Liseliler anlatıyor: "Saraçhane'den cesaret aldık"

Öğrenciler, proje okul atamalarına karşı dün (14 Nisan) pek çok lisede protesto eylemi gerçekleştirdi. Türkiye’nin farklı kentlerindeki lise öğrencileri okul bahçelerinde oturma eylemleri yaparken, İstanbul’daki öğrenciler gün sonunda İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplandı.
Bir grup öğrenci, Çemberlitaş’tan Sultanahmet Meydanı’nda bulunan İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yürümek isterken; diğer grup doğrudan meydanda toplandı. Polis, Çemberlitaş’tan yürümek isteyen öğrencilere, slogan atmamak ve pankart, döviz taşımamak koşuluyla izin verdi.
İlk defa toplumsal bir eyleme katılmanın heyecanını yaşayan liseliler, üniversite öğrencilerinin direnişinden cesaret aldıklarını ve gelecekleri için birlikte mücadele edebileceklerini söylüyor.
“Geçen hafta tutuklanmıştım, korkmuyorum”
Yürüyüş sırasında konuştuğumuz, Vefa Lisesi’ndeki protestolara öncülük eden B.Ö.’ye idare tarafından uyarılıp uyarılmadığını sorduk. “Benim için sorun yok, geçen hafta tutuklanmıştım, herkes durumumu biliyor,” cevabını veriyor. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kendisiyle görüşmek istediğini belirten B.Ö., “Benim bir korkum yok, geleceğim için mücadele ediyorum,” diyor.
Arkadaşlarının “Sen artık okulumuzun basın sözcüsü oldun” şakaları arasında Sultanahmet Meydanı’na ulaşıyoruz.
Yüzlerce öğrencinin bulunduğu alanda üniversiteliler yeni gelen okulları yönlendiriyor, polisle iletişimi üstleniyor.
Alanda liseliler en önde yer alsa da, üniversiteliler ileride bir sorun yaşanmaması için onların önünde siper olmaya çalışıyordu.
Alan çember şeklinde üçe bölünmüş; ortada liseli ve üniversiteli gençlerin oluşturduğu kalabalık, onların çevresinde çocuklarını korumak ve desteklemek için gelen veliler, en dışta ise kalkanlarıyla alanı ablukaya alan polisler.
Basın açıklamalarının ve konuşmaların sürdüğü sırada, ne düşündüklerini öğrenmek için liselilerin arasına karışıyorum.
“Kavgamız sadece MEB’e değil, sermaye düzenine”
Liseliler, başta konuşmaktan çekinse de görüntülerinin ve isimlerinin kullanılmayacağını söylediğimizde ikna oluyorlar. Her biri özellikle nerede çalıştığımı soruyor. Ancak içlerinden biri konuşmaya başladığında, diğerleri de sıraya giriyor
İlk olarak konuştuğumuz Şehremini Anadolu Lisesi öğrencisi, “Buradaki kavgamız sadece MEB’e karşı değil, sermaye düzenine karşı” diyor ve ekliyor: “Gelecek kaygısı yaşıyorum ama Saraçhane’den sonra liseliler olarak cesaret aldık. Saraçhane’de insanlar, direnmenin nasıl bir güç olduğunu anladı.”
“Gençlikten korkuyorlar”
Bir diğer Şehremini Anadolu Lisesi öğrencisi ise okullarından on öğretmenin gönderildiğini ve hepsinin Saraçhane eylemlerine katılmış isimler olduğuna dikkat çekti. Öğretmenlerinin yerine gelecek kişilerden endişeli olduğunu belirten öğrenci, “Şu anki gençlikten korkuyorlar. Bu nefreti doğru yere yönlendirmemiz lazım. Her öğrenci gelecek kaygısı yaşıyor ve bu da düzenden kaynaklanıyor,” diye konuştu.
“Günden güne devletleşen bir iktidar”
“Okullarımızda karşılaştığımız gerici saldırılara karşı liseliler olarak hep beraber davranabilmek gerek,” diyen Sarıgazi’den gelen Arif Nihat Asya Anadolu Lisesi öğrencisi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu saldırılar, düzenin, sermayenin ve burjuvazinin bizlere dayatmaya çalıştığı gerçeklik üzerinden şekilleniyor. Türkiye'deki AKP iktidarı günden güne devletleşen bir iktidar. Fakat AKP, bize sahip olmadığını anlamak zorunda.”
Katmanlaşan gelecek kaygısı
Proje atamalarıyla eğitim kadrosunun büyük oranda değişeceği Beşiktaş Anadolu Lisesi öğrencisi ise “Öğretmenlerimiz eğitim açısından gayet bize iyi eğitimler veren kişisel olarak iyi tavsiyeler veren ve hayatımızda önemli yerleri olan insanlar,” diye konuştu.
