Avrupa'da basın özgürlüğü ve medya çoğulculuğu "varoluşsal bir savaş" içinde. Avrupa Sivil Özgürlükler Birliği'nin (Liberties) son raporu, birçok Avrupa Birliği (AB) ülkesinde medya sahipliğinin giderek az sayıda kişi elinde toplandığını ve hükümetlerin medyayı zayıflattığını ortaya koydu.
Rapora göre, özellikle Hırvatistan, Fransa, Macaristan, Hollanda, Slovenya, İspanya ve İsveç'te medya sahipliği aşırı yoğunlaşmış durumda. Bu ülkelerde medya sektörünün önemli bir kısmı, genellikle zengin bireyler veya aileler tarafından kontrol ediliyor. Bu durum, medya çeşitliliğini ve tarafsız haberciliği ciddi ölçüde tehdit ediyor.
Medya sahipliğinde şeffaflık eksikliği de önemli bir sorun. Hırvatistan, Çekya, Macaristan, İtalya, Malta ve Hollanda'da medya sahiplerinin kim olduğu konusunda bilgiler yetersiz ve kamuya açık değil.
Ayrıca raporda devlet reklamlarının tahsisinde şeffaflığın bulunmadığına dikkat çekiliyor. Bulgaristan, Hırvatistan, Yunanistan, Macaristan, Malta, Slovenya ve İspanya'da hükümet yanlısı medyaya verilen devlet reklamları, medya bağımsızlığını daha da tehdit ediyor.
Macaristan, kamu medyası üzerinde devletin en yoğun kontrolü sağladığı ülke olarak öne çıkıyor. Viktor Orbán'a yakın oligarkların yönettiği medya kuruluşları, devlet reklamlarıyla finanse edilerek merkezi bir propaganda aracına dönüştürülmüş durumda.
Gazetecilere yönelik saldırılar, çevrimiçi taciz ve polis şiddeti de Avrupa genelinde devam ediyor. Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan ve İspanya'da gazetecilere yönelik polis kaynaklı şiddet olayları rapor edildi.
Öte yandan, gazetecilere karşı açılan stratejik davalar (SLAPP) ciddi bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. Slovakya Başbakanı Robert Fico gibi bazı üst düzey yetkililerin dahi gazetecilere karşı bu tür davalar açtığı bildiriliyor.
Liberties raporu, Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası'nın (EMFA) Ağustos 2025'te tam olarak yürürlüğe gireceğini ancak birçok ülkenin bu yasayı uygulamak konusunda isteksiz veya hazırlıksız göründüğünü vurguluyor. Raporda, Avrupa Birliği kurumlarının medyanın bağımsızlığını koruma konusunda daha aktif bir tutum izlemesi gerektiği çağrısı yapılıyor.
Zayıf sahiplik şeffaflığı kuralları, kamu medyası üzerinde artan hükümet etkisi ve gazetecilere yönelik tehditlerle birlikte, medya özgürlüğü ve çoğulculuğun “AB genelinde saldırı altında ve bazı durumlarda varoluşsal bir savaşta” olduğu belirtildi.
Raporun baş editörü Jonathan Day, “Hükümetlerin hukukun üstünlüğünü ve demokratik kurumları zayıflatma çabaları neredeyse her zaman ülkelerinin medya ortamını kontrol etmeye çalışmakla başlar.” yorumu yaptı.
Rapora buradan ulaşabilirsiniz

Türkiye’de medyanın geleceği: Demokratik gerileme, baskılar ve reform ihtiyacı
(HA)