davayı düşürdü. Mahkemenin dava sürecinde “Emniyet kuvvetlerini aşağılama” gerekçesiyle dava açılması konusunda yetkisine başvurduğu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da, Adalet Bakanlığı’ndan yargılama yetkisi sağlanamadığından kovuşturmaya izin vermedi. 15 Ocak’taki duruşma için Hakkari’den avukatıyla SEGBİS üzerinden duruşmaya bağlanan gazetecinin davası düşürüldü (15 Ocak).
Güneş’e “TMK” beraatı: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “örgüt propagandası” suçlamasıyla yargıladığı Yeni Yaşam gazetesi yazarı Ahmet Güneş’i ikinci duruşmada beraat ettirdi. P24 muhabirinin takip ettiği duruşmada Güneş ve avukatı Meltem Özel hazır bulundu. Kimlik tespitinin ardından savunmasını yapan Güneş, “Sosyal medyada paylaştığım bazı haberler nedeniyle yargılanıyorum. Ben gazeteci yazarım, halkı bilgilendirme görevim gereği suçlamaya konu edilen paylaşımları yaptım. Herhangi bir suç işlemedim” diyerek beraatını talep etti. Güneş’in avukatı Özel ise mütalaadan sonra beyanda bulunacağını söyledi. Esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, yargılamaya konu paylaşımların “örgüt propagandası” suçunun unsurlarını oluşturmadığından Güneş’in beraatına karar verilmesini istedi. Mahkeme de bu yönde karar verdi. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, Güneş hakkında ayrıca “devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” suçundan kovuşturma yürütülmesine izin vermemişti (11 Ocak).
Karabay’a 301’den ceza: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, avukat Buket Nurşah Tekışık’ın terör savcısının odasında çektiği fotoğrafı “Ben asla kaybetmem. Ya kazanırım ya da öğrenirim” notuyla paylaşmasını gündeme getiren gazeteci Furkan Karabay’ı, “Yargıyı alenen aşağıladığı” gerekçesiyle mahkûm etti. Mahkeme, gazeteciyi TCK’nın 301. maddesinden beş ay hapse mahkûm etti. Gazeteci, karar öncesi yaptığı savunmada, “Devletin yargı organlarını aşağılayanlar uyduruk terör dosyaları açıp insanların hayatını karartıp sonra da gelip odasında avukatla münasebet edip odasında fotoğraf çektiren savcıdır. Devletin yargı organlarını aşağılayan biri varsa terör savcısının odasında lakaytça fotoğraf çektirip sosyal medyasında paylaşıp menfaat devşiren sözüm ona avukattır” dedi (7 Ocak).
Erdinç’e ilk duruşmada “dezenformasyon” beraati: Ayvalık 1. Asliye Ceza Mahkemesi, bir kitaptan alıntı yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeniyle 2 Kasım 2023’de Balıkesir Ayvalık’taki evinden gözaltına alınıp serbest bırakılan Kısa Dalga sitesi yazarı gazeteci Cengiz Erdinç’ı “yanıltıcı bilgi yayma” suçlamasından yargıladığı davanın ilk duruşmasında beraat ettirdi. Üç yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Erdinç, serbest bırakıldıktan sonra yurt dışına çıkış yasağı ve haftada bir gün imza verme adli kontrol kararıyla 3 Kasım’da serbest bırakılmıştı. Gazeteciye ilişkin hazırlanan iddianameyi kabul eden Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi, yetkisizlik kararıyla dosyayı Ayvalık’a göndermişti (7 Ocak).
Cumhurbaşkanına hakaret davaları
Türkiye’de gazetecilere yönelik “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla ilgili keyfi davalar, Deniz Yücel ve Charlie Hebdo davalarından sonra şimdi de Dagens ETC gazetesi muhabiri İsveçli Joakim Medin 27 Mart’ta Türkiye’ye geldiğinde tutuklanmasıyla bir kez daha uluslararası boyut kazandı.
Son üç ayda, ayrıca, en az 19 gazeteci ve karikatüristin adı (Barış Pehlivan, Ozan Alper Yurtoğlu, Deniz Yücel, Ahmet Sever, Levent Gültekin, Sedef Kabaş, Hayko Bağdat, Baransel Ağca, Çiğdem Akbayrak, Erk Acarer, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, “Alice”, Ramazan Yurttapan, Haydar Ergül, Sultan Keleş, Furkan Karabay (2) ve Rüstem Batum) “Cumhurbaşkanı’na hakaret” gerekçesine dayandırılan davalarda geçti.
Toplam 88 yıl 8 ay hapis cezası öngören bu davalardan gazeteciler Levent Gültekin ve Çiğdem Albayrak aklanırken Sultan Keleş’e 1 yıl 2 ay hapis cezası verildi. “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabı nedeniyle yıllardır hapis tehdidiyle yaşayan gazeteci Ahmet Seven’in dosyası ise vefatı nedeniyle düşürülecek.
Sonuçta TCK’nın 299. maddesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 yıllık görev süresinde 250’yi aşkın gazetecinin yargılanmasına, en az 78’inin de (kimisi ertelemeli olarak) hapis veya para cezalarına mahkûm edilmesine zemin oluşturdu. Ne 2016 yılına ait Venedik Komisyonu tavsiyesi, ne de AİHM’in Ekim 2021’de Türkiye aleyhine verdiği “Vedat Şorli” mahkûmiyeti, ne yazık ki, gazetecilerin aradan geçen zaman içerisinde de, keyfi davalarla taciz edilmesine engel olamadı.
İsveçli gazeteci Medin’e tutuklama ve 299’dan soruşturma: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ardından yurt genelinde gerçekleşen protestoları haberleştirmek için 27 Mart’ta Türkiye’ye gelen Dagens ETC gazetesi muhabiri İsveçli Joakim Medin “silahlı terör örgütüne üyelik” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamalarıyla tutuklandı. Gazeteci, Ocak 2023’te İsveç’in başkent Stoskholm’da düzenlenen bir eylemle ilgili haber ve sosyal medya paylaşımı yapmak ve yaklaşık 10 yıl önce Diyarbakır, Rojava ve Kandil’de bulunmakla suçlanıyor. Medin hakkında henüz bir iddianame yayınlanmadı (28 Mart).
Gültekin’e “Cumhurbaşkanı” beraati: İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi, 10 Eylül 2021 tarihli Halk TV programında dile getirdiği eleştiriler nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargıladığı gazeteci Levent Gültekin’i beraat ettirdi. Dava, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yapılan bir ihbar üzerine başlatıldı. İhbar metninde Gültekin’in din görevlilerinin AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı terbiye edebileceğini söylediği iddia edilmişti. Duruşmada savunma yapan Gültekin, söz konusu ifadelerin felsefi bir yorumdan ibaret olduğunu ve kesinlikle hakaret amacı taşımadığını belirtti. Avukatı Yağmur Yaşar ise ifadelerin bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, seçilen bir cümlenin tüm konuşmanın anlamını değiştiremeyeceğini ifade etti. MLSA’ya göre mahkeme, savcının beraat yönündeki mütalaasını kabul ederek, Gültekin’in gazeteci kimliği ve eleştiri hakkı çerçevesinde hareket ettiğine ve hakaret kastı olmadığına karar verdi (25 Şubat).
Kabaş’ın “Erdoğan” davası: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları yoluyla “Cumhurbaşkanına hakaret” ettiği iddiasıyla gazeteci Sedef Kabaş’ı 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılamaya devam etti. Kabaş’ın avukatları, 25 Şubat’ta görülen duruşmada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “Cumhurbaşkanı’na hakaret” düzenlemesi yönünden 21 Ekim 2010’da verdiği Vedat Şorli kararına, yargılamanın başında avukat Uğur Poyraz’ın yaptığı gibi, atıfta bulunarak gazetecinin derhal beraatını istedi. Mahkeme ise, Kabaş’ın yargılandığı dava dosyasının İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi ve İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davalarla bağlantılı olduğunu belirterek, bu davadaki hükümlerin kesinleşmesini beklemeye karar verdi. Pandemi döneminde aşı politikasına yönelik eleştirileri ve “128 milyar dolar nerede?” sorusunu da içeren 2016-2021 yılları arasındaki paylaşımlardan oluşan 25 tweeti nedeniyle suçlanan Kabaş, savunma yapmayacağını, kendisine “hukuka aykırı bir şekilde dava açanlar” hakkında suç duyurusunda bulunacağını bildirmişti. Kabaş, 6 Ocak 2021 tarihinde ABD’de Trump destekçilerinin Kongre Binasını basması üzerine TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un paylaşımını yorumlayan NBC muhabirinin Erdoğan’a “diktatör” dediği ifadelerini çevirerek “Amerika’yı bırak, ülkemin düştüğü duruma bak…” yorumunu yapmıştı. Kabaş’ın 17 Şubat 2021 tarihinde paylaştığı ve İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in Erdoğan’a yönelik uyarısını aktardığı tweeti de suçlama konusu edildi. Yargılama 19 Haziran’a kaldı (25 Şubat).
299 sanığı Sever vefat etti: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hapis istemiyle yıllardır yargılattığı 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün basın danışmanlığını da yapan gazeteci ve T24 sitesi yazarı Ahmet Sever 24 Şubat’ta yaşamını yitirdi. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” şüphesiyle Sever’i Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. Maddesinden yargılamaya devam ediyordu. Dava, Sever hakkında yazılan istinabe belgesinin Adalet Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nden sorulması için ertelenmişti (24 Şubat).
Karabay’ın röportaj davası: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi, 19 Ocak 2025’te Mirgün Cabas’ın Youtube kanalındaki programına konuk olan gazeteci Furkan Karabay’ı, Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocukları Bilal Erdoğan, Ahmet Burak Erdoğan ve Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın şikâyetiyle yargılamaya ikinci duruşmayla devam etti. 21 Şubat’taki duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı “Cumhurbaşkanına hakaret”, “hakaret” ve “iftira” iddialarına yönelik tüm suçlamalardan ceza istedi. Yargılama 18 Nisan’a kaldı (21 Şubat).
Keleş’e “Cumhurbaşkanı” cezası: İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 18 Şubat 2015 ve 26 Haziran 2015 tarihlerinde sosyal medya hesabından dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik “katil” ifadesini kullandığı iddiasıyla gazeteci Sultan Keleş’i “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla 1 yıl 2 ay hapse mahkûm etti. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ihlal kararı sonrası yeniden görülen davada mahkeme, savcının mütalaası doğrultusunda, MLSA Hukuk Birimi’nin temsil ettiği Keleş’i mahkûm etti. Keleş savunmasında, AYM kararını hatırlatarak paylaşımlarının suç teşkil etmediğini ve beraatini talep etmişti. Mahkeme ise 1 yıl 2 aylık hapis cezası hükmederek hükmün açıklanmasını geriye bıraktı (29 Ocak).
Boltan’ın “Cumhurbaşkanı” davası: DİSK Basın-İş Diyarbakır Bölge Temsilcisi ve Yeni Yaşam gazetesi muhabiri Hakkı Boltan’ın, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargılandığı davanın altıncı duruşması Diyarbakır 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. MLSA’ya göre, mahkeme, esas hakkındaki mütaasını hzırlaması için dosyanın duruşma savcısına nakledilmesine karar verdi. Dava 6 Mayıs’a bırakıldı (28 Ocak).
Charlie Hebdo’ya “Cumhurbaşkanı” davası: Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 Ekim 2020 tarihli bir karikatürde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” gerekçesiyle Fransa merkezli haftalık Charlie Hebdo dergisinin dört temsilcisini yargılıyor. Davadan, derginin Genel Direktörü Julien Serignac, Yazı İşleri Müdürü Gerard Biard, Genel Yayın Yönetmeni Laurent Sourisseau ve karikatürist “Alice” 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Dosya, Adalet Bakanlığı’ndan, sanıkların açık kimlik, adres bilgilerinin ve savunmalarının tespiti için Ankara Başsavcılığı’nca düzenlenen yurt dışı istinabe yazısıyla ilgili dönüş bekliyor. Davanın başından beri sanıkların ifadelerine ulaşılmaya çalışılıyor. Yargılama 2 Temmuz’a bırakıldı (27 Ocak).
