Gazeteciler Radikaldeki Tensikatı Anlatıyor
Posta ve Fanatik gazetelerindeki işten çıkarmalarla DMC'de tensikat mevsimi "resmen" açılmış oldu. Ancak yine de Radikal'den ve Milliyet'ten kaç kişinin, ne zaman ve hangi nedenlerle çıkarılacağına dair ortada somut bir bilgi yoktu.
Bekleyiş
26 Haziran Salı sabahından itibarense (25 Haziran gecesi Radikal Kitap'ın altıncı kuruluş yıldönümü kutlamasından bir gün sonra), "güvenilir kaynaklara dayanan" perşembe günü işten çıkarmalar olacağıyla ilgili bir söylenti gazete binasında yayılmaya başladı. Ortalıkta 15 kişinin atılacağı konuşuluyordu.
Perşembe sabahı haliyle herkes gergindi. Çalışanların atılma sürecinin söylentilerle uzaması, onları infazlarını bekleyen mahkumların durumuna düşürmüştü. Sanki tepedekiler aşağıdakileri yavaş yayaş, canını yaka yaka atmak istiyordu. Sinirlerin bozulması bir süre sonra kimilerinde "deliliğe vurmaya" dönüştü. Nefesler tutulmuştu, gün geçmek bilmiyordu.
Berkan'ın odasında toplantı
Ve öğle saatlerinde editörlere bir haber geldi: "Saat 17:00'de İsmet Berkan'ın odasında toplantı var". Neden malumdu...
Toplantı sırasında bir grup sigara odasındaydı, bir grupsa aşağıda kafede. Editörlerin bir odada olduklarını ve o gün dışarıda, işte ve izinli olanları düşünürsek, çalışma masalarında çok az insan vardı.
Toplantıdan önce İsmet Berkan ve Yazıişleri Müdürü Erdal Güven tarafından çağrılıp İstihbarat Servisi Şefi Metin Yener'e işine son verildiği söylendi. İlk infaz gerçekleşmişti. Toplantı çıkışındaysa editörlerin bembeyaz kesilmiş yüzleri durumun sanıldığından da vahim olduğunu gösteriyordu.
41 kişinin işten atıldığı bilgisi editörler vasıtasıyla gazeteye yayıldığında ortadaki durumu özetleyecek tek bir kelime bulunuyordu: Şok. Herkes tek kelimeyle şoktaydı, en asabisinden en mülayimine kadar herkes ya başını önüne eğmiş düşünüyor, ya ağlıyor ya da birbirine sarılıyordu.
Sigara odası bir anda dolup taştı. İlk tepkiler ortaktı: Neden attılar? / Ekonomik gerekçe hiç inandırıcı değil. / Atılanları hangi kriterlere göre seçtiler? / Neden bu kadar çok iyi elemanı attılar? / Şimdi bu gazete nasıl çıkacak? / Haber Merkezsiz gazete olur mu? / Kalanlar için nasıl bir yaşam başlayacak?..
Bu arada çalışanlar teker teker odaya çağrılarak çağırılarak Berkan ve Güven'le görüşüyordu. Berkan gelenlere çok üzgün olduğunu ve özür dilediğini söylüyor Güven'se gayet soğukkanlılıkla insan kaynaklarıyla görüşme gün ve saatlerini açıklıyordu. Belki iyi polis kötü polis durumu vardı belki de hakikaten vicdanen rahatsız olan ve olmayan yöneticiler, bilemeyiz...
"Ne yapmalı" sorusu
Bir saatten fazla süren bu şok halinin ardından çalışanlar İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti Lokali'ne gitti. Şok biraz hafiflemişti, birlikte yenildi, içildi sonra bir grup Beyoğlu'nda muhabbetlerine devam etti. Ertesi sabah yatağından kalkan herkes hayatında yeni ve zor bir dönemin başlaması gerçekliğiyle yüzleşmeye çalışıyordu.
İşten atılanlar ertesi sabah Türkiye Gazeteciler Sendikası'nda (TGS) buluşup sendikanın avukatıyla hukuki haklarıyla ilgili bilgi aldı. Ancak önemli bir kesim için bu bilgilendirme yetersiz kaldı. Bir grup ayrıca Ahmet Şık ve İbrahim Günel'in de davasını üstlenmiş olan Avukat Rana Yılmaz'la temasa geçti.
