"Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi" kuruldu: Barışın sözünü büyüteceğiz

İstanbul’da 22-23 Şubat’ta yapılan “Kadınlar Barışı Konuşuyor” çalıştayının sonuç bildirgesi yayımlandı.
“Savaş ekonomisi, kadın emeği ve yoksullaştırma politikaları”, “Barış mücadelesiyle kadın mücadelesinin birlikte yürümesine neden ihtiyacımız var?” ve “Kadınlar nasıl bir barış istiyor? Barışı nasıl inşa edebiliriz?” başlıklı üç farklı atölyenin yapıldığı çalıştayda, "Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi" kurulması kararı alındı.
Bildirgede; kadınların savaşa karşı mücadelesinin yeni olmadığı vurgulandı ve 1990’lı yıllardan bugüne yapılan çalışmalar hatırlatıldı.
Savaşın etkilerine karşı ortak mücadele çağrısı yapılan bildirgede, özetle şu noktalara dikkat çekildi:
"Saymakla bitmeyecek bir mücadele deneyimi birikti"
“90’lı yıllardan bu yana Türkiye’de feminist hareket ve kadın hareketi; savaşı ve Kürt sorununun demokratik çözümünü gündem etti, barıştan yana türlü ortak mücadelelerin içinde oldu.
1994 yılında yapılan ‘Arkadaşıma Dokunma’ kampanyasından, 2009 yılında kurulan Barış için Kadın Girişimi’ne ve Kadın Özgürlük Meclisi’ne onlarca kadın barış grubu, gözlem heyetleri, konferanslar, raporlamalar, kampanyalar yapıldı.
2015’te çözüm sürecinin bitirilmesinden sonra da kadınlar durmadı, bir yandan dayanışmayı sürdürürken bir yandan da savaşın hayatımızın her alanına yayılan görünümlerine karşı sesini ve sözünü yükseltti. Kayyım darbelerine karşı her dönem sokağa çıktı. Böylece saymakla bitmeyecek bir mücadele deneyimi birikti. Bizler de bu mücadele deneyiminin içinde konumlanıyoruz ve hafızasını sahipleniyoruz.
"Savaş kadınları yoksullaştırdı"
Savaş, kadın bedenlerini ganimet, cinsel şiddeti silah haline getirir. Bu şiddet bugün türlü davalarda takip ettiğimiz üzere, Kürt illerinde korucular, üniformalı erkekler eliyle genç kadınlara yönelirken, kadınlar şüpheli biçimlerde kaybedilirken, ülke genelinde genç erkeklerin çeteleşmesiyle, türlü şiddet araçlarına erişmesiyle yayılıyor.
Savaş, kadınların dillerine karşı da savaştır. Kadınların anadillerinde, Kürtçe hizmet alamaması, onları erkeklerden daha fazla toplumsal hayatın dışında ve erişimsiz bırakır. Örneğin şiddete karşı koruyucu, önleyici mekanizmalara anadilinde erişememek kadınların hayatına mal olabilir.
Savaş, kimilerini zenginleştirirken en çok da kadınları yoksullaştırır, ülkenin kaynaklarını tek bir alana kilitler. Bütçenin yaklaşık yüzde 11’i savaşa, savaş sermayesine ayrılırken, cihatçı gruplara dolarla maaş verilirken kreşe ‘kamu zararı’ deniyorsa, kadınlar adına bu bütçeden ne beklenebilir? Kürt bölgesinde istihdam imkanını da niteliğini de savaş politikaları belirliyor.
"Barış için sorumluluk alacağız"
Bu listeyi uzatmak mümkün. Peki kadınlar tüm bunların karşısında, barış için birlikte nasıl mücadele edebilir? Veyahut ne yapmalıyız? Burada toplumsallaşma, yasal çerçeve ve siyaset şeklinde üç hat üzerinden konuştuk. En temel ihtiyacımızın barışın kadınlar nezdinde toplumsallaşması, barış ihtiyacının toplumsal bir talebe dönüşmesi olduğunda ortaklaştık. Bu toplumsallaşma yoluyla kadınların özne haline gelebileceğini, böylece kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerinin de görmezden gelinemeyeceğini vurguladık. Barışın toplumsallaşması büyük bir hedef.
Pek çok soruyu, kaygıyı ve farklılığı içinde barındırıyor. Ancak ortak noktamız bu konuda bir derdimizin olduğu gerçeği. Sorumuz, 'Kürt sorununun barış içinde demokratik ve eşitlikçi çözümü için kadınlar olarak birlikte nasıl bir ortak mücadele?' ise, cevabımız da 'Barışa ihtiyacım var' sözünü halkalar halinde örgütlemek, altını hep birlikte doldurmak olacak.
Bunun için bu çalıştayla birlikte 'Barışa ihtiyacım var' Kadın İnisiyatifi olarak yola çıkıyoruz. Bu inisiyatifin amacı her birimizin hem tek tek hem kolektif olarak barışa neden ihtiyacımız olduğunu hatırlamak, hatırlatmak, birbirimize anlatmak ve temas alanlarımızı büyütmek, hepimizi barışın için sorumluluk almaya, bu barışın öznesi olmaya çağırmak. Hep birlikte barış sözünü büyütmek üzere!"
(RT)