Karabay’ın Cumhurbaşkanı davası: İstanbul 74. Asliye Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları yoluyla zincirleme şekilde “Cumhurbaşkanına hakaret ettiği” iddiasıyla açılan gazeteci Furkan Karabay’ı yargılamaya üçüncü duruşmayla devam etti. Mahkeme, Karabay’ın Ceza Kanunu’nun “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasına dair 299. maddesinden başka bir dosyası olup olmadığına tespitine, birleşme ihtimali olan dosya bulunması halinde celse arasında işlemlerin yapılmasına karar verdi. Yargılama 19 Haziran’a bırakıldı (20 Ocak).
Pehlivan ve Yurtoğlu’nun “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi, CHP’nin hazırladığı “SaBıKa Holding” broşürünü Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde yazan gazeteci Barış Pehlivan ile gazetenin eski sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu’yu “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “kamu görevlisine hakaret” iddialarıyla yargılamaya devam etti. 16 Ocak’ta görülen duruşmada duruşma savcısı, gazetecilerin her iki suçtan da cezalandırılmalarını talep etti. Dava esas hakkındaki savunmaların hazırlanması için 29 Nisan’a bırakıldı (16 Ocak).
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel‘i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, RSF temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da izlediği 16 Ocak’taki duruşmada MLSA avukatı Muhammet Ünsal, içeriklerle ilgili AİHM’in verdiği mahkûmiyeti ve konuya ilişkin gazetecinin Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanması sonucu Anayasa Mahkemesi’in verdiği ihlal kararlarının birer örneğini mahkeme sundu. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt’te 26 Ekim 2016’da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016’da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri” nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. Duruşma sonunda mahkeme, müştekinin katılma talebi veya şikayeti olup olmadığını Cumhurbaşkanlık İdari İşler Başkanlığı’na sorulmasına ve gazetecinin yakalanmasının infazını beklemeye karar verdi. Yargılama, 1 Temmuz’a bırakıldı (16 Ocak).
Akbayrak’a “Cumhurbaşkanı” beraati: Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği gazeteci Çiğdem Akbayrak’ın bir sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılandığı dava Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nde görüldü. Türkiye’nin Afrin’e yönelik 20 Ocak 2018’de başlattığı askeri harekata ilişkin Twitter’da “savaşa hayır” içerikli mesaj paylaştığı için açılan ilk davada gazeteci, 11 ay 20 gün hapse mahkûm edilmişti. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) dair kararın Anayasa Mahkemesi’nce hak ihlali olarak hükmedilmesi sonrasında yenilmişti. Davanın ikinci duruşmasına gazeteci ve MLSA Hukuk Birimi’nden Hazal Sümeli Küçükçekmece 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. 18 Aralık 2024’te başlayan ikinci yargılamada esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, Akbayrak’ın cezalandırılması yönünde mütalaa sunmuştu. Ancak yargılama sonunda gazeteci Akbayrak’ın beraatine karar verildi (15 Ocak).
Yurttapan ve Ergül’ün “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisi sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve dergi editörü Haydar Ergül’ü “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla ve 4 yıl 8 ay hapisle yargılamaya devam etti. İddianamede Yurttapan ve Ergül’e yöneltilen suçlamaya derginin 37. sayısında Aysun Genç mahlası kullanılarak yazılan “Yeni Osmanlıcılık Türk Devletinin En Yozlaşmış Halidir” başlıklı yazıdaki ifadeler gerekçe gösterilmişti. Yargılamaya 24 Nisan’da devam edilecek (1 Ocak).
Ağca’nın “Cumhurbaşkanı” davası: Gazeteci Baransel Ağca’nın, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılandığı davanın sekizinci duruşması bugün İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Katılanın olmadığı duruşma dosya üzerinden görülerek ileri bir tarihe ertelendi (1 Ocak).
Batum’un “Erdoğan” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum‘u 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılamaya devam etti. 17 Haziran 2019’da “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. MLSA avukatlarından Emine Özhasar, Batum’un savunmasının bulunduğu ülkeden alınmasını ve hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını talep etmişti. Yargılama, 29 Nisan’a kaldı (1 Ocak).
Acarer’in “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer’i BirGün gazetesinde çıkan “Herkese var, Berkin’e yok” yazında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Almanya’da yaşayan gazeteciyle ilgili yakalama emrinin infazını bekliyor (1 Ocak).
Hakaret ve tazminat davaları
Ceza Davaları
2025 yılının ilk üç ayında en az 21 gazeteci, “hakaret”, “iftira” veya “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla mahkemeye çıktı. Bu gazetecilerden Evrensel gazetesi imtiyaz sahibi Kürşat Yılmaz ve sorumlu müdürü Görkem Kınacı, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın şikayetiyle yargılandı ve “iftira” iddiasıyla 10’ar ay hapse mahkûm oldu. Eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı, milletvekili Mustafa Varank’ın yıllardır yargılattığı Ahmet Seven ise, 24 Şubat’ta yaşamını yitirdi.
Cumhuriyet gazetesi köşe yazarları Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, Gerçek Gündem sitesi eski muhabiri Melisa Gülbaş, BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı ve Gazete Duvar haber sitesi muhabiri Furkan Karabay gibi çok sayıda haberci, muktedirlerin açtığı davalardan hapis tehdidi altında görev yapıyor.
Yılmaz ve Kınacı’ya “Albayrak” cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın şikayetiyle yargıladığı Evrensel gazetesi imtiyaz sahibi Kürşat Yılmaz ve sorumlu müdürü Görkem Kınacı’yı, iftira” iddiasıyla 10’ar ay hapse mahkûm etti. Mahkeme, “hakaret” suçlamasından hüküm kurmaya gerek görmedi. Sedat Peker’in “Deli Çavuş” isimli X hesabından ve ülke dışından AK Parti bürokratlarına yönelik dile getirdiği iddialara yönelik yayınlara ilişkin dava, Evrensel gazetesinin 29 Ağustos 2022 tarihli “Borsadaki rüşvet ağı Saray’a kadar uzandı” başlıklı haber ile 31 Ağustos 2022 tarihli “Saray’a dayanan Peker ifşaları ‘cesur savcı’ ile temizlenemez” başlıklı haberdeki ifadeleri üzerine açılmıştı (4 Mart).
Terkoğlu’nun “Uçar” ve “Salihoğlu” davaları: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Ocak’ta Yargıtay üyeliğine seçilen İstanbul Anadolu C. Başsavcısı İsmail Uçar’ın şikayetiyle İmamoğlu’yu “ortadan kaldırmaya hazırlanıyorlar” yazısından Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Barış Terkoğlu’yu “iftira” iddiasıyla yargıladığı davayı 19 Haziran’a bıraktı. RSF temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da izlediği duruşmada Terkoğlu ve avukatı Enes Hikmet Ermaner ile Salihoğlu’nun avukatı hazır bulundu. İkinci bir dosyada gazeteci Terkoğlu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcısı Hadi Salihoğlu’nun şikayetçi olduğu davadan “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılanıyor. Bu dosya da 19 Haziran’a kaldı. Terkoğlu, Mart 2022’de “Arkadaş arkadaşın pelesengidir” başlıklı bir yazıyla Adnan Oktar dosyasında verilen ağır hapis cezalarının İstinafta bozulmasını gündeme getirmişti (25 Şubat).
Varank sanığı gazeteci Sever vefat etti: Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı, milletvekili Mustafa Varank gibi yetkililerin hapis istemiyle yıllardır yargılattığı 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün basın danışmanlığını da yapan gazeteci Ahmet Sever 24 Şubat’ta yaşamını yitirdi. Sever, “Ak troll” olarak nitelendirilen grubun eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı, milletvekili Mustafa Varank tarafından yönlendirildiğini ifade ettiği için İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde Varank’a “hakaret ettiği” iddiasıyla yeniden yargılanıyordu. Sever, ilk yargılamada verilen 10 bin 620 TL adli para cezasıyla birlikte hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını (HAGB) Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğünün ihlali saymasından sonra yeniden yargılanıyordu (24 Şubat).
Cihan’ın “İsrail” davası: İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi, iktidar çevrelerinin kınama ve “vicdani” mesajlarına karşın İsrail ile ticareti sürdürdüklerini gündeme getiren sürgündeki gazeteci Metin Cihan’ı Cumhurbaşkanının oğlu Burak Erdoğan’ın şikayetiyle yargılamaya başladı. X hesabından dile getirilen “İsrail Gazze’yi bombalarken Cumhurbaşkanının oğlu Burak Erdoğan’ın gemisi İsrail’den sevkiyat yapıyormuş” şeklindeki ifadeler nedeniyle Cihan’a kariyerindeki 10. dava, “hakaret” ve “iftira” iddiasına dayandırıldı. Mahkeme, Metin Cihan hakkında verilmiş yakalama emrinin infazını beklerken Burak Erdoğan için sunulan katılma talebini ise kabul etti. Dava 15 Eylül’e (saat 09.30) kaldı (14 Şubat).
Karabay’a “Esenyurt” davası: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gazete Duvar haber sitesi muhabiri Furkan Karabay hakkında “Kamu görevlilerine hakaret” ve “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” gerekçeleriyle dava açtı. Savcılık Karabay’ı, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanıp yenine kayyım atanmasıyla ilgili yaptığı haber paylaşımlarıyla suçladı. Savcılık iddianamede, Karabay’ın paylaşımda “Esenyurt Belediyesi’ne yapılan polis baskınında kapıların kırıldığı, güvenlik görevlilerinin telefonlarına el konulduğu ve avukatların içeri alınmadığı” yönündeki ifadelerinin gerçek olmadığını savundu. Belediye binası ve Özer’in ofisinin kapısının güvenlik görevlileri eşliğinde çilingirle açıldığını belirtti. Kanıt olarak da kamera kayıtlarını ve baskına eşlik eden mahalle muhtarının “Herhangi bir zarar yoktur” şeklinde imzaladığı tutanağı gösterdi. Savcılık diğer suçlamalarla ilgili de Karabay’ın “Akın Gürlek’i terör örgütü mensubu olduğu kamuoyunca malum olan ve ülke dışına kaçmış eski bir savcıya benzettiğini”, “Akın Gürlek ve Şaban Yılmaz’ın şeref, onur ve haysiyetini zedelemek amacıyla rüşvet gibi yakıştırmalar isnat ettiğini”, “Akın Gürlek ve Can Tuncay’ın isimlerini terör örgütlerine hedef gösterecek şekilde açıkça yazdığını, böylelikle PKK’ye hedef gösterdiğini” ve de dezenformasyon yaptığını iddia etti. Karabay, 27 Mayıs’ta İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3 yıldan 8 yıla kadar hapis istemiyle hakim karşısına çıkacak (13 Şubat).
İsmail Arı’nın “Uysal” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı’yı MHP Mersin Milletvekili ve Nişantaşı Eğitim Vakfı kurucusu Levent Uysal’ın şikâyeti üzerine “hakaret” ve “iftira” suçlamasıyla yargılamaya ikinci duruşmayla devam etti. MLSA’ya göre Arı’nın avukatı Tolgay Güvercin ile katıldığı duruşmada şikâyetçi Uysal’ın avukatı Ferhat Pamuk hazır bulundu. Suçtan zarar görme ihtimali nedeniyle müşteki vekilinin davaya katılma talebini kabul eden mahkeme, duruşmayı 10 Temmuz’a bıraktı (6 Şubat).
Pehlivan’ın İnci ve Kocaman davaları: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kaleme aldığı yazılar nedeniyle Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan’ı, Boğaziçi Üniversitesi’nin rektörü Naci İnci ve eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı şimdiki Yargıtay Üyesi Yüksel Kocaman’ın müşteki olduğu dosyalarda “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Duruşmada Pehlivan ve avukatı Enes Hikmet Ermaner savunma yapmak için hazır bulundu. Savunmasında, YÖK disiplin kurulu raporları ve Boğaziçi Üniversitesi akademisyeni Tuna Tuğcu’nun iddialarını kaleme aldığını belirten Pehlivan, “Herhangi bir şekilde hakaret ya da iftira söz konusu değildir. Akademisyen Tuna Tuğcu’nun tanık olarak dinlenilmesini istiyorum” dedi. İlk dosyada mahkeme, YÖK disiplin kurulunun soruşturma dosyasına ait bilgilerin dosyaya eklenmesi için ilgili kuruma yazı yazılmasına, Pehlivan ve avukatının tanık dinletme taleplerinin ise daha sonra değerlendirilmesine karar verdi ve duruşmayı 8 Temmuz’a erteledi. İkinci dosyadan da savunma yapan Pehlivan, köşe yazısında bahsettiği Kalegaz Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ilıcan Ankara’daki evinin önünde uğradığı silahlı saldırıyı Cendere adlı kitabında da yazdığını hatırlattı. Suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan ile ilişkili olmakla suçlanan Yüksel Kocaman’dan bahseden Pehlivan, “İddianamede, davaya konu edilen yazımda Yüksel Kocaman’ın rüşvet aldığı iddiasına yer verdiğim yazıyor ancak yazımda Kocaman’ın rüşvet aldığına dair bir iddiam ya da ifadem söz konusu değil. Madem böyle bir davayla karşı karşıyayım, cinayet dosyasında baskı altında olduğunu söylediğim Ali İhsan Akdoğan ile Burhan Tezcan’ın tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum” diye konuştu. Mahkeme, iddianameye konu yazı içeriğindeki olay ve yargı mensupları hakkında herhangi bir idari soruşturma yürütülüp yürütülmediği hususunun HSK Genel Sekreterliği’nden sorulmasına karar verdi. Bu dava da 8 Temmuz’a bırakıldı (4 Şubat).
Eren ve Karabay’a hapse onama: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi’nin Gerçek Gündem eski sorumlu müdürü Faruk Eren ve eski editörü Furkan Karabay’a, “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla verdiği 2 yıl 3 aylık hapis cezalarını onadı. Douz günlük yargılamada ceza, Karabay’a ait, “Yargıda ‘Antalya’ operasyonunda ‘İstanbul’ ayrıntısı: Atanan savcılar neyin göstergesi?” başlıklı haber nedeniyle verildi. Gazeteciler, İstanbul Başsavcı Vekilleri Zafer Koç ve Yakup Ali Kahveci başta olmak üzere Antalya Adliyesi’nde yapılan görevlendirmelerin haberleştirilmesinden sonra mahkûm edilmişti. Onama kararına itiraz edilebilecek (30 Ocak).
BirGün’den Aydın’a “Bilal” cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın “hakaret” şikâyetiyle açılan davada BirGün gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aydın’a 2 bin 610 TL adli para cezası verdi. 2016 yılında yapılan yargılamada verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararının bozulmasının ardından yeniden görülen davanın ilk duruşmasında Aydın ve avukatı Ali Deniz Ceylan hazır bulundu. 28 Ocak’ta görülen duruşmada mahkeme, savcının mütalaası doğrultusunda, BirGün gazetesinin 27 Şubat 2015 tarihli haberine dayanarak Aydın’ın cezalandırılmasına karar verdi (30 Ocak).
“İnal” davası birleşe birleşe dokuz sanıklı oldu: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Barış Terkoğlu’nun Barış Pehlivan ile birlikte kaleme aldığı “Metastaz 2: Cendere” kitabında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı M. Doğan İnal hakkında yer alan iddialara ilişkin dokuz gazeteciyi yargılamaya devam etti. Dosyada ilk önce, 3 Aralık 2020’de çıkan söyleşiden Independent Türkçe sitesi yayın yönetmeni Nevzat Çiçek, site muhabiri Can Bursalı ve söyleşi veren Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan “hakaret” ve iftira” iddiasıyla yargılanıyordu. Ancak dava ilerledikçe, diğer benzer dosyaların birleştirilmesi sonucu gazeteciler Doğan Akın, Gökmen Karadağ, Fatih Portakal, Can Özçelik ve Ayşenur Arslan da sanık oldu. Dosyanın birleştirilmesiyle dosyanın son sanığı olarak eklenen gazeteci Portakal, 28 Kasım’da görülen duruşmada verdiği ifadede gazeteci olduğunu, Terkoğlu ile yazdıkları “Metastaz 2: Cendere” kitabını ve Cumhuriyet gazetesinde çıkan yazısını konuştuklarını açıkladı; “Eleştiri ile hakaret arasındaki farkı bildiğimi düşünüyorum” dedi. Mahkeme, davaya konu kitaptaki iddiaları içeren ses kayıtlarının incelenip incelenmediğinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan sorulmasına ve inceleme sonuçlarının mahkeme dosyasına gönderilmesini talep etti. Yargılama 29 Mayıs’a kaldı (1 Ocak).
Terkoğlu ve Üçok’un “Başsavcılar” davası: Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Barış Terkoğlu ile emekli askeri savcı ve İyi Parti eski Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Zeki Üçok’a, Nisan 2023’te çıkan “Hatırlı FETÖ’cüler nasıl kurtarılıyor” ve “Savcı bey geliyorum, bu yazıyı da ekleyin” yazılarından açılan davaya İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Terkoğlu ve Üçok, savcı Gökalp Kökçü’nün HSK’ya sunduğu dilekçeyi gündeme getirdikleri için, İstanbul C. Başsavcısı Şaban Yılmaz, Anadolu C. Başsavcısı İsmail Uçar ve İstanbul C. Başsavcıvekili Mehmet Yılmaz’ın şikayetiyle “zincirleme şekilde kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılanıyor. RSF’den Erol Önderoğlu’nun da izlediği davada mahkeme, soruşturmanın genişletilmesini kabul ederek, HSK’dan Savcı Kökçü’nün iddiaları ve dilekçesiyle ilgili işlem, C. Başsavcılığı’ndan da soruşturma bulunup bulunmadığının sorulmasına karar verdi. Dava 8 Mayıs’a kaldı (1 Ocak).
Boğaziçi haberinden Gülbaş’a dava: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Turan’ın şikayeti üzerine Gerçek Gündem sitesi eski muhabiri Melisa Gülbaş’ı, “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mayıs’ta başlayan davada duruşma savcısı, Gülbaş için cezalandırma talep etmişti. Gazetecinin Gerçek Gündem’de yer alan suçlamaya konu haberi Boğaziçi Üniversitesi’ne kurulu araştırma merkezi TETAM’ın, kayyum yönetimince “çöp poşetleriyle” taşınmasını konu ediniyordu. 14 Kasım’da görülen davanın ikinci duruşmada ise, hakim izinli olduğu için yargılama dosya üzerinden görülerek 15 Nisan’a bırakıldı (1 Ocak).
Hukuk davaları
Yılın ilk üç ayında en az üç gazeteci ve dört gazete, yayımlanan haber, araştırma ve köşe yazarları temelinde “kişilik hakları ihlal edildiği” ve “ticari itibar zedelendiği” iddiasıyla Asliye Hukuk veya Ticaret Mahkemelerinde toplam 1 milyon 415 bin TL tazminat talebiyle yargılanıyor.
Evrensel’in “SADAT” davası: Evrensel gazetesinin Genç Hayat ekinde 9 Haziran 2021 tarihinde yayımlanan, “Bir Olay: SADAT üzerine iddialar ve Bir Kavram: Paramiliter Örgüt” başlıklı yazıya Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi’nin (SADAT) açtığı 15 bin TL’lik tazminat davasının görülmesine devam edildi. SADAT kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin “kişilik haklarına saldırı” iddiasıyla açılan davada İstanbul Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi, Evrensel gazetesi avukatlarından Devrim Avcı’nın zamanaşımına dair talebini reddetti. Yargılama 20 Mayıs’a kaldı (28 Ocak).
Hazal Ocak’ın “Damat” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Damat işi biliyor” başlıklı haberi gerekçe göstererek gazeteci Hazal Ocak aleyhine açtığı 200 bin TL’lik tazminat davasına devam edildi. İstanbul 33. Asliye Hukuk Mahkemesi, 7 Ocak’ta görülen dokuzuncu duruşmada, aynı habere açılan ve beraatle sonuçlanan dosyanın kesinleşmesinin beklenmesine bir kez daha karar verdi. Yargılama 17 Nisan’a (saat 9:45) bırakıldı (7 Ocak).
Soykan ve BirGün’ün “Halkbank” davası: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi, 5 Haziran 2024 tarihli ‘‘Halkbank’tan mafyaya 550 milyon kredi’’ ve ‘‘Halkbank’tan mafyaya kredi’’ başlıklı haberler nedeniyle araştırmacı gazeteci Timur Soykan ve BirGün gazetesini, 1 milyon TL’lik tazminat davası kapsamında yargılamaya başladı. Dava dilekçesinde bankanın ticari itibarının zedelendiği öne sürülüyor. Timur Soykan haberde Ayhan Bora Kaplan soruşturması için hazırlanan MASAK Raporu’nda Kaplan’ın paravan şirketler aracılığıyla sadece Halkbank’tan 550 milyon TL’den fazla kredi aldığını yazmıştı. Mahkeme, duruşma sonunda MASAK raporu ve dosyanın bütünü ile ilgili rapor almak için dosyanın bilirkişiye gönderilmesine karar verdi. Dayanışma için BirGün gazetesi yetkilileri Yaşar Aydın ve Elif İlgaz ile RSF temsilcisi Erol Önderoğlu da adliyedeydi. Dava 10 Nisan’a kaldı (1 Ocak).
Sözeri’ye “Albayrak” davası görülemedi: Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Albayrak’ın Evrensel gazetesi köşe yazarı ve akademisyen Ceren Sözeri’ye açtığı 200 bin TL’lik tazminat davasının 11. duruşması dava hakiminin sabah saatlerinde kalp krizi geçirmesi dolayısıyla görülemedi. Geçici hakimin yeni duruşma tarihini belirlemesi bekleniyor. PEN Norveç’ten davayı takip etmek için gelen heyetten Türkiye danışmanı Caroline Stockford “davayı takip etmeye devam edeceğiz” dedi. Sözeri hakkında, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Albayrak tarafından, “ticari itibarının zedelendiği” iddiasıyla tazminat talebiyle dava açılmıştı. Yargılama 30 Nisan’a kaldı (1 Ocak).
Yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar
Geçen yıl “kişilik hakları ihlali” gerekçesine keyfi online sansür getiren düzenlemeyi 10 Ekim 2024’ten itibaren yürürlükten kaldıran Anayasa Mahkemesi’ne erişim engelleriyle ilgili bir başvuru da, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) gazeteciler Metin Cihan, Hayko Bağdat, Erk Acarer ile Artı Gerçek sitesi dahil yüzlerce hesaba yasak getirmesi üzerine X Şirketi tarafından yapıldı.
Son üç ayda, Bolu Kartalkaya Grand Kartal Otel’de yaşanan ve onlarca kişinin yaşamını yitirdiği yangınla ilgili yayın yasağı gündeme gelirken İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından Cumhurbaşkanlığı talebiyle X, YouTube, Instagram, Facebook, TikTok, Telegram, Signal ve WhatsApp gibi sosyal medya haberleşme araçlarına İstanbul’un genelini etkileyecek şekilde 42 saat süren bir bant daraltmayla müdahale edildi.
