CHP Genel Başkanı Özgür Özel, uğradığı saldırının ardından yaptığı ilk açıklamada, “Sırrı Süreyya’nın emaneti”ni kamuoyuyla paylaştı.
Saldırının, Sırrı Süreyya Önder’in vefatının ve anısının önüne geçmemesi gerektiğini vurgulayan Özel, Bir Cumhuriyet Şarkısı filminin senaryosunu Önder’in yazdığını açıkladı.

CHP lideri Özgür Özel'e AKM çıkışında fiziksel saldırı
CHP lideri Özel şunları kaydetti:
“Sırrı Süreyya’nın bir emaneti var, onu size söyleyeyim. Bana geldi, dedi ki bir gün: ‘Şu son filmi izledin mi?’ ‘Hangi filmi?’ dedim. Dedi ki: ‘Bir Cumhuriyet Şarkısı.’ ‘İzlemedim,’ dedim. ‘İzle, hatırım için,’ dedi. ‘İzleyeceğim zaten. İzlemeden olur mu?’ dedim.
Ekrem Başkan’la, o günlerde yeni tutuklanmış Ahmet Özer’in kızı ve oğluyla, İstanbul İl Başkanımızla, MYK üyelerimizle, gençlik kollarımızla dolu bir sinema salonunda Bir Cumhuriyet Şarkısı filmini izledik.
Sonra ‘Beğendin mi?’ diye sordu. Bir araya geldik. Dedi ki: ‘Ben ölene kadar bu sır sana emanettir, sonra söyleyebilirsin. O filmin senaryosunu ben yazdım.’ ‘Abi, niye söylemiyorsun?’ dedik. Dedi ki: ‘Yani şimdi filmdekilerin emeğine yazık olur,’ dedi. ‘Öldükten sonra bilsinler.’
O gün bugündür bu sır bendeydi. Bugün sabahleyin bir iki kişiye, çok yakınlarıma söyledim. Bunu herkes bilsin: O harika film Bir Cumhuriyet Şarkısı’nın senaryosunu — tabii mevcut senarist arkadaşıyla birlikte; herhalde kendileri açıklarlar bundan sonra — Sırrı Süreyya yazdı. Çünkü ‘Ben öldükten sonra bilinsin,’ diyordu.
‘Niye bana emanet ettin?’ dedim. ‘Atatürk’ü anlatıyor film. O partinin ilk genel başkanını ben anlattım. E bunu da son genel başkanına emanet edeceğiz herhalde,’ dedi. Ben böyle duygular içinde olduğum bir günde… Öyle, bize atılan o yumruk falan... Bize değmez. Canımızı da yakmaz. Çok çok mücadele azmimizi artırır. Hepinize teşekkür ediyorum.”
Bir Cumhuriyet Şarkısı filmi hakkında
Yönetmenliğini Yağız Alp Akaydın’ın üstlendiği “Bir Cumhuriyet Şarkısı”, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarını odağına alan bir dönem filmi olarak 2024 yılında vizyona girdi.
Film, 1930’lu yılların Ankara’sında geçen bir aşk hikâyesi üzerinden genç Cumhuriyet’in kültürel dönüşümüne, modernleşme adımlarına ve Atatürk dönemi atmosferine odaklanıyor.
(VC)