Anayasa Mahkemesi (AYM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) ihlal kararının uygulanma sürecinde, Yaşar Alat'ın ceza infazına devam edilmesi nedeniyle yaptığı başvuruda 'ihlal' olmadığına karar verdi.
12 üyeli AYM Genel Kurulu'nun 4 üyesi karar şerh düştü. Üyeler, AİHM kararı uyarınca kişinin yeniden yargılanmasıyla tutukluluğunun devam etmesinin tezat olduğunu belirtti.
23 Eylül 2006’da Iğdır Polisevi’nin yakınında bomba yüklü bir araç patladı. Saldırıda bir kişi hayatını kaybetti, 18 kişi de yaralandı. Bomba, sahte plakalı çalıntı bir minibüste uzaktan kumanda ile patlatıldı.
Polis, kendi istihbaratına dayanılarak taksicilik yapan Yaşar Alat’ın şüphelilerden biri olduğunu tespit etti. Polisten kaçan Alat Temmuz 2007’de teslim oldu, tutuklandı. Bir sene sonra da hakkında ceza davası açıldı.
Alat, bombalama olayıyla bir ilgisi olmadığını iddia etti. Ancak Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi Ağustos 2009’da Alat’ı ‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma’ ve ‘nitelikli kasten öldürme’ suçlardan iki ayrı müebbet ve toplam 110 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırdı.
Mahkeme kararını C.A. isimli bir tanığın ifadesine dayandırdı. Ancak C.A.'nın duruşma evresinde dinlenmemişti. Dosya Yargıtay’a gitti. Kasım 2010’da onandı. Alat bunun üzerine Mart 2011’de AİHM’e başvurdu. Yargılama sırasında C.A.ya soru yöneltememesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etti.
AİHM Haziran 2021’de Alat’ın ‘talep etmesine rağmen C.A.’ya mahkeme huzurunda soru soramaması’ nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verdi. AİHM ayrıca, minibüse bombayı yerleştirenin ya da infilak ettirenin Alat olduğunu gösterebilecek somut delil olmadığına hükmetti. Alat’ın tahliyesini ve yeniden yargılanmasını istedi.
Ceza müebbetten 8 yıla indi
Karar üzerine Alat, Ağustos 2021’de yargılamanın yenilenmesi ve infazın durdurulması talebinde bulundu. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden yargılama talebini kabul ederken, cezanın infazının devamına karar verdi. Mahkeme görülen duruşmalarda da Alat’ın tahliye talebini reddetti. Üst mahkemeye itirazları kabul görmedi. Bunun üzerine Aralık 2021’de AYM’ye bireysel başvuru yaptı.
Dosya AYM’deyken Haziran 2023’te Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi hüküm kurdu. Önceki kararın ceza hükümlerinin tamamen iptaline karar veren mahkeme Alat’a ‘örgüt üyeliği’ suçundan 8 yıl 4 ay hapis cezası verdi. Diğer suçlamalardan beraat ettirdi. Mahkeme ayrıca infazda geçirilen süreleri dikkate alarak Alat hakkında iptal edilen hükümlerin infazının durdurulmasına hükmetti.
Mahkeme kararında AİHM’e atıf yaparak “Tanık C.A.’nın beyanının tutarlı olmadığı, sadece tutarlı ifadesi olmayan bir tanık beyanına göre mahkumiyet hükmü kurulamayacağı anlaşılmakla…” dedi.
Bunun üzerine Alat aynı gün tahliye edildi.
AYM 'ihlal yok' dedi
AYM kararını, başvurudan yaklaşık üç buçuk, mahkemenin tahliye kararından da yaklaşık iki yıl sonra verdi.
AYM “AİHM'in verdiği ihlal kararı üzerine yeniden yapılacak yargılamada infazın durdurulup durdurulmayacağı hususunda derece mahkemelerinin bir takdir yetkisi söz konusudur. Somut olayda ilk derece mahkemesi takdirini infazın durdurulmaması yönünde kullanmıştır” diyerek Alat’ın dosyasında ‘ihlal’ vermedi.
AİHM’in verdiği ihlal kararını, ihlale konu eksikliğin giderilerek sonucuna göre bir karar verilmesi biçiminde anlamak gerektiğini savundu.
Alat’ın tutukluluğunun mahkemece verilmiş bir mahkûmiyet kararına dayandığını belirten AYM “Bu kanuna uygun bir tutma niteliğindedir” dedi.
AYM kararı oy çokluğuyla aldı. Hasan Tahsin Gökcan, Engin Yıldırım, Yusuf Şevki Hakyemez, Kenan Yaşar'ın karşı oy kullandı.
"Yeniden yargılama ve tutukluluğun devamı çelişkili"
Hasan Tahsin Gökcan, karara karşı yazdığı muhalefet şerhinde Anayasal bir hakkın ihlal edildiğinin mahkemesince kabul edilip yeniden yargılama yapmasıyla, ‘önceki mahkumiyetin otoritesinin sürdürülmesinin’ çelişkili olduğunu savundu.
“Yapılması gereken, hak ihlali nedenine göre yeniden yargılama ile birlikte infazın durdurulması ve önceki hükmün ortadan kaldırılmasına karar verilmesi şeklinde olmalıdır. Bu durumda sanığın tutulması hali Anayasa madde 19 yönünden suç isnadına bağlı tutmaya dönüşmektedir. Bu nedenle mahkemenin anılan kararın akabinde tutukluluğun devamı veya sonlandırılması hakkında da bir karar vermesi gerekir. Açıkladığım nedenlerle başvuranın özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği görüşündeyim.” dedi.
Engin Yıldırım da derece mahkemesinin AİHM'in ihlal kararında belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yapmakla yükümlü olduğunu savundu.
“AİHM’in vermiş olduğu ihlal kararından sonra başlayan yeniden yargılama sürecinde kişilerin kamu otoritelerince suçlu gösterilmesine yönelik tutum ve davranışlarının masumiyet karinesini ihlal edeceğini” söyledi.
“Derece mahkemesince AİHM’in vermiş olduğu ihlal kararı gereği yeniden yargılama talebinin kabulüne karar verildikten sonra hükmün ortadan kaldırılarak dayanağı kalmayan hükme bağlı tutmanın sonlandırılması kararı verilmesi gerekirken suç isnadına bağlı tutmaya ilişkin olarak herhangi bir değerlendirme de yapılmadan infazın durdurulması talebinin reddedilmesi ve belli bir süre de olsa hükme bağlı olarak başvurucunun özgürlüğünden mahrum bırakılması Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmesi anlamına gelmektedir.” dedi.
(HA)