Bu dönemde, bianet, Artı Gerçek, VOA Kürtçe gibi çok sayıda haber sitesi ve Ruken Tuncel, Beritan Canözer ve Abdurrahman Gök gibi çok sayıda gazetecinin hesabına “milli güvenlik” iddiasıyla erişim engeli getirilirken 23 haber ve gazetecilik içeriğine de “milli güvenlik”, “yaşam hakkı ve mal güvenliği” ve “özel yaşam” gibi gerekçelerle sansür getirildi.
BTK’dan “İmamoğlu” sansürü: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) gazeteciler Metin Cihan, Hayko Bağdat, Erk Acarer ile Artı Gerçek sitesi gibi 126 X hesabına “milli güvenlik ve kamu düzeni” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. X Şirketi, engelleme emrini 25 Mart’ta Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru kapsamında taşıdı (25 Mart).
İki habere “milli güvenlik” sansürü: Kocaeli 3. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Kocaeli’de düzenlenen protestolar sırasında, emniyet müdürü ile bir komiser arasında biber gazı kullanımı konusunda yaşanan tartışmaya dair paylaşımlar ile Dokuz8haber ve Halk TV sitelerinde çıkan haberlere, “milli güvenlik ve kamu düzeni” iddiasıyla erişim engeli getirdi. İFÖD, 2025-1815 sayılı kararın 5651 sayılı Kanunun 8/A maddesine dayandırıldığını açıkladı (24 Mart).
bianet’in X hesabına yasak: İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınması sonrası sosyal medya X hesaplara yönelik erişim engeli gelmeye devam ediyor. bianet’in X hesabı da “milli güvenlik ve kamu düzeni” gerekçesiyle erişime engellendi (22 Mart).
İmamoğlu’na gözaltı sonrası 42 saat bant daraltma: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından Cumhurbaşkanlığı’nın verdiği yetkiyle X, YouTube, Instagram, Facebook, TikTok, Telegram, Signal ve WhatsApp gibi sosyal medya haberleşme araçları, İnternette sabah 7:00’den itibaren getirilen bant daraltmayla sınırlandırıldı. Bant daraltma, İstanbul genelini etkileyen bant genişliği daraltması, 42 saat sonra, 21 Mart 2025 saat 01.00 itibariyle sona erdi (19 Mart).
Gazetecilerin X hesaplarına yasak: Aralarında Ruken Tuncel ve Berivan Canözer’in de olduğu birçok gazetecinin X hesapları, “millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesiyle erişime engellendi ve X tarafından hesaplar Türkiye’den görünmez kılındı (28 Şubat).
VOA Kürtçe’ye erişim yasağı: Adıyaman 2. Sulh Ceza Hakimliği, Amerika’nın Sesi’nin (Voice of America) Kürtçe servisinin web sitesi olan dengeamerika.com’a, “millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesiyle erişim engeli getirdi (19 Şubat).
Gök’ün hesaplarına yasak: Gazeteci Abdurrahman Gök’ün sosyal medya hesapları, 5651 sayılı Kanunun 8/A maddesi uyarınca, millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması gerekçesiyle erişime engellendi. Şu an için yalnızca YouTube hesabı Türkiye’den erişilemez durumda (18 Şubat).
Üç habere “Mansimov” yasağı: İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği, Azerbaycan uyruklu girişimci Mübariz Mansimov Gurbanoğlu’nun adının geçtiği ve Artı Gerçek, Sabah ve Yeni Çağ sitelerinde çıkan haberleri, 5651 sayılı Kanunun 8/A maddesi uyarınca erişime kapattı (12 Şubat).
Üç habere “kaymakam” için silme kararı: Nevşehir Sulh Ceza Hakimliği, eski Mardin Kızıltepe Kaymakamı hakkındaki rüşvet ve yolsuzluk iddialarına ilişkin BirGün, Artı Gerçek ve Gazete Duvar sitelerinde çıkan haberler için, “yaşam hakkı ile can ve mal güvenliğinin korunması” gibi bir gerekçeyle silme kararı aldı (11 Şubat).
29 ay sonra bilgi edinemedi: BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı, 24 Ağustos 2022’de CİMER üzerinden “TÜRGEV, TÜGVA ve İlim Yayma Vakfı’na hangi kamu kurumundan kaç taşınmaz tahsis edilmiştir?” sorusunu yöneltti. 29 ay sonra, 30 Ocak 2025’te Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden gelen yanıtta, “O vakıflara sorun” denildi (11 Şubat).
Üç habere erişim engeli: Ankara Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği, MHP’ye yakınlığıyla bilinen Bengü Türk TV Genel Yayın Yönetmeni Ünal Kaya’nın eşi Elif Kaya’nın RTÜK Basın Müşaviri olarak atanmasına ilişkin haberlere, “özel hayatın gizliliğinin ihlal” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre BirGün, MedyaRadar ve Yurtsever sitelerinde çıkan haberler yasaklandı (7 Şubat).
Hayko Bağdat, Metin Cihan, Artı Gerçek hesaplarına yasak: Emniyet Genel Müdürlüğü talebiyle, 126 tane X hesabı ve 14 tane X paylaşımı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı tarafından erişime engellendi. BTK Başkanının uyguladığı erişim engeli, “millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesiyle, Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğince onaylandı. Engellenen hesaplar arasında, gazeteciler Hayko Bağdat ve Metin Cihan ile Artı Gerçek sitesi de bulunuyor. İFÖD’e göre erişime engellenen hesaplar arasında, 2015’ten beri aktif olmayan ve 2016-2017 yıllarında hakimlik kararıyla Twitter (twitter.com) alan adıyla erişime engellenmiş, ancak o dönemde Twitter yönetimi tarafından kapatılmamış/görünmez kılınmamış hesaplar da bulunuyor. Şimdi ise içeriğin çıkartılması ve erişimin engellemesine hükmedilen yeni karar X (x.com) platformuna yönelik olup, bu hesaplar X tarafından Türkiye’den görünmez kılındı (5 Şubat).
Altı haber ve üç Youtube içeriğine yasak ve silme: Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, Ağustos 2021’de, dönemin AKP Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın aracını durduran iki polis memuruyla, CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın sosyal medya paylaşımıyla gündeme getirdiği tartışmaya dair haberlere ve sosyal medya paylaşımının yer aldığı 361 URL hakkında, erişim engeli getirdi. Mahkeme, Diken, BirGün, Gazete Duvar, HalkTV, Cumhuriyet, BBC Türkçe siteleri ve Youtube’de en az üç gazetecilik içeriğine de “kişilik, marka ve telif haklarının ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirirken içeriklerin silinmesine yönelik ihtiyati tedbir konuldu (28 Ocak).
Kartalkaya’da otel yangınına dair haberlere yayın yasağı: Bolu 2. Sulh Ceza Hakimliği, Bolu Kartalkaya Grand Kartal Otel’de yaşanan yangında ölü sayısı 10’dan 66’ya çıkmadan aldığı kararda, yangınla ilgili başlatılan soruşturmayla ilgili haber, röportaj, eleştiri vd benzeri yayınlara yayın yasağı getirdi (21 Ocak).
İki habere “özel hayat” sansürü itirazla kalktı: Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, 5-7 Kasım 2024 tarihlerinde iş bırakma eylemi yapan aile hekimleriyle toplantı yapan Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci’nin, grev kararını eleştirerek insanların aile hekimlerinin yokluğunu hissetmediğini ifade ettiği yönündeki haberlere “özel hayatın gizliliğinin ihlal” iddiasıyla yasak getiren ve silinmesini de içeren Gölbaşı (Ankara) Sulh Ceza Hakimliğinin 9 Aralık 2024 tarihli kararını kaldırdı. Karar, İfade Özgürlüğü Derneği hukuk ekibinin hukuki destek verdiği Gazete Duvar ve BirGün sitelerinde çıkan haberlere yönelik alındı (14 Ocak).
Üç habere “AKP” yasağı: Ankara Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği, AKP eski Diyarbakır Milletvekili İrfan Rıza Yazıcıoğlu’nun oğlunun “başımıza birşey gelirse sebebi babam” açıklamasıyla ilgili Milli Gazete, Gerçek Gündem ve Tamgatürk sitelerinde çıkan haberlere, “özel hayatın gizliliğinin ihlali” adına erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre benzer haberler, bu kez de “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle 19 EYlül 2024’te erişime kapatılmış ve içeriklerin silinmesine hükmedilmişti (10 Ocak).
Habercilik
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve ardından tutuklanması sürecinde iktidara yakın medyanın yüz binlerce kişinin katıldığı mitingleri yansıtmaması veya hedef alması, diğer yandan mitingleri canlı yayımlayan eleştirel kanallara dönük RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in tehditleri ve RTÜK cezaları belirgin bir konu olarak gündemdeydi.
Gazete Duvar sitesinin kapanmasını izleyen günlerde, aralarında T24, Diken, Medyascope ve BirGün’ün de olduğu birçok haber sitesi “Google’ın yıkıcı ambargosunu protesto” için kamuoyunu uyardı; reklamverenleri doğrudan sitelere yönelmelerini talep etti.
İktidarı destekleyen sermaye medyasının bazıları, İstanbul Maltepe’de düzenlenen destek mitinginde olduğu gibi CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in boykot çağrılarının hedefi oldu. Özel, “TRT’yi bir daha asla açmıyoruz. CNN Türk, TGRT, A Haber, Beyaz TV, Demirören ve Turkuvaz Medya’yı asla ve asla açmıyoruz” dedi. Bu çağrıları İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “yerli ve milli” bulmayacaktı. Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, 2013’teki Gezi yayınları nedeniyle Halk TV’ye operasyon düzenleneceğinin habercisi olurken Dilek Kaya İmamoğlu, Takvim gazetesinin dava edeceğini açıkladı. Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan hakkında da, Suriye’de katliama uğrayan Alevilere yönelik nefret içeren sözleri nedeniyle suç duyurusunda bulunuldu.
Özel’den “mitingleri” görmeyen kanallar için boykot çağrısı: İstanbul Maltepe’de düzenlenen destek mitinginde CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve ardından tutuklanması sürecinde, iktidara yakın medya kuruluşlarının ve bazı markaların tutumunu sert bir dille eleştirdi. Özel, bu süreçte eylemlerini görmezden gelen medya organlarına ve belirli firmalara yönelik boykot çağrısını genişletti. Özel ve CHP yönetimi, 24 Mart’ta boykot edilecek markaların listesini paylaşmış, listenin paylaşıldığı siteye erişim engeli getirilmişti. 29 Mart’taki mitingde konuşan Özel, boykot listesinin genişletildiğini ve yeni markaların eklendiğini açıkladı. Medya ve reklamverenlere çağrıda bulunan Özel, “TRT’yi bir daha asla açmıyoruz. CNN Türk, TGRT, A Haber, Beyaz TV, Demirören ve Turkuvaz Medya’yı asla ve asla açmıyoruz. Bir sözüm de reklam verenlere: Eğer biz TRT, CNN Türk, A Haber, Beyaz TV, Türkiye, Akşam ve Yeni Şafak’ta reklamınızı görürsek o ürünü almayacağız” dedi (29 Mart).
Altun’dan Özel’in boykot çağrılarına “yerli ve millli” tepki: İletişim Başkanı Fahrettin Altun, CHP Genel Başkanı’nın 29 Mart’ta açık hava toplantısında medya kuruluşlarına yönelik sözlerine dair X’te paylaşım yaptı. Altun, açıklamasında CHP liderinin sözlerinin partisinin “ideolojik saplantılarını yansıttığını ve siyasal acziyetini gözler önüne serdiğini” belirtti. CHP’nin, Batılı medya kuruluşları karşısında ilgi arayışı içinde olduğunu savunan Altun, buna karşın “binlerce emekçinin alın teriyle faaliyet gösteren yerli ve millî medya kuruluşlarına karşı kin güttüğünü” ifade etti (29 Mart).
