Gençler arasında yükselen milliyetçilik: Anti-otoriter, seküler ve eleştirel

- » Gençler milliyetçiliği nasıl tanımlıyor?
- » Milliyetçilik gençler arasında neden ilgi ve karşılık buluyor?
- » Gençler arasında yayılan milliyetçilik, resmî milliyetçilikten veya son yıllarda iktidarın benimsediği tarz bir milliyetçilikten farklı mı, örtüşen tarafları var mı?
- » Genç milliyetçiliğinin sekülerlikle kesişen noktaları var mı?
- » Gençlerin milliyetçilik deneyim ve perspektifleri; cinsiyet, sınıf, ve biyografik katmanlar açısından nasıl farklılaşıyor?
- » Milliyetçileşen gençler örgütleniyorlar mı?
- » İktidarın milliyetçi propagandası gençler üzerinde ne kadar ve hangi açılardan etkili?
- » Gençler arasında yayılan milliyetçiliğin siyaset ve toplumsal ilişkilerdeki yansımaları neler olabilir?
- » Bu milliyetçiliği dünyanın diğer bölgelerinde (hem otoriter rejimler hem de liberal ve illiberal demokrasilerde) yaşanan benzer yükselişlerle birlikte nasıl değerlendirebiliriz?
İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezi’nin (İGAM) “Milliyetçiliğin Dönüşümü ve ‘Genç’ Yüzleri” başlığı altında yayımladığı araştırma raporu bu soruların hepsine cevap veriyor.
Friedrich Ebert Vakfı’nın desteğiyle yapılan araştırmanın tanıtımını proje koordinatörleri Dr. Begüm Uzun Taşkın, Doç. Dr. Özlem Avcı Aksoy, Dr. Cihan Erdal 7 Nisan Pazartesi günü bir sunumla gerçekleştirdi. Proje asistanları Alkım Bayraktar, Güneş Akkurt, Kübra Kurt Çalışkan, Ozan Bal da sunuma katılanlar arasındaydı.
Sunum, raporun ana hatlarını ve çalışmanın kapsamını detaylandıran oldukça kapsamlı bir değerlendirme içeriyordu. Gençlerin milliyetçi kimliği nasıl benimsediğini, bunun toplumsal yaşamı, siyasi tutumları ve sosyal medya dinamikleriyle nasıl ilişkilendiğini anlattılar.
Buna göre milliyetçilik hem geleneksel hem de yeni formları arasında dönüşüm yaşıyor. Gençler, eleştirel ve alternatif bir milliyetçilik inşa ediyorlar. Otoriter bir yönetim istemiyorlar. Geleneksel milliyetçilikten farklı olarak genç milliyetçiler arasında ifade özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve özgürlük söylemleri artıyor. Toplumsal hakların yeterince korunamadığını düşünüyor.
Devletin koşulsuz sahiplenilmesi ve sorgulanamazlığına karşılarlar. Kendilerini milliyetçi olarak tanımlamaktan “gururlular” ancak “yanlış anlaşılmaktan” dolayısıyla AKP veya MHP’li olarak anılmaktan endişeliler.
Eleştirel yaklaşıyorlar. Milliyetçiliği, ülkücü ve/veya MHP’li olmakla özdeşleştirmiyorlar. Zafer Partisi başta olmak üzere İYİ Parti ve Memleket Partisi gibi Atatürk milliyetçiliğini merkeze alan siyasi partilerle yakınlık kuruyorlar.
Türklük merkezli ulusal kimlik, ortak tarih ve bir arada yaşam fikri güçleniyor. AKP ve MHP’nin Türk-Kürt ayrımını körüklediğini düşünüyorlar. Ancak iktidarın Kürt sorununa dair milliyetçi, devletçi söylem ve politikalarını büyük ölçüde normalleştirmiş durumdalar. Çıkarımları detaylandırmak gerekirse;
Geleneksel milliyetçilikle mesafelenme
Gençler milliyetçi kimlik ve görüşlerini MHP'nin temsil ettiği geleneksel milliyetçilikle mesafelerini vurgulayarak tarif ediyorlar. Özellikle Ülkü Ocakları'nın temsilcisi olduğu militer, çatışmacı kimlik yerine daha esnek ve sivil bir milliyetçilik tanımı tercih ediliyorlar.
Milliyetçiliğin seküler hâli
Milliyetçi gençler ‘ülkücülük’le mesafelerini açıklarken ülkücülüğün İslamcılıkla iç içeliğini vurguluyor. Türkçülük ile sekülerlik gençlerin çoğu için birbirinden ayrılmaz iki unsur olarak tanımlanıyor. Öte yandan milliyetçilikle dinî kimlik birbirinden ayrıştırılıyor.