Öğrenciler hem bağ kurdukları, gelişimlerine katkı sunan öğretmenlerinin haklarını hem de kendi geleceklerini savunuyorlar. Zaten gelecek kaygısı yaşayan öğrenciler, bir de öğretmenlerini kaybetmek istemiyor. Ancak sınavlarına çalışmaları gerekirken eylemde olmaktan da pişman değiller. Çünkü benzer kaygılar yaşayan akranlarıyla bir arada olmak onlara umut veriyor.
“Diplomam iptal edilecek diye korkuyorum”
Bu konuda bir başka Beşiktaş Anadolu Lisesi öğrencisi şunları söylüyor:
“Ders çalışmam gereken yerde bir de burada direnmeye çalışmak gerçekten hem mental hem de fiziksel olarak çok yorucu. Ama milletim, hukuk daha önemli. O yüzden buradayım.”
Hayatı boyunca gelecek kaygısı yaşadığını belirten öğrenci, “Artık hakkım olanı alamamaktan da korkuyorum. Kazanacağım, çalışacağım, ama bir anda üniversite diplomam elimden alınacak diye korkuyorum,” diye konuştu.
“Üniversiteliler bize güç verdi”
İlk defa bir eyleme katıldığını belirten öğrenci, “Haksızlığa karşı hiçbirimizin susmadığını bilmek daha cesaret veriyor. Sonuç olarak tek olmadığımı görüyorum ve daha fazla cesaretle geliyorum,” diyor.
Sohbetimiz sırasında, yanındaki arkadaşı söze girerek “Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?” diyor ve ekliyor: “Üniversitelilerin direnişi bize ateş oldu. Onlar zor durumlarda kaldı ama bize güç verdiler.”
“Biz biat ettik, onlar etmeyecek”
Alandan biraz uzaklaştığımızda, çocuklarını hem endişeli hem gururlu gözlerle izleyen velilerle konuşuyorum. Öğretmenlerin neden gönderildiğini bilmediklerini, tek bildikleri şeyin “iyi öğretmenlerin” gittiği olduğunu söylüyorlar.
Çocuklarının eylemini nasıl karşıladıklarını sorduğumda hep bir ağızdan yanıtlıyorlar: “Korkuyoruz ama destekliyoruz.”
Bir veli, “Biz yapamadık, biat kültüründen geliyoruz ama onlar biat etmeyecek,” diyor, diğer veliler ekliyor: “Bizim yapamadığımızı onlar yapıyor.”
Dört kişilik grubun içinden biri ise “Ben çok korkuyorum,” diyerek endişesini gizlemiyor. “Evladıma bir şey olacak diye korkuyorum ama ona yapma diyemiyorum. Kendi geleceğini koruyor” diye de ekliyor.
Velilerle konuştuğumuz sürece gözleri hep çocuklarında. Kendi aralarında “Neredeler?”, “Gördüm, şuradalar” diye konuşmaya devam ediyorlar. Teşekkür edip öğrencilerle konuşmak üzere yanlarından ayrılıyorum.
“Herkes cesaretlenirse bir şeyleri değiştirebiliriz”
Alandaki öğrencilerin çoğunun yüzü açık. Son eylemlerde polisin maske takanlara karşı tavrı, öğrenciler üzerinde etkili olmuş gibi görünüyor. Yüzünü kapatan nadir öğrencilerden biriyle konuşuyorum.
Daha önce de eylemlere katıldığını söyleyen bir öğrenci, “Burada olmak bana cesaret veriyor ama biliyorum ki tek başıma bir şey değiştiremeyeceğim. Herkes cesaretlenirse bir şeyleri değiştirebiliriz,” diyor.
Biz konuşurken, az önce “Çok korkuyorum” diyen veli yanımıza geliyor. Çocuğunun söylediklerini bir yandan başıyla onaylıyor, bir yandan da başını belaya sokacak bir şey söylemesinden tedirgin oluyor. Sohbetin sonunda, kişisel bilgilerini kullanmayacağımı söyleyince rahatlıyor.
“Gezi’deki gençliğin kardeşleri”
Alandan ayrılmalar başlarken, gençlerin attığı sloganlara eşlik eden bir veliyle karşılaşıyorum. Daha önce eylemlere katılıp katılmadığını soruyorum. “Ben İstanbul Üniversitesi’nde okudum,” diyor.
Sohbetimiz sırasında, “Biraz ilerleyebilir miyiz? Çocuğum öne gitti,” diyerek çocuğunun peşinden gitmek istediğini söylüyor ve birlikte yürümeye devam ediyoruz. Ardından çocuğuna duyduğu gururu şöyle dile getiriyor: “Bu gençler yeni bir kültür yaratıyor. Onlar Gezi’de eyleme giden gençliğin kardeşleri. Haklarını sonuna kadar savunacaklar.”
(AD)
MEB ÖNÜNDE ÖĞRETMENLERE ŞİDDET
"Bakan adına biz öğretmenler utandık"

Şehremini Anadolu Lisesi öğrencileri: Öğretmenime dokunma

Vefa Lisesi öğrencilerinden oturma eylemi

KÜRESEL ENGELLİLİK ZİRVESİ
Engellilerden Bakan Göktaş'a tepki: "Sanırım Bakan Türkiye’de yaşamıyor"

Cevahir AVM önünde üniversitelilere gözaltı