İletişim Başkanlığı peşinen “ilgi görmedi”: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Türkiye’de girişinde gözaltına alınıp 28 Mart’ta “silahlı terör örgütüne üyelik” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamalarıyla tutuklanan Dagens ETC gazetesi muhabiri Joakim Medin’in “tutuklanmasının gazetecilik faaliyetleri ile herhangi bir ilgisi olmadığını” iddia etti. Oysa gazeteciyle ilgili henüz iddianame gündeme gelmedi (29 Mart).
Takvim hakkında suç duyurusu: Dilek Kaya İmamoğlu’nun avukatı Nusret Yılmaz, 26 Mart 2025 tarihli Takvim gazetesi internet sitesinde yayınlanan “Gözaltı akşamı Dilek İmamoğlu’ndan 3 milyon 800 bin TL’lik lüks alışveriş gecesi! Faturası İBB’den” başlıklı haberle ilgili suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Yapılan açıklamada “metin; haber niteliğinde olmayıp, yalan ve iftiradan ibarettir. Başlığından da anlaşıldığı üzere, bilgilendirme, inceleme ya da değerlendirme amacıyla değil, sadece itibar suikastı yapmak amacıyla kurgulanmıştır” denildi (27 Mart).
Küçük “biliyor”: İktidar gazetelerinden Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, 2013’teki Gezi yayınları nedeniyle Halk TV’ye operasyon düzenleneceğini iddia ederek “Önümüzdeki günlerde Halk TV’den kaçan kaçana” başlıklı bir yazı yazdı. Yazısında Halk TV’yi hedef gösteren Cem Küçük “Halk TV özellikle Gezi darbe girişimi başarılı olsun diye üç ay yayın yaptı. O yayınları inceleme süreci bitti. Operasyonun düğmesine basılması an meselesi. Ramazan Bayramı’ndan önce olur mu bakacağız” dedi (17 Mart).
Flash TV’ya eski Yeni Şafak yazarı “kayyum”: İstanbul’da yasa dışı bahis operasyonunda Flash TV, Pozitifbank ve Payfix’in de aralarında olduğu 23 şirkete el konulurken bu şirketlerin arasında bulunan Flash TV’ye de TMSF tarafından kayyum atandı. Medyaradar’a göre Flash Haber’e eski Yeni Şafak köşe yazarı İbrahim Paşalı kayyum olarak atandı (15 Mart).
Aleviler için Kılıçarsalan’a şikayet: DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ve avukatları, Suriye’de katliama uğrayan Alevilere yönelik katliamı savunduğu gerekçesiyle Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan hakkında suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusunda ulusal ve uluslararası sözleşmelere dikkat çekilerek, Kılıçarslan’ın suç niteliğindeki yazısına yer verildi (13 Mart).
İBB’den beş gazeteciye şikâyet: İBB iştiraki İstanbul Dijital Medya AŞ, şirketin hakkında kamuoyunu yanıltıcı bilgiler ve haberler yaptığı belirtilen bazı gazeteciler hakkında suç duyurusunda bulundu. Şirket açıklamasında, Bekir Tiryaki, Levent Gültekin, TGRT Haber, Nuray Başaran, Cem Küçük ve Mustafa Toköz’ün şikâyet edildiği açıklandı (13 Mart).
Bağımsız sitelerden Google ve okurlara uyarı: Aralarında T24, Diken, Medyascope ve BirGün’ün de olduğu haber siteleri “Google’ın yıkıcı ambargosunu protesto” için kamuoyunu uyaran bir metin yayımladı. Gazete Duvar’ın kapanmasının da hatırlatıldığı bildiride, “Türkiye’de yayın yapan bağımsız medya kuruluşları olarak bir kez daha Google’ın okur trafiğimize uyguladığı ambargo ve bu ambargonun yıkıcı sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Tüm kamuoyunun, özellikle de okurlarımızın, durumun ciddiyetinin farkına varmasının hayati önemde olduğunu vurgulamak istiyoruz” denildi. Reklamverenlere yönelik çağrıda, “Sizleri, Google ve diğer teknoloji şirketleri bu tutumlarından vazgeçip, şeffaf bir şekilde ve yasal düzenlemelerle garanti altına alınmış̧ bir düzen kurulana kadar reklamlarınızı doğrudan ülkemizde yayın yapan medya kuruluşlarına yönlendirmeye davet ediyoruz” mesajı da gönderildi. Okurlara yönelik çağrıda ise, “Bağımsız medyanın yaşadığı kriz, özgürce haber almak isteyen tüm yurttaşların krizidir. Daha da ötesi bu bir demokrasi krizidir. İnternette haberleri Google üzerinden değil doğrudan okuru olduğunuz internet sitelerine girerek okuyun, bu gizli ambargoyu delerek bağımsız medyaya destek olun! Eğer imkânınız varsa, takip ettiğiniz medya kuruluşlarına abone olarak, bağış yaparak katkı verin” denildi (13 Mart).
Gazete Duvar kapandı: Gazete Duvar haber sitesi dokuz yıllık yayın hayatına son vermek zorunda kaldı. Yayın yönetmeni Barış Avşar, kararı açıkladığı yazısında, “Artan maliyetler, enflasyonist ekonomi ve hayat pahalılığı ile birlikte internet medyasının geleceği üzerinde kara bulutların toplanmasına neden olan bu yeni durum sadece Google için değil diğer küresel teknoloji şirketlerinin de uygulamalarını şekillendiriyor. Umarız yakın dönemde hem ülkemizde hem de global kanallarda yapılacak düzenlemelerle bir çözüm üretilebilir” dedi. Kararla 40 sözleşmeli gazeteci işsiz kaldı (12 Mart).
TGRT yayınına tepki: Medya A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun, TGRT’yi dava edeceklerimi açıkladı; “Mücahid Ören’in sahibi olduğu, eşi Aslıhan Ören’in bizzat yönettiği TGRT televizyonu, Medya AŞ üzerinden bir operasyona aparat olmak için günlerdir olağanüstü çaba sergiliyor. Ören Ailesi de, iftiralar uyduran maaşlı çalışanları da bu iftiralarını mahkemelerde ispatlamak zorunda kalacak. Zaman kimi haklı çıkaracak göreceğiz” dedi. Gazeteciler Nuray Başaran’ın “para ala delegeler savcıyla görüşmüş” sözleri ve Cem Küçük’ün “25 gazeteciye düzenli maaş ödendiği iddiası var” ifadeleri de Ongun’un tepkisine neden oldu (12 Mart).
TRT Haber’e İmamoğlu tepkisi: TRT Haber’in “Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı DHKP-C operasyonunda gözaltına alındı” başlığıyla servis edilen haberin görselinin paylaşıldığı açıklamada, “İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bu isimde bir danışmanı yoktur. Devlet televizyonu TRT’nin bu iddiayı yazarken İBB birimlerinden bilgi almaması da ayrıca manidardır” denildi. Açıklamada, “Bu operasyon haberini yapan TRT hakkında tüm hukuki işlemler yapılacaktır. Sayın İmamoğlu’nun danışmanlarının listesi kurumsal web sayfamızda bulunmaktadır” denildi (11 Mart).
Halk TV’de “Kütahyalı” tepki ve altı istifa: Halk TV’nin YouTube hesabında Rasim Ozan Kütahyalı ile söyleşi yapılması Halk TV programcılarınca tepkiyle karşılandı. Gazeteciler Timur Soykan, Murat Ağırel ve Barış Pehlivan’ın da aralarında olduğu Halk TV programcıları Kütahyalı ile yapılan yayını eleştirdi. Kütahyalı geçmişte “FETÖ’yü ve hak ihlallerini meşrulaştırmak için” gazeteciliği çiğnemekle eleştirilirken halktv.com.tr sitesi yazarı Serpil Yılmaz, “Halk TV bulunmak istediğim noktanın uzağına düştü: Rasim Ozan Kütahyalı’yla…Sevgili mesai arkadaşlarıma tüm emekleri için teşekkür ederim. Sağlıcakla…” ifadeleriyle istifa ettiğini açıkladı. Ardından da Şule Aydın, Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Timur Soykan ve Barış Terkoğlu Kayda Geçsin ekibi olarak görev yaptıkları Halk TV’den ayrılarak YouTube üzerinden faaliyet yürütmeye karar verdi (11 Mart).
Mehmet Metiner’den TRT Haber’e tepki: AK Partili Mehmet Metiner, TRT Haber’in “Köşeye sıkışan SGD anlaşma masasına oturdu” şeklinde ifade kullanmasına X hesabı üzerinden tepki gösterdi. Metiner, “SDG ile Şara yönetiminin anlaşmasını bu sözlerle takdim etmek hangi akla hizmettir? Bir barış sağlanmış. Bir fitne senaryosu boşa çıkartılmış. Takdimi böylesine kışkırtıcı ve provokatif bir dille mi olmalı? Çok yazık!” diye yazdı (10 Mart).
SZC TV’nin Kürtçe tepkisine şikayet: Diyarbakır Barosu, Abdullah Öcalan’ın ilk olarak Kürt okunan çağrısına gösterilen tepki nedeniyle SZC TV ve sunucu Serap Belovacıklı hakkında suç duyurusunda bulundu. Ahmet Türk’ün Öcalan’ın açıklamasını Kürtçe okuduğu sırada SZC TV programcısı Serap Belovacıklı yayını kesmişti. Belovacıklı “Yapılan açıklamayı, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu topraklarda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde konuşulan resmi dil olarak Türkçe yaptıklarında ekrana getireceğiz. Kürtçe’yi kimse de anlamadığı için vermiyoruz” demişti (28 Şubat).
İmamoğlu’ndan üçü gazeteci 14 kişi için şikâyet: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun, X üzerinden, üniversite diplomasının sahte olduğu iddiasıyla İmamoğlu hakkında, “resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla soruşturma başlatıldığını gerçeğe aykırı şekilde yayınlar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı. Suç duyurusunda bulunulan gazeteciler arasında Hürriyet gazetesi yazarı Nedim Şener, Sabah gazetesi yazarı Kenan Kıran, Yeni Şafak gazetesi muhabiri Burak Doğan yer aldı. Ongun, 14 kişiyle ilgili şikâyet yapıldığını, “yalan haberin kaynağının” Nedim Şener’in Hürriyet’teki yazısı olduğunu savundu ve hukuki haklarını kullanacaklarını duyurmuştu (28 Şubat).
Karahasanoğlu’dan kehanet: Akit gazetesi yazarı Ali Karahasanoğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun CHP’de cumhurbaşkanlığı için yapılacak ön seçimde adaylık başvurusu için “Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar, kim öle, kim kala.. Sen acaba nerede olacaksın, cezaevinde mi, yoksa yurtdışına kaçanların arasında mı? CHP’de mi olacaksın, yoksa yeni kuracağın partide mi?” diye yazdı (22 Şubat).
İktidara yakın gazeteciler “TÜSİAD’a had” bildirdi: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı sonrası TÜSİAD üyelerinin gözaltına alınması iktidar gazetelerinde memnuniyetle karşılandı. Gazeteler Erdoğan’ın “Haddinizi bileceksiniz” sözlerini manşetine taşırken, TÜSİAD başkanlarının gözaltına alınmasını oldukça küçük gördü.Evrensel gazetesinin yaptığı derlemeye göre, Sabah gazetesi “Başkan Erdoğan TÜSİAD’ı uyardı, Yeni Türkiye’de haddini bileceksin” başlığını kullanırken, gözaltıları ise “TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ifadeye çağrıldı, Yargıyı etkilemeye teşebbüsten soruşturma” diyerek tek cümleyle gördü. Gazete Emlak Konut’la ilgili haberini sürmanşette görürken “Peşinatsız düşük faizle ev sahibi olma fırsatı” dedi. Akşam gazetesi Erdoğan’ın “Kuklalarla işimiz olmaz” başlığını kullandı ve “TÜSİAD’a sert tepki” dedi. Gözaltıları ise “TÜSİAD yöneticileri ifadede” diyerek verdi. Akşam, Emlak Konut’un projesinden oldukça memnun kaldı ve “Konutta 3 cazip seçenek” başlığını kullandı (20 Şubat).