İktidar blokunun temsil ettiği İslamcılık ve Türk milliyetçiliğinin birlikteliğine ortak bir itiraz söz konusu. Dayatmacı, baskıcı olarak tanımlanan muhafazakârlaştırma politikalarına karşı laiklik savunusu öne çıkıyor. Bu bakımdan gençler arasında ilgi ve karşılık bulan seküler milliyetçilik reaksiyoner, muhalif ve anti-otoriter ve özgürlükçü bir nitelik taşıyor.
Atatürk milliyetçiliği
Atatürk kültü, gençler arasında yayılan ‘yeni’ milliyetçiliğin ana referans noktasını oluşturuyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ün siyasi yaşamı ve kimliği, iktidarın sosyal eşitsizlikleri derinleştiren neoliberal ekonomi politikaları, dindar nesil projesi ve otoriter politikaları karşısında gençlerin milliyetçi konumlanmalarına kurucu nitelikte yön veren tarihsel bir mit ve ideolojik bir pusula olarak işlev görüyor.
Atatürk milliyetçiliği, ekonomik ve sosyal statüleri bakımından güvencesiz ve belirsiz bir gelecekle karşı karşıya olan gençler arasında politik kimlik ve öznelliklerini inşa edici bir rol oynuyor.
Sığınmacı karşıtlığı ve sınır milliyetçiliği
Sığınmacı ve Arap karşıtı söylem ve tutum, derinleşen ekonomik kriz ve yıllardır süregelen dindar-seküler eksenli kültür kavgalarının etkisi altında gençlerin milliyetçi siyasi kimliklerinin inşasını güçlendiren merkezî bir rol oynuyor. Ekonomik olarak derin bir belirsizlik ve gelecek kaygısı taşıyan milliyetçi gençler, devletin sığınmacılara yönelik hizmetlerine sık sık referans vererek kendilerini azınlık durumuna düşme tehdidi yaşayan, hakkı yenen, mağdur Türk olarak konumlandırıyorlar.
Ayrıca, gençlerin göç hareketlerinin etkisiyle yaşanan kültürel ve demografik değişimlere dair refleksleri, sınır ve güvenlik eksenlerini öne çıkaran bir politik söylemi belirginleştiriyor. Sığınmacı karşıtlığı, yalnızca Türklüğün merkezî ve yüce olduğu bir dünya tasavvurunun harcı olmakla kalmıyor; aynı zamanda –ülkedeki sığınmacıların muhafazakâr ve koyu dindar olarak algılanmalarından ötürü– siyasal İslam karşıtlığının, laiklik savunusunun ve dolayısıyla seküler milliyetçi kimliğin inşasının önemli bir parçası olarak işlev görüyor.
Türklük merkezli ortak tarih ve kültür anlatısı
Milliyetçi gençlerin anlatıları Türklük merkezli bir ulusal kimlik ve vatandaşlık inşasını yeniden üretirken kurucu ideoloji olarak Kemalizm ve ülkücü ideolojiden farklılaşarak Türklük çatısı altında farklı etnik kimliklerin yer alabileceği daha kapsayıcı bir milliyetçiliği temsil ediyor.
Kurtuluş Savaşı’nda birlikte savaşmış olmak gibi ortak tarih ve kültüre dair referanslar, farklı etnik kimliklerle –Kürtler, Lazlar, Çerkezler, Ermeniler– bir arada yaşamın gerekliliğine dair bir konsensüsü beraberinde getiriyor. Bu bakımdan kültür milliyetçiliği gençler arasında karşılık bulan milliyetçi kimlik ve perspektifleri tarifleyen anahtar tanımlardan biri.
Öte yandan, farklı etnik kimliklerin eşitliğinden ziyade ‘Türklük’ün merkezde bulunduğu ve farklılıkların ancak Türklük çatısı altında toplandığında ‘bizden’ sayıldığı bir vatandaşlık anlayışı gençler arasında hakimiyetini sürdürüyor.
Kürt meselesi
Ortak tarih ve ortak kültür anlatısını öne çıkaran ‘kültür milliyetçiliği’, Kürtlere dair geleneksel milliyetçi ve devletçi düşüncenin inkâr söylemini terk etmiş görünüyor. Milliyetçi gençlerin yurttaşlık anlatıları, Kürtlerin kültürel kimliğini, ana dilini, hatta bir tarihsel sorun olarak Kürt meselesinin varlığını yok saymıyor. Ancak Kürtlerin eşit yurttaşlık haklarına ve siyasal alandaki varlıklarına dair olumsuz yaklaşmayı sürdürüyor.
Bu noktada, iktidar blokunun 2015’ten itibaren Kürt meselesinde izlediği güvenlikçi ve askerî güzergâhın gençlerin milliyetçi düşünce ve kimlik inşalarına yadsınamaz bir katkısı söz konusu.
Gençler arasında karşılık bulan ‘yeni’, ‘sivil’ milliyetçilik, Kürt meselesini bir güvenlik ve bölünme sorunu olarak kodlayan geleneksel anlayışı büyük ölçüde devam ettiriyor ve yeniden üretiyor.