Bir kısım çalışan cuma, bir kısmıysa pazartesi günü insan kaynaklarına gidip işlemlerini gerçekleştirdi. Gidenler kalanlarla vedalaştı, haklar helal edildi, gidenler kadar kalanlar da kötüydü.
Peki diğer ana akım medya organlarıyla karşılaştırıldığında politik olarak çok daha bilinçli olan Radikal çalışanları -atılmış ve atılmamış olanlar:-)- bu durumda ne yapmalıydı? Hem atılan hem de çalışmaya devam edenler arasında bu konuda farklı görüşler vardı. "Bir şey yapmalı" diyenler, "Yapınca ele ne geçecek" diyenler, "Bir şey yapılırsa söyleyin, katılırım" diyenler... Bu gazetenin çalışanlarından beklenebilecek dozajda bir tepki yoktu ortada...
Forum
Birkaç kişi sorunu Radikal özelinden de çıkarıp tüm medya camiasına ve demokratik kamuoyuna mal etmek amacıyla bir forum düzenleme kararı aldı ve herkesi foruma davet etti.
Forum yaklaşık 50 gazetecinin katılımıyla Makine Mühendisleri Odası'nın İstanbul şubesi konferans salonunda düzenlendi. Buluşmalarının klasiği olan bir atışmayı saymazsak gazeteciler -özellikle de genç kuşaktan olanlar- harekete geçilmesi konusunda hevesliydi.
Canlı geçen toplantının sonucunda ortaya çıkan, son gelişmeleri anlatan tek sayfalık bir gazetenin çıkarılması, basın meslek örgütlerinden oluşan bir platform kurulması, okurlarla iletişime geçilmesi, aydınlardan ve köşe yazarlarından sorunlara karşı imza toplanması gibi somut mücadele yöntemlerini hayata geçirmek için altı kişilik bir komite oluşturuldu.
Bir e-posta grubu açacak olan komite üyeleri ilk toplantıyı yarın (5 Temmuz) günü gerçekleştirmek için sözleşti.
İşten çıkarılanların yaşamı
Peki bu hikayede "41 kişi" demekten vazgeçip tek tek insanların hikayelerine bakarsak ortaya nasıl bir manzara çıkıyor?
Öncelikle atılanların önemli bir çoğunluğu kendilerini ekonomik olarak zor bir dönemin beklediğinin farkında. Büyük bir çoğunluk kirada yaşıyor, çocuklarına bakmak zorunda olanlar var, hamile olanlar var...
Aşağı yukarı kimsede kısa vadede yeniden bir iş bulabilme ümidi yok. Tazminatlar ve işsizlik maaşları bir grubu bir süre idare edecek ama sonrası meçhul...
Atılanlar arasındaki daha yaşlı kuşaklar, genç kuşaklara bugünlerde bolca aynı nasihati veriyor: "Medya çok kirlendi çocuklar, daha da kirlenecek. Artık bu ülkede gerçek anlamda gazetecik yapma olanağı gittikçe azalıyor. Yolun başındayken bırakın bu işi."
Yıllarca gazetecilik yapmış olan ağabeylerinin, ablalarının söylediklerini ciddiye almıyor değil gençler de, hepsinin kafası bu ara epey karışık...
Gelecek endişesinden bilince
Bu arada herkes gelecek konusunda endişeli, ama en azından ilk günlerdeki şokun üzerine biraz daha öfke ve bilinç binmiş durumda, her ne kadar bu henüz isyana dönüşmüş olmasa da.
Herkes işten atılma için öne sürülen ekonomik gerekçenin inandırıcı olmadığının, "işin içinde başka bir iş olduğunun" farkında...
İfade edilmese de bu süreçte yavaş yavaş farkına varılan başka gerçeklikler var, dile getirmese de herkesin mutabık olduğu bazı gerçeklikler: Örgütsüzsek hiçbir gücümüz yok, okumuş etmiş olsak da sonuçta biz de işçiyiz, ego şişmesine yol açan adımızın soyadımızın görünür olması bizi kandırmasın.
Tepedekiler için bu, bazen işten atarken üzerine çarpı atmak için önemli olabiliyor, ama sadece bunun için... (TK)
* Bu yazı Radikal'de işten atılan bir grup gazeteci tarafından yazıldı. Arabaşlıklar bianet tarafından eklendi.