Gazeteci Şimşek’ten başsavcı Gürlek’e ziyaret: İktidarı destekleyen Sabah Gazetesi’nin haber koordinatörü Abdurrahman Şimşek, göreve başladığından bu yana aldığı kararlarla tartışılan isimlerden birisi haline gelen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i makamında ziyaret etti (7 Şubat).
Par özür diledi: TV100 ekranlarında ana haber bülteni sunan Kübra Par, yayın sonrası yaptığı ve izleyicilerce de görülebilen el hareketi için yine yayında özür diledi. Par, uygunsuz hareketinin Halk TV’ye yönelik operasyon ne de gündemle alakalı olmadığı ve yayın sorumlusuyla yaşadıkları bir şakalaşmasının bir parçası olduğunu ifade ederek izleyicilerden özür diledi. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin da, yine müdahil olarak, “Kübra Par bugün gazeteciliğin ‘etik’ ilkeleriyle ilgili yorum yapmıştır. Millete hitap eden bir ekranda özgür olmadığını söyleyerek bu yakışıksız hareketini rahatça yapabilen Kübra Hanım’ın, özgür olduğunda neler yapabileceğini de açıkçası çok merak etmekteyiz” dedi (29 Ocak).
Fatih Portakal’a eleştiri: Halk TV programcısı Şule Aydın, gözaltına alınan Barış Pehlivan ile ilgili “gazeteciliği bilmiyor” açıklaması yaptığı için bazı meslektaşlarınca ve sosyal medya üzerinden tepkiler alan Sözcü TV sunucusu Fatih Portakal’ı ağır şekilde eleştirdi; “Barış Pehlivan haberleriyle siz ise bu işi yapanların hayal dahi edemediği maaşlarla gündeme geldiniz. Hangi gazetecilik başarınız var?” dedi (28 Ocak).
Bildirici’den Akit’e “ilke” hatırlatması: Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, Yeni Akit gazetesini Kürt sorunun çözümü için iktidar ve muhalefetin girişimlerini gündeme getirirken çifte standart işletmekle eleştirdi. Bildirici, “Akit, 2 ay önce ‘İmamoğlu’nun Ahmet Türk ziyareti: Giden mi ilkesiz, ağırlayan mı?’ ve ‘Mış gibi yaşayanların ‘mış’larla dolu görüşmesi’ yazmıştı. Şimdi aynı Akit, Ahmet Türk ve DEM Parti’liler, Bahçeli’ye gidince ‘Tarihi görüşme’ dedi. Bu durumda Akit mi ilkesiz, İmamoğlu mu? Mış gibi yapan kim?” diye yazdı (11 Ocak).
Küçük’e hakaret cezası: Gebze 13. Asliye Ceza Mahkemesi, Ankara Kuşu isimli sosyal medya hesabını kullanan Oktay Yaşar’a yönelik yorumda “ahlaksız ve namussuz” dediği gerekçesiyle TGRT Haber ve Türkiye Gazetesi’nde çalışan Cem Küçük’ü hakaretten adli para cezası mahkûm etti. Mahkeme, savcının cezalandırma yönünde sunduğu esas hakkındaki mütalaaya uygun olarak, bin 740 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve 30 bin TL vekâlet ücretinin tahsiline karar verdi. 24 Aralık 2024’te alınan karar 7 Ocak’ta gündeme geldi (7 Ocak).
TGC’den Akit’e kınama: TGC Yönetim Kurulu, Akit Gazetesi’nin 4 Ocak 2025 tarihli sayısında TGC Başkanı Vahap Munyar’ın fotoğrafıyla manşetten yayınlanan “Gazeteciler Cemiyeti sapık gazeteci arıyor” başlıklı haberini kınadı. Munyar’ın fotoğrafı ile yayınlanan gerçeğe aykırı haberin hem Türkiye TGC’nin hem de Munyar’ın itibarını sarsmaya, saygınlığını zedelemeye yönelik olduğunu ve hakaret suçu oluşturduğunu duyuran TGC, “Akit Gazetesi, gazetecilik meslek etik kurallarına uymak, haberlerin gerçeğe aykırı olup olmadığını teyit ettirmek zorundadır. Bu gazetecilik yapmak isteyen tüm kişi ve kurumlar açısından zorunluluktur” dedi. Cemiyet, Akit’i derhal özür dilemeye, yayının internet sitesinden derhal kaldırmaya ve özür metnini aynı punto ve aynı manşet kısmında yayımlamaya davet etti (4 Ocak).
Tele1’den Ferdi Tayfur özrü: Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, yaptığı X paylaşımıyla, sunucu Musa Özuğurlu’nun Ferdi Tayfur’un hayatını kaybetmesinden sonra sarf ettiği sözler nedeiyle özür diledi: “Öncelikle belirtmek isteriz ki; bu sözlere katılmıyor, kurum adına değerli sanatçının yakınları ve sevenlerinden özür diliyoruz. Arkadaşımızın amacı hakaret olmasa da algı bu yöndedir. Bu nedenle çok üzgünüz”. Yanardağ, söz konusu ifadelerin kullanıldığı program hakkında yeni bir düzenleme yapılacağını duyurdu (3 Ocak).
Ombudsmandan “Erdoğan ile yurtdışı gezi” eleştirisi: Ombudsman Faruk Bildirici Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yurtdışı gezilerine eşlik eden gazetecileri mesleki sorumluluklarını askıya almakla eleştirdi: “Erdoğan’ın gözde gazetecilerinin yurtdışı gezilerde neredeyse tek faaliyetleri, dönüşte uçakta yapılan söyleşiler. Gidilen ülkelerdeki resmî temasları izlemedikleri gibi, uçaktaki konuşmaları, geziye katılan bakanlarla yaptıkları sohbetleri de yayımlamıyorlar. O gezilere davet edilmenin temel koşulu iktidar mensuplarını rahatsız etmemek, hatta onları mutlu etmek… Zaten sordukları öbür sorularda da çoğunlukla kanaat belirtiyorlar ya da “nasıl değerlendirirsiniz” gibisinden açık uçlu sorular yönelterek, Erdoğan’ın görüşlerini dile getirmesine yardımcı oluyorlar. Asla sorgulama, sıkıştırma, yanıtları irdeleyerek yeni sorular sorma gibi gazetecilik yöntemlerini uygulamıyorlar. Örneğin, PKK’nın sivil insanları canice öldürdüğü TUSAŞ saldırısındaki güvenlik açığını ve istihbarat zafiyetini bile soramadılar”. (1 Ocak).
Anayasa Mahkemesi kararları
Son üç aylık dönemde Anayasa Mahkemesi, zorla tekzip yayımlamak zorunda bırakılan Günebakış gazetesi sorumlu müdürü Aydın Gelleci’nin ifade ve basın özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine hükmetti; gazeteciye mahkeme giderleri dahil 29 bin TL ödenmesine karar verdi. Bu dönemde AYM’ye, KaosGL.org haber sitesi Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar’ın hukuka aykırı şekilde tutuklanması ile ilgili yeni bir başvuru yapıldı. Diğer bir başvuru da, gazeteci Erdoğan Alayumat’ın dijital materyallerine hukuka aykırı şekilde el konulduğu iddiasına ilişkin yapıldı. Nihayet, X Şirketi de, yüzlerce hesaba Türkiye yetkililerinin erişim engeli getirmesiyle ilgili kararı AYM’ye taşıdığını duyurdu.
X, BTK sansürünü AYM’ye taşıdı: X Şirketi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) gazeteciler Metin Cihan, Hayko Bağdat, Erk Acarer ile Artı Gerçek sitesi gibi 126 hesabı engelleme emrini 25 Mart’ta Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru kapsamında taşıdı. Ertesi gün yapılan açıklama, “X, kullanıcılarının küresel çapta ifade özgürlüğü haklarını korumaya kararlıdır ve kullanıcılarımızın ifade özgürlüğünü savunmak için mevcut tüm yasal yolları kullanmaya devam edeceğiz” denildi (26 Mart).
Gazeteci Tar için AYM’ye başvuru: Kaos GL ve MLSA avukatları, 21 Şubat’tan bu yana tutuklu bulunan KaosGL.org haber sitesi Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuruda, Tar’ın kişi özgürlüğü, adil yargılanma, ifade, basın ve örgütlenme özgürlükleri dahil olmak üzere birçok hakkının ihlal edildiği savunuldu (23 Mart).
“İlgisiz” tekzibe AYM cezası: Anayasa Mahkemesi, Karadeniz Bölgesi’nde yayın yapan Günebakış gazetesinin sorumlu yazı işleri müdürüdür. Aydın Gelleci’nin ifade ve basın özgürlüğü haklarının hukuka aykırı şekilde kısıtlandığına karar verdi. Eylül 2024’te oybirliğiyle alınan ve 20 Mart’ta gündeme gelen karar gereği, gazeteciye 10.000 TL manevi tazminat, 19 bin TL de mahkeme gideri ödenmesine hükmedildi. AYM, gazetecinin, 26 Mart 2018 tarihinde yayımlanan “Cumhurbaşkanı Yeni Bir Şey Söylemedi” başlıklı bir köşe yazısıyla ilgili bir tekzip ve düzeltme metninin, Trabzon 2. Sulh Ceza Hâkimliği ve Trabzon 1. Sulh Ceza Hâkimliği kararlarıyla yayımlanmak zorunda bırakılmasını ihlal olarak değerlendirdi. 13 Haziran 2018 tarihli başvuruya ilişkin kararda, “Başvurucu, haberde yer alan iddiaların karşılığı olmayan ilgisiz içerikleri, başka bir ifadeyle teknik anlamda düzeltme ve cevap niteliği taşımayan unsurları yayınlamak zorunda bırakılmıştır. Basın özgürlüğüne böyle bir müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiğini kabul etmek mümkün olmamıştır” denildi (20 Mart).
Alayumat’tan “özel yaşam” için AYM’ye başvuru: Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), savunmanlığını üstlendiği gazeteci Erdoğan Alayumat’ın dijital materyallerine Eskişehir’de yürütülen bir soruşturma kapsamında hukuka aykırı bir şekilde el konulduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda, Anayasa’nın 20. maddesiyle güvence altına alınan özel hayatın gizliliği ve korunması hakkının ve 28. maddesiyle garanti altına alınan basın özgürlüğünün ihlal edildiği savunuldu. Almanya merkezli “Yeni Özgür Politika” gazetesinin muhabiri Alayumat 26 Kasım 2024 tarihinde “terör örgütü propagandası yaptığı” iddiasıyla gözaltına alınmış ve dijital materyallerine el konulmuştu. Eskişehir 3. Sulh Ceza Hakimliği, 12 Eylül 2023’te dijital materyallere el konulması ve inceleme yapılması yönünde karar verdi. Alayumat 29 Kasım 2024 tarihinde savcılık sorgusunun ardından çıkarıldığı Eskişehir 2. Sulh Ceza Hakimliği’nce yurtdışına çıkış yasağı şartıyla bırakıldı (16 Ocak).
AİHM kararları
Son üç ayda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), gazetecilik haklarıyla bağlantılı tek bir kararı tespit edildi: TRT’de başkameraman olarak çalışan Binali Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanı’na hakaret” gerekçesiyle kamu görevinden çıkarılması “düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlali” olarak tescil edildi; Erdoğan’a 7 bin 600 avro tazminat ödenmesine hükmedildi.
AİHM, TRT kameramanına hak verdi: AİHM, TRT’de başkameraman olarak çalışan Binali Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanı’na hakaret” gerekçesiyle kamu görevinden çıkarılmasının “düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlali” olduğuna hükmetti. Basın Yayın ve Posta Emekçileri Sendikası (KESK Haber-Sen), yaptığı açıklamada, Haber-Sen İzmir Şubesi Yönetim Kurulu üyeliğini yürüten ve 2017’de bu gerekçeyle 20 Ekim-20 Kasım 2017 dönemini tutuklu geçiren, kamu görevinden alınan ve hakkında ceza davası da açılan Binali Erdoğan’a 7 bin 600 avro tazminat ödenmesine karar verildiğini bildirdi. AİHM’de 8 Ekim 2024 tarihinde lehinde karar çıkan gazeteciye, yerel yargılama sonucunda, TCK’nın 299. maddesi uyarınca, ertelemeli (HAGB) 10 ay hapis cezası verilmişti. Anayasa Mahkemesi ise, 2019/1980 başvuru numaralı 10.10.2019 tarihli başvurunun “açıkça dayanaktan yoksun olması” gerekçesiyle kabul edilmez olduğuna karar vermişti (24 Ocak).
RTÜK’ten haberler
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ya yönelik soruşturma, gözaltı ve tutuklama sürecinden sonra yaşanan kitlesel eylemlerine ilişkin yayınlardan NOW TV, Tele 1, Halk TV ve SZC TV gibi ulusal eleştirel kanalları son 20 yılda rastlanmamış ağırlıkta cezalarla hedef aldı. SWC TV’ye bu süreçte 10 gün yayın durdurma cezası verildi. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, kitlesel eylemleri gündeme getirmeye veya karalayan yayınlara ses çıkarmazken sosyal medya hesabından eleştirel kanalları tehdit etti, yayın yasakları üzerinde yayıncılığı taciz etti; kendini yayın yönetmeni konumuna sokarak yayınlara müdahale etti.
Şahin “basın özgürlüğü”nü hatırladı: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, İstanbul Maltepe Meydanı’ndaki miting sırasında TGRT kanalı için boykot çağrısı yapan CHP lideri Özgür Özel’i eleştirdi. Şahin, “Günlerdir ‘özgür basın’ nutukları atanların riyakârlığını bir kez daha gördük! Televizyonların yayın akışına müdahale ederek son 2 dakika, son 3 dakika’ diyerek kendilerini yayınlamayan kanalları boykot çağrılarıyla tehdit edenler, basın özgürlüğünden söz edemez!” dedi (29 Mart).
SWC TV, Halk TV, Tele1 ve NOW TV’ye “kin”den ağır ceza: RTÜK, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve tutuklanmasıyla kitleselleşen eylemlerle ilgili haber ve yorumlardan ve CHP lideri Özgür Özel’in düzenlediği mitinglerin canlı yayınlanması nedeniyle SZC TV, Halk TV, Tele 1 ve NOW’a ceza yağdırdı. SZC TV’ye İstanbul, Ankara ve İzmir’den canlı yayın yapılarak, yorumlarda “halkın kin ve düşmanlığa teşvik” edildiği savıyla 10 gün yayın durdurma cezası verildi. Ayrıca kanal hakkında, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yönelik sözleri nedeniyle yüzde 3 idari para cezası hükmedildi. Halk TV’ye Gündem Özel programında, CHP Genel Başkanın Özgür Özel’in Saraçhane mitinginde Akın Gürlek ve Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştirileri boykot çağrısının ekrana yansıtılması ve canlı yayın yapılması, yorumlarda “halkın kin ve düşmanlığa teşvik” edildiği savıyla yüzde 5 idari para cezası ve 5 kez de program durdurmaya karar verildi. Halk TV’ye ayrıca CHP’li Başarır’ın “Elinde terazi olan bu darbecilere karşı hep birlikte direneceğiz” sözleri nedeniyle yüzde 3 idari para cezasına hükmedildi. Tele 1’e Haber 13 programında, yine Özgür Özel’in Saraçhane mitinginde Akın Gürlek ve Erdoğan’a yönelik eleştirileri ile üç şehirden canlı yayın yaparak, “kin ve düşmanlığa teşvik” edildiği iddiasıyla yüzde 5 idari para cezası ile 5 kez de program durdurma cezası çıktı. Tele 1’e ayrıca Sabah Pusulası programında RTÜK Başkanına yönelik değerlendirmeler nedeniyle de yüzde 3 idari para cezası kesildi. NOW TV’ye Orta Sayfa programında Ekrem İmamoğlu soruşturmasıyla ilgili işlemlerin “hukuka aykırı ve talimatlarla yapıldığı” yorumları gerekçesiyle yüzde 2 idari para cezası verildi. RTÜK üyesi İlhan Taşcı, oy çokluğuyla alınan kararları sosyal medya hesabından “Özgür Özel mitingini canlı vermek suç sayıldı” sözleriyle duyurdu. Ayrıca RTÜK, Fatih Altaylı ve Flu TV YouTube kanallarına da 72 saat içerisinde lisans başvurusu yapmadığı halde erişim engeli getirilmesine karar verdi (27 Mart).
RTÜK Başkanı Şahin’den “Söz bitti”: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, kanun dışı yayın yapan yayıncı kuruluşlara müeyyideler uygulanacağı yönündeki uyarısına ilişkin, “Uyarıları yaptık, bundan sonraki süreçte uyarılar yapılmayacak. Söz bitti, artık kurul kararlarımızı ve kurula gelecek raporlarımızı görüşürüz” dedi (23 Mart).
RTÜK Başkanı Şahin’den “uyarı”! RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, sosyal medya hesabından “Yayıncı Kuruluşlara Açık ve Çok Önemli Uyarı!” başlığıyla yaptığı paylaşımda, eleştirel medya kanallarının “kanun dışı yayın” yaptığını ileri sürerek, müeyyide uygulanacağını açıkladı. Şahin 22 Mart akşamı televizyon kanallarına da bu yönde bir “uyarı” gönderdiklerini belirtti. Şahin, “Bu konuda çok eleştirildiğimizi biliyorum ama herhangi bir uyarıda bulunmadan yanlışları yapmalarına izin vererek, toplumu kin ve nefrete, öfkeye sevk ederek, özellikle toplumumuzu yatıştırması gereken, sağduyulu şekilde açıklamalar yapması gereken insanların, bu açıklamaları yapmadığı bir yerde asayişi sağlamaya çalışan polisimizi, kolluk kuvvetlerimizi hedef gösteren ve bunu canlı yayın şeklinde veren televizyonlarımızı uyarmamalı mıydık? En büyük davalardan biri gibi gösterilen, nihayetinde de sonucunda da birtakım tutuklamalarla birlikte birtakım başka uygulamalarla sonuçlanan, davanın seyrini etkileyebilecek hakimlerimizi, savcılarımızı hedef gösteren ve aynı zamanda onları baskı altına almaya çalışan canlı yayınlar verilirken, biz uyarıda bulunmayacak mıydık? Kimse kusura bakmasın arkadaşlar, devlet ve kurumları bu tür durumlarda gereğini yapar” ifadelerini kullandı (23 Mart).
Şahin’den “lisans iptali” ile tehdit, Taşçı’dan tepki: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, sosyal medya hesabı X’ten yayımladığı açıklamada, yayıncı kuruluşları “son kez” uyardı. Lisans iptaline kadar uygulamalara gidilebileceğini söyleyen Şahin, “Uyarılarımızı dikkate almayan, hukuk dışı yayınlara devam eden, sayısı birkaç taneyi geçmeyen yayıncı kuruluşları da son bir defa ihtaren uyardığımızı belirtmek istiyorum” dedi. RTÜK’ün CHP’li üyesi İlhan Taşçı da “Basın özgürlüğü RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin tarafından askıya alınmıştır” diyerek karara tepki gösterdi (23 Mart).
Dört kanala “İmamoğlu” cezaları: RTÜK, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ya gözaltı kararı ve hakkında yürütülen soruşturmaya dair yayınlarıyla ilgili NOW TV, Tele 1, Halk TV ve Sözcü TV’ye (SZC) yüzde 3 idari para cezası verdi. Ayrıca Sözcü ve Halk TV’ye üç kere de program durdurma cezası verildi. RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in gündeme alınacak raporları kurul üyelerine yasada belirtilen süre olan 24 saat önceden iletmek yerine toplantıdan sadece 20 dakika önce dağıttığını söyledi. Ayrıca dört üyenin de ‘raporlar usule ve yasaya aykırı olduğundan’ bunların görüşmelerine katılmadığı belirtildi. Toplantıya katılmayan üst kurul üyeleri İlhan Taşcı, Ahmet Can Buğday, Tuncay Keser ve Necdet İpekyüz oldu (20 Mart).
RTÜK’ten Sözcü TV’ye ağır ceza: RTÜK, 6 Şubat’ta yaptığı toplantıda, Sözcü TV’ye 6112 Kanunun 8. maddesinde yer alan “halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiği” gerekçesiyle ceza yağdırdı. Toplantıda, sunucu Serap Belovacıklı’nın yaptığı “Aklın Yolu Programı”na katılan Türker Ertürk’ün Türkiye’de otoriterliği eleştirdiği ve muhalefeti “milyonları meydana toplama” çağrısı yaptığı iddiasıyla kanala yüzde 5 idari para cezası ve 5 kez program durdurma cezası verildi. Toplantıda, Ertürk’ün farklı tarihlerde yapmış olduğu bu açıklamalarla “halkı sokağa çağırdığı, iktidarın seçimleri kaybetse dahi Türk Silahlı Kuvvetleri aracılığıyla darbe yapabileceği imasında bulunduğu” savunuldu (6 Mart).
RTÜK Başkanı’ndan Altaylı’ya aşağılayıcı sözler: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, AKP kongresinin ardından “Adında AK, ışığında istikbal ile Türkiye yüzyılında demokrasiye ve millî iradeye güç katacak bu önemli süreçte emeği geçen herkese milletimiz adına teşekkürlerimi sunuyorum” diyen aptığı paylaşımı eleştiren gazeteci Fatih Altaylı’yı hedef alarak, “İftira ve hakaretlerin dolayısıyla açtığımız maddi ve manevi tazminat davaları kabul oldu. Bunun öfkesi ile saldırıyorsun. İstediğin kadar saldır, Türk adaletinden kaçamayacaksın” dedi. Şahin, “Şimdi git debelendiğin pislik çukuruna, sahiplerin gelsin” ifadesini kullandı. Şahin, bu sözlerle Altaylı’nın, “Altaylı, “RTÜK Başkanı’nın tarafsız olduğunu, yasaların ön gördüğü başkanlık özelliklerine haiz olduğunu düşündün mü? Adamın en büyük hedefi Fahrettin Altun’u yiyip onun yerine geçmek” sözlerini hedef aldı (25 Şubat).
RTÜK’ten dört kanala habercilik cezası: RTÜK, Ankara’da Aralık 2022’de işlenen Sinan Ateş cinayetiyle ilgili haberler nedeniyle Halk TV, NOW TV, SZC TV ve Tele 1’ye oy çokluğuyla yüzde 3 idari para cezası verdi. Cinayete ilişkin dava sürecinde tutuklu bulunan MHP’li avukat Serdar Öktem’in, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ile aynı saatlerde, aynı hastanede bulunmalarına ilişkin görüntülerin haberleştirilmesi cezalara dayanak yapıldı. RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşkın, sosyal medya hesabından cezalara tepki gösterdiği paylaşımında, “Davanın sanığı Serdar Öktem’i ziyaret eden Ahmet Yiğit Yıldırım da o dönem cinayet şüphelisi olarak dosyadaydı. Hangi ülkede görülmüş, tutuklu olan bir sanığı, hastanede başka bir şüphelinin ziyaret etmesi!? Yıldırım’ın avukatının RTÜK’e verdiği dilekçe ekinde ne vekâletname var, ne de baro pulu. Dilekçe hukuka uygun değil! Ama RTÜK “güçlünün hukukuyla” haberciliği cezalandırıldı” dedi. SZC TV’de Özlem Gürses’in programına konuk olan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın çocukluğunda fırsat eşitliğinden yararlandığını belirterek, “Şimdi bir Elazığ’ın köyündeki bir çocuğun buralara gelmesi ne kadar şey tartışılır” sözleriyle Türkiye’de fırsat eşitliğinin azaldığına yönelik karamsar tablo çizdiği gerekçesiyle yüzde 3 idari para cezası verildi (19 Şubat).