Kutsal devlete eleştirel yaklaşım
Türkiye’de son yıllarda gençler arasında güçlenen bir siyasal akım olarak milliyetçiliğin muhalif karakterini ortaya koyan önemli unsurlardan biri, gençlerin devlet algısında yaşanan kırılmalar. Milliyetçi gençlerin anlatılarında devlet, devlet-yurttaş sözleşmesinin gereği olarak yurttaşlarının haklarını (eğitim, sağlık, istihdam, güvenceli yaşam) gözeten ‘devlet baba’ rolünü artık yerine getiremiyor.
Gençlerin eğitim, sosyal ve ekonomik yaşamlarında derinleşen belirsizlik ve zorluklar devlete dair hayal kırıklığı içeren bir eleştirel yaklaşımı ortaya çıkarmış görünüyor. Gençlerin algısında ‘kutsal, eleştirilemez devlet baba’, yerini yurttaşa verdiği sözü yerine getiremeyen, içi boşaltılmış, şirket gibi yönetilen, bu sebeple eleştirilmesi gereken ‘başarısız devlet’e bırakmış durumda.
Anti-otoriterlik ve demokrasi savunusu
Gençler anti-otoriter ve demokrat bir milliyetçiliği tercih ediyor. Hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, hesap verilebilirlik gibi demokrasinin temel normlarının büyük erozyona uğradığı bir dönemde milliyetçi gençler, Cumhuriyetin demokratik kazanımlarının –çoğulcu parlamenter sistem, ifade özgürlüğü, kadın hakları– kaybının yaşamlarında etkilerini görüyor. Bunun bir sonucu olarak da demokrasi ve özgürlükler söylemini öne çıkarıyor.
Türkiye’de gençler arasında yaygın biçimde karşılık bulan milliyetçiliğin anti-otoriter karakteri, Avrupa ve dünyanın diğer ülkelerinde gençler arasında yükseliş trendinde olan aşırı sağ-milliyetçi hareketlerin demokrasi karşıtı yönelimlerinden farklılık gösteriyor. Ancak öte yandan, kendilerini Türk milliyetçisi olarak tanımlayan ya da milliyetçi ideolojiyi benimseyen gençler arasında gözlemlediğimiz LGBTİ+ karşıtlığı ve yabancı-mülteci karşıtlığı, küresel olarak yükselişte olan aşırı sağ-milliyetçi hareketlerin söylemleriyle örtüşüyor. Ayrıca, iktidar blokunun sokak hareketlerini marjinalize eden, örgütlenme ve protesto hakkını neredeyse ortadan kaldıran muhafazakâr-kutuplaştırıcı politika ve söylemleri milliyetçi gençlerin politik düşünce ve söylemlerine nüfuz etmeyi başarmış görünüyor.
Tekno-milliyetçilik, yerli ve milli savunma
Milliyetçi gençler iktidarın başta savunma sanayisine yaptığı yatırımlar ve TeknoFest etkinlikleri olmak üzere teknolojik alanda ve ulusal savunma alanındaki politika ve girişimlerine pozitif yaklaşıyor.
Hemen hemen tüm gençler ülkenin küresel arenada bilimsel ve teknolojik üstünlüğünü sağlayacak adımları atmasının milliyetçiliğin politik ajandasının en başında gelen unsurlarından biri olduğu inancını taşıyor. Özellikle savunma sanayisinin gelişmesinin gerekliliğine ilişkin ortak perspektifleri, sınır güvenliği ve askeri güç vurgularını öne çıkarıyor.
Teknolojik alandaki yerli ve milli başarının ve askerî gücün gurur kaynağı olarak yaşanması, gençlerin milliyetçi kimlik inşa ve anlatılarını tahkim eden önemli bir unsur.
Gelecekte belirleyici olacak
Rapora göre genç milliyetçiliği –istikrarsız ekonomik koşullar, göç dinamikleri ve toplumsal kutuplaşma gibi faktörlerin etkisi altında– geçici bir moda değil. Geleceğin kamusal alandaki en önemli unsurlarından birisi.
Milli kimliğe dair beklentileri, toplumsal uyum, siyasal tutum ve demokrasi düşünceleri, gelecek üzerinde bir belirleyici olarak karşımızda duruyor.
Araştırmayla ilgili vaka, söylem ve analizlere buradan ulaşabilirsiniz
(HA)
Tahliyesi bir günden az sürdü: Selçuk Kozağaçlı hapse gönderildi

Volkan Konak için “Sahnede geberdi” diyen müftü hakkında suç duyurusu

Murat Ağırel ve Timur Soykan gözaltısının arka planı

Savcı, Saraçhane protestolarını takip eden 7 gazeteciye 3 yıla kadar hapis istedi

TGS’nin tutuklu gazeteciyle görüşmesine cevap da yok, izin de