RTÜK “tarafsızlığı” ve “şiddeti” hatırladı: RTÜK, haber ve diğer bültenlerde yayınlanan içerikleri incelemeye aldı; “WhatsApp İhbar Hattı”na gelen ham, şiddet içerikli görüntüler ve sesler olduğu ortaya çıkmıştır” şeklinde açıklama yaptı. Şiddetle ilgili yayıncılık konusunda uyara RTÜK, “Ancak maalesef defalarca uyarmamıza karşın bu durum; izleyiciyi ekrana çekmek için aynı şiddet sahnesinin (kimi zaman bir dakika gibi kısa bir haberde bile) defalarca tekrarlandığı, atmosferik müzikler eklenerek şiddetin adeta kurgusal bir film sahnesine dönüştürüldüğü görülmüş, bu durum tehlikeli bir “haber merkezi alışkanlığı”na dönüşmüştür. Ayrıca münferit olaylardan elde edilen şiddet içerikli görüntü ve seslerin dışındaki bazı haberlerin ülkemizde “olumlu olaylar” olmuyormuş gibi kamuoyuna servis edildiği ve böylelikle vatandaşların karamsarlığa ve yalnızlığa sürüklendiği görülmektedir. Yayıncı kuruluşlarımızın, haber içeriklerinde editoryal bağımsızlıkları tabii ki bulunmaktadır. Ancak bu bağımsızlık kamu yararı, toplum huzuru ve toplumdaki güven ortamını zedelemeyecek şekilde çalışmayı gerektirmektedir. Tüm yayıncı kuruluşların reyting kaygıları anlaşılabilir olmakla birlikte her şeyden önce topluma karşı sorumlu olduklarını unutmamaları gerekmektedir” dedi. Haber sunucularına “görevlerini” hatırlatan RTÜK, “Ana haber sunucularının asıl görevi, haberi olduğu gibi tarafsız bir şekilde izleyicisine aktarmaktır. Bir siyasi parti temsilcisi gibi davranmak hem kanuna hem de etik ilkelere aykırı olacağı için asla kabul edebileceğimiz bir durum değildir” şeklinde açıklama yaptı (8 Şubat).
RTÜK Başkanlığından BİK Kurulu’na: Eleştirel televizyon kanalların ağır ve keyfi para cezalarıyla zayıflatılmasına hizmet eden RTÜK’ün başkanı Ebubekir Şahin, Evrensel ve BirGün gibi eleştirel gazetelerin ilan ve reklam kesme cezalarıyla yüz yüze kalmasına neden olan BİK’in genel kuruluna atandı. Şahin’in yanı sıra Basın İlan Kurumu Genel Kurulu temsilciliklerine, Ahmet Arslan, Çağatay Özdemir, Edibe Sözen, Evren Başar, Fecir Alptekin, İdris Kardaş, İsmail Çağlar, Kübra Güran Yiğitbaşı, Mehmet Karakaş, Özgür Oral, Saadet Oruç, Yücel Bulut, Zakir Avşar atandı (4 Şubat).
Bolu otel yangını yayınlarına RTÜK cezaları: RTÜK son toplantısında Halk TV, NOW TV, Sözcü TV ve TELE 1 TV’ye iktidara, yargı kararlarına, Bolu Kartalkaya’daki yangın faciasına ilişkin eleştiriler ve siyasetçilerin açıklamaları gerekçe gösterilerek para cezası verdi. Flash Haber, TV8 ve dijital platform Netflix’e de para cezası ve idari yaptırım uygulandı (1 Şubat).
Şahin cezaları duyurdu, İlhan eleştirdi: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Bolu Kartalkaya’da meydana gelen yangınla ilgili yapılan eleştirel yayınları, “böyle hassas bir konuda habercilik adına yapılan kanun dışı ve etik olmayan yayıncılık asla kabul edilemez. Özellikle görevi tarafsız bir şekilde haber sunup kamuoyunu doğru bilgilendirmek olan medya mensuplarının zaman zaman hezeyana varan ve bir siyasi parti temsilcisi gibi gerçekleştirdikleri haber sunumlarını kabul etmemiz mümkün değildir… Ülkemizin tamamının yakından takip ettiği ve yargıya intikal etmiş bir süreçle alakalı, soruşturmayı aksatacak yanlış bilgi ve belgelerle yapılan haber, yorum ve tartışma programlarını yakından takip etmekteyiz. Süreçle alakalı tespit edilen ihlallere ilişkin gerekli müeyyidelerin uygulanacağı konusunda kamuoyumuzun şüphesi olmasın” sözleriyle hedef aldı. Şahin, Halk TV’nin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmasına da konu olan “Bir bilirkişi ile yapılan telefon görüşmesini izinsiz olarak kayda alıp yayınlaması ve bilirkişinin isminin hedef gösterilerek yargılamanın seyrini etkilemeye yönelik yayınları” nedeniyle RTÜK olarak da Üst inceleme başlatıldığını duyurdu. RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşçı ise, Şahin’in gündeme alınan dosyalar görüşülmeden önce kamuoyunda yaptığı çıkışları sert şekilde eleştirdi: “Sayın @ebekirsahin siz zaten kararınızı vermişsiniz RTÜK Üst Kurulu’nu toplamaya ne gerek var! Kurulda görüşülmeden dosyalar cezaları verin, olsun bitsin” (28 Ocak).
RTÜK Başkanından yangın haberlerine uyarı: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin sosyal medya hesabından, Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de çıkan yangınla ilgili yayın kuruluşlarını uyardı; “resmî yetkililer dışında yapılan bilgi ve açıklamalara itibar edilmemesi; yalnızca yetkili mercilerin beyanlarına dikkat edilmesi gerektiğini bir kez daha önemle hatırlatıyoruz. Kamuoyunun doğru ve sağlıklı bilgilendirilmesi adına bu konuda daha hassas olunması büyük önem taşımaktadır” dedi (21 Ocak).
RTÜK’ten Ulusal Kanal’a uyarı: RTÜK, yayın lisansı almadan internetten yayın hizmeti sunduğu tespit edilen Ulusal Kanal’a (ulusal.com.tr) lisans ücretini ödemesi veya yayın hizmetlerine son vermesi için 72 saat süre tanıdı (20 Ocak).
RTÜK’ten Tele1’e inceleme: RTÜK, sunucu Musa Özuğurlu’nun “Ferdi Tayfur öldü, herkes bir övüyor bir övüyor. Sanatsal açıdan berbattı. Ağlak bir arabesk yapan birisinden bahsediyoruz. Müzikal açıdan baktığımda berbattı yani bu kadar” sözleri nedeniyle Tele1 yayınının incelendiğini ve rapor hazırlanacağını duyurdu. Açıklamada, “Yayında topluma mal olmuş, kitlelerin gönlünü kazanmış merhum sanatçımıza yapılan terbiye dışı davranış Üst Kurul Uzmanlarımız tarafından incelenmektedir” denildi (3 Ocak).
RTÜK cezaları
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ocak, Şubat, Mart 2025 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam 37 kez idari para cezası ve toplam 11 kez de yayın durdurma cezası verdi. Kurul, TV kuruluşlarına toplam 94 milyon 695 bin 655 TL idari para cezası verdi. RTÜK, rapor döneminde radyo kuruluşlarına ceza vermedi.
(Reklam ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı “RTÜK cezaları” bölümü, RTÜK’ün 27 Kasım 2024 - 26 Şubat 2025 tarihleri arasında gerçekleştirdiği 12 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı).
RTÜK, TV kanallarına “şiddeti özendirme” gerekçesiyle dört defa idari para cezası ve altı kez yayın durdurma; “milli ve manevi değerlere ilişkin ilkenin ihlalinden dört kez para cezası ve toplam beş kez yayın durdurma; “insan onuru” ilkesini ihlalden 12 kez; “tarafsızlık” ilkesini ihlalden altı kez; “ayrımcılık” ilkesini ihlalden bir kez; “Türkçe’nin kullanımı”na ilişkin ilkenin ihlalinden iki kez”, “masumiyet karinesi”ni ihlalden yedi kez; “cevap hakkı”na yönelik ilkenin ihlalinden bir kez idari para cezası verdi.
Şiddete özendirme: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan, “Şiddeti özendirici ve kanıksatıcı olamaz” ilkesinin ihlali nedeniyle Star TV’ye (Sahipsizler) 5.962.893,00 TL, NOW TV’ye (Yabani ve Kızıl Goncalar) toplam 18.307.471,00 TL, Show TV’ye (Deha) 11.883.211,00 TL olmak üzere toplam 36.153.575,00 TL idari para cezası ve her birine (Star TV, NOW TV ve Show TV’ye) iki şer defa olmak üzere toplam altı defa yayın durdurma cezası verdi.
Milli ve manevi değerler: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz” ilkesini ihlalden Kanal D’ye (Arka Sokaklar) 10.051.734,00 TL, NOW TV’ye (Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar) 9.859.956,00 TL olmak üzere toplam 19.911.690,00 TL idari para cezası ve Kanal D’ye iki kez ve NOW TV’ye üç kez olmak üzere toplam beş yayın durdurma cezası verdi.
İnsan onuru ve özel hayatın gizliliği: RTÜK, yayınların 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” ilkesinin ihlali nedeniyle, Tele 1 TV’ye (Sabah Pusulası, Söz Bizde, Forum Haftasonu) toplam 603.123 TL, SZC TV’ye (Kitabın Ortası, Fatih Portakal ile Ana Haber toplam 2.568.580,00 TL, Flash Haber’e (Ana Haber, Başkentte Gündem) toplam 331.403 TL, Halk TV’ye (Neden Sonuç) 612.725,00 TL, Akit TV’ye (Kırmızı Masa) 146.878,00 TL olmak üzere toplam 4.362.709 TL idari para cezası verdi.
Tarafsızlık ilkesi: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır” ilkesinin ihlali nedeniyle Halk TV (Rota, Kayda Geçsin) toplam 988.916,00 TL; SZC TV’ye (Arena, Haber Saati, Para Politika) toplam 2.608.363,00 TL olmak üzere toplam 3.597.279,00 TL idari para cezası verdi.
Ayrımcılık: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesinin ihlali gerekçesiyle Flash Haber’e (Başkent’te Gündem) 135.860 TL idari para cezası verdi
Türkçe’nin kullanımı: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez” ilkesine aykırılıktan Flash Haber’e (Ana Haber, Can Ataklı ile Ana Haber) toplam 331.403 TL idari para cezası verdi.
Masumiyet karinesi: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin (i) bendi, “Suçlu olduğu yargı kararıyla kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilân edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez; yargıya intikal eden konularda yargılama süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz” ilkesini ihlalden NOW TV’ye (Orta Sayfa, Selçuk Tepeli ile NOW Ana Haber) toplam 17.394.185,00 TL, TELE 1 TV’ye (Murat Taylan ile Ana Haber, Ana Haber Bülteni )toplam 391.086 TL; SZC TV’ye (Gündem Masası, Haber Saati, ) toplam 1.569.552,00 TL, Halk TV’ye (Ana Haber Bülteni) 430.195,00 TL olmak üzere toplam 19.785.018,00 TL idari para cezası verdi.
Cevap hakkı: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (o) bendinde yer alan; “Kişi veya kuruluşların cevap ve düzeltme hakkına saygılı olmak zorundadır” ilkesini ihlalden NOW TV’ye (Ozan Gündoğdu ile NOW Haber Hafta Sonu) 10.418.121,00 TL idari para cezası verdi.
(EÖ/